Calum 2 gündür Alex'ten haber alamıyordu. Hala engelliydi. Evlerine bir çok kez gitmişti. Ama her seferinde Alex'in annesi onun yalnız kalmak istediğini, Calum'u görmek istemediğini söylemişti.
Calum'un canı yanıyordu. Nedenini bilmiyordu. Ama canı çok acıyordu. Alex'in ondan uzak kalmasını istemiyordu. Bunun için bir yol bulmalıydı.
Onu ilk gördüğünde, bu kızın ne kadar farklı olduğunu düşündüğü geldi aklına. Her kız kendini sergilerken, o farkında olmadan erkeklerin dikkatini çekiyordu. Giydiği yırtık jeanler ve kareli gömlekleriyle akılları baştan alıyordu. Makyajdan nefret ederdi. Sadece gerektiğinde sürerdi ki bu hiç bir zaman gerekmiyordu. O, doğal haliyle mükemmeldi.
Calum nasıl bir piçlik yaptığını düşündü. Onu incitmişti biliyordu. Ama bunu istyerek yapmamıştı ki. Olanları bile hatırlamıyordu. "Siktiğiminin kızı, beni oyuna getirdi." Diye düşündü. O gece çok sarhoştu. Çünkü babasıyla kötü bir kavga etmişti. Alex uyuyordu ve onu rahatsız etmek istememişti. Ursula'yı ne zaman gördüğünü bile hatırlamıyordu. Calum sarhoşken kimseyi becermezdi bile. Ama sabah uyandığında Ursula yanındaydı. Ve tüm okul onların gece düzüştüğünü biliyordu.
Fakat Calum Hood bilmiyordu.