Merhaba arkadaşlar. Öncelikle 1400 kişiye ulaştığımız için sizlere çok minnettarım ve çok teşennkür ediyorumm :) Okurken yorum yapmayı ve fikirlerinizi benimle paylaşmayı unutmayın lütfen :) İnşAllah beraber yürüdüğümüz yolda daha büyük kitlelere ulaşırız. Hepinizi çok seviyorum.
Şimdi ki bölümü YAREN adlı okuyucuma ithafen yazacağım. Kendisine söz vermiştim ama mesajlar çok olunca silindi ve adını bulamadım Yaren'ciğim kusura bakma. Umarım şuan bunu okuyor olursun :*
- - - - - - - -- - - - -
Gözlerimi açtığımda hava yeni aydınlanmaya başlamıştı. Biraz yatak ta oyalandıktan sonra hızlıca ayağı kalktım. Bugün diğer günlere nazaran kendimi daha iyi hissediyordum. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa geçtim ve kahvaltı hazırlamaya başladım. Masayı donattıktan sonra bir parça peyniri ağzıma tıkadım. Kızları kaldırmaya giderken kapı çaldı. '' Allah Allah kim bu sabahın köründe '' diye söylenerek kapıya ilerledim. Delikten dışarı baktığımda ağzım açık kalmıştı. Kayra'nın burada ne işi vardı ?. Ayrıca evimi nereden biliyordu ?. Aklımda ki sorular kuyruk oluştururken kapının bir kez daha çalınma sesiyle kendime geldim. Kendimi toparladıktan sonra kapıyı açtım. '' Senin burada ne işin var ? '' diye sordum kısık sesle. '' Asıl bunun bende ne işi var ? '' diyerek elinde ki küçük kutuyu bana uzattı. Hızlıca elinde ki kutuyu aldıktan sonra süslü kapağı açtım. İçinde ki kolyeyi çıkartıp ucunda ki melek simgesini fark ettim. '' Bu kolye... Hayalimde ki kolye ama bana ait değil ''. '' Sana ait olmasaydı burada işim olmazdı '' diyen Kayra'ya bakakaldım.
Hızlı bir şekilde yataktan kalktım. Kan ter içinde kalmıştım. Derin derin nefes alıp etrafa baktığımda hava aydınlanmaya başlamıştı. Rüyamda ki gibi ... Saate bakmak için komedinden telefonu alacaktım ki gördüğüm şeyle donakaldım. Gördüğüm şey rüyamda Kayra'nın bana verdiği kolyenin ta kendisiydi! Kolyeyi elime aldım ve incelemeye başladım. Kolyenin demiri hala sıcaktı. İçimdeki heyecan duygusu yerini merak ve korkuya bırakmıştı. Kolyeyi avucumun içine kenetleyip Deniz'in yanına gittim. Bu durumda beni sakinleştirebilecek ve mantıklı konuşacak tek kişi Deniz'di. '' Deniz uyan '' diye dürttüğümde yarım yamalak gözleriyle '' Ezo '' dedi. '' Şşş... Kalk çabuk. Mutfağa gel '' dedim ve bir şey demesini beklemeden mutfağa geçtim. Deniz mutfağa geldiğinde karşıma oturdu. '' Ezo ne bu hal ? Bembeyaz olmuşsun '. Avucumun içini öyle sıkmıştım ki demir artık elimi acıtmaya başlamıştı. Elimi Deniz'e uzatıp yavaşça açtım. Deniz avucumda ki kolyeyi alıp bakmaya başladı. Ucunda melek olan altın kolyeye bakınca gülümsedi. '' Çocukluğunun hayali gerçekleşti demek ''. Bizimkilere annem öldükten sonra melek diye bahsederdim çocukken. Hatta bizimkilere para biriktirip bu kolyeyi alacağımı söylemiştim. Düşüncelerimi kenarı atıp Deniz'e '' Bana bunu siz mi aldınız ? ''. Deniz afallamış bir ifadeyle bana bakarken '' Hayır '' diyerek başını iki yana salladı. Elimi saçlarıma koyup kaşımaya başladığımda Deniz ;
- Ne oluyor Ezo. Ne düşünüyorsun ?
- Rüyamı.
- Ne rüyası ?
- Bu gece bir rüya gördüm Deniz '' dedim. '' Anlat '' deyince rüyamı anlatmaya başladım. Rüyamı anlattıktan sonra Deniz elini başına koyup biraz önce benim yaptığımın aynısını yapmaya başladı. '' Bu kolye, rüya, Kayra ve bu kolyeyi baş ucumda bulmam ... Bunların bir açıklaması olabilir mi Deniz ? ''.
- - - - - - - - -
Üniversiteye geldiğimizde Sırma'nın sesiyle başımı ona doğru çevirdim. Koşarak yanıma gelen Sırma nefes nefese kalmıştı.
- Ne oldu canım ? '' Nefesini düzene sokunca konuşmaya başladı.
- Ezo sabah erkenden geldim. Sınıfın kapısına geldiğimde kapı kapalıydı ve bağrışma sesleri duydum. Ses çıkarmadan dinledim. Sesin Zeyna'ya ait olduğunu anlayınca kapıya kulağımı iyice yapıştırdım. Bir şeyler dedi sinirli sesle ama pek anlayamadım.
- Ne dedi söyle.
- Bugün gelemem!.. Senin yüzünden üniversiteyi ikinci kez okuyorum!.. Bana bunları yaşatan herkes aynısını yaşayacak. Sen bile!... Falan diyordu ''. '' Allah Allah '' diyerek dudağımı büktüm. '' Çıkar kokusu yakında'' dedim. Kantine gittiğimizde bizimkilere selam vererek masaya oturdum. Pınar bana bakıp gülümseyince tebessüm ederek göz kırptım. Bu planın işe yaraması ters giden onca şeyin stresini bir nebzede olsa azaltmıştı. Masada sessizlik oluşunca bizimkilere '' Ben bir süre işe gitmesem olur mu ? '' dedim. Sırma '' Niye canım '' diye sorunca '' Daha önemli işlerim var ''. Bizimkiler beni anladıkları için başlarıyla beni onayladılar. Deniz '' Senin için daha iyi olur '' deyince Buse'de '' Efe'yle konuşurum bu akşam . '' '' İyi olur. Bu akşam işim var birde kafeyle uğraşamam '' dedim.
Okul bittikten sonra eve geldik. Babamın olduğu şirkete gidip bilgi almak istiyordum. Mert '' Tanır seni '' deyince. Buse '' Bencede '' dedi. Aklıma gelen fikirle olduğum yerden kalktım. Yaren'le Buse'yi kolundan tutup odaya çektim. Deniz ve Mert '' Ne oluyor '' deyince '' Siz durun az '' dedim. Yaren bana meraklı gözlerle bakarken sinsice gülümsedim. Odaya girdikten sonra kızlara bakıp '' Beni baştan yaratın '' dedim. Yaren başta afallasa da sonradan el çırparak olduğu yerde zıpladı. '' Saç makyaj benden, kıyafet Buse'den '' deyince Buse'ye baktım. '' O iş bende '' dedi. Hızlıca saçım makyajım bittikten sonra kırmızı elbiseyi üzerime geçirdim ve aynanın karşısına geçtim. Kendimi onaylayıp Deniz ve Mert'in yanına gittim. Deniz '' Ezo sen misin ? '' diye sorunca Mert '' Eğer sen değilsen söyle de az yavşayayım ''. Mert'e tam sövecektim ki Yaren güneş gözlüğü ve deri ceketle yanımıza geldi. Son rütuşları da yaptıktan sonra taksiye atlayıp şirketin önüne geldim. Taksiden indikten sonra içeriye girdim. Salonun büyüklüğünü süzerken içimde ki öfke git gide artıyordu. Çalışanlara bakarken bir kız yanımda durdu ve '' Buyurun hanım efendi. Birine mi bakmıştınız ? ''. Hafiften öksürerek boğazımı temizledim ve '' Hakan Korkmaz'ın odası nerede acaba ? '' diye sordum. Tebessüm ederek '' İkinci katta hanım efendi '' diyen kıza '' Teşekkürler '' diyerek asansörle ikinci kata çıktım. Katta olan odaların yanında yazılı olan isimleri okumaya başladım. Büyük harflerle HAKAN KORKMAZ yazan odanın kapısında dikildim. İçeriden gelen seslere kulak vermeye çalıştım. Yukarıda olan kamerayı fark edince koridorun sonunda ki koltuklara oturdum. Kapının açılmasıyla elimdeki dergiyle yüzümü gizlemeye çalıştım. Kapıdan çıkan bir adam '' Hemen geliyorum '' diyerek karşı odaya girdi. Bir bahaneyle hızla yürümeye başladım. Odasının önünden geçerken başımı yana çevirdim ve saniyelikte olsa gözlerimiz buluştu. Bir anlık sarsılmayla '' Ayy '' diye bağırdım. Biraz önce odadan çıkan adamla çarpışmıştık ve elindeki kağıtlar yere düşmüştü. '' Pardon '' dediğimde '' Sorun değil hanım efendi. Siz iyi misiniz ? '' diye sordu. '' Evet '' dedim ve yere eğilip kağıtları toplamaya başladım. '' Ne oluyor ? ''. Yanımda ki adam '' Ufak bir kaza Efendim '' deyince sırtım dönük olan babam elini omzuma koyup '' İyi misiniz ? '' diye sordu. Hızla ayağı kalkıp koşar adım asansörle aşağı indim.
- - - - - - - - -- - - - - - - -
İki Hafta Sonra
Güneş artık yüzünü gizlemeye başlamıştı. Ilık esen rüzgarın sesiyle balkona çıktım. İki haftadır babamdan haber alamamıştım ve Kayra'yıda görmemiştim. Zeyna takıntısıyla meşguldüm. Bugün yine rutin okul gününü bitirip eve geldik. Bizimkiler işe gitmek için ola koyulmuşlardı. Buse '' Bir yere çııkarsan haber et '' deyince başımı tamam anlamında salladım. Balkona çıkıp havanın tadını çıkarmaya başladım. Ilık esen rüzgarı çok seviyordum. Saçlarım uçuşuyor diye mutlu olurdum. Annem bunu bildiği için beni hep gezmeye getirirdi. İç sesimle boğuşurken git gide nefes almakta güçlük çekiyordum. Ceketimi ve çantamı alıp evden çıktım. Aklıma gelen fikirle sahile doğru yürümeye başladım. Sahilin kenarına gelip oturduğumda hava kararmak üzereydi. Etrafa bakındığımda balon satan adamı görünce aklıma annem geldi. Uçan balonları çok sevdiğimi bildiği için her sahile gelişimizde bana bir sürü balon alırdı. Uçurduğum balonlara bakarken dünyanın en mutlu çocuğu ben olurdum. Gözlerim buğulanmaya başlamıştı. Rüzgarın esintisiyle silkelenerek yerimden kalktım. Denizin kenarına yürüdüm. Ellerimi iki yana açıp denizin kokusunu içime çektim. '' Hayat benden aldığını geri vermiyor Anne. Ben nasıl iyi olayım! '' diye bağırarak ağlamaya başladım. Göz yaşlarım yanaklarıma hücum ederken başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Gördüğüm manzarayla şaşkınlığımı gizleyemeden '' Bu-bu nasıl olur ? '' diye fısıldadım ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR B'AŞK'A (Düzenleniyor)
Teen FictionEzo yakın arkadaşları olan Deniz, Mert, Yaren ve Buse ile aynı lisede okumuşlardı. Deniz ve Mert erkek yurdunda, Yaren, Buse ve Ezo'da kız yurdunda kalıyorlardı. Koskoca İstanbul'da bu beşliyi birleştiren belki de kaderleriydi. Her ne kadar fırla...