Iron & Dine - Cinder and Smoke
'Ne ikna edici bir intihar girişimidir, şimdi seninle gözgöze gelmek.'
"Kendine gel Luheen!"
"Bana şöyle demeyi kes."
Hayatımda Sehun'un yokluğundan sonraki en kötü şey ne diye soracak olursanız Baekhyun'un sesi derdim. Öyle cırtlak, öyle rahatsız ediciydi ki, başımı yastığımın altına sokup o gidene kadar çıkarmamak istiyordum.
"Resmen kokuşmuşsun."
"Kokusunu özledim."
"Sikeceğim şimdi ha!" Baekhyun yorganımı üzerimden hışımla çekip beni kollarımdan tutarak kaldırdıktan sonra perdemi ve penceremi sonuna kadar açıp yatağımın başına yeniden döndü.
"Havayı görüyorsun değil mi? İnsanlar sahile gidiyor, sen tam iki aydır yatalak bir hasta gibi bu yataktan çıkmıyorsun! Bütün derslerden kaldın. Gerizekalı herif."
"Umuruma değil."
"Acı çektiğini görüyorum Luhan ama kendine gelmen gerekiyor artık. Of hayır ya! Neden bunu yapmak zorundayım ki?!"
Baekhyun deli danalar gibi evimin içerisinde dolanırken tam olarak ne demeye çalıştığını anlamamıştım, hala uykuluydum.
"Bunu sana söylemeyecektim ama bu sikik tipinle o adamı görürsen her şey daha kötü olacak. Kalk duş al, iki aydır çıkarmadığın şu pislik- " Gerçekten üstümü gösterirken yüzünü buruşturmuştu. " ve kokuşmuş pijamalarını çıkarıp üstüne düzgün bir şeyler giy."
"Amacın ne? Evimin içinde dolanmayı kes, başımı döndürüyorsun."
"Sikeyim seni tamam mı?! Bugün o adamla konuştum."
Baekhyun yeniden yatağımın ucuna oturdu.
"Hangi adamla?"
"Şu seni bırakan adamla."
"Sehun'la mı?!" Olduğum yerden doğrulurken uykumun tamamen açılmış olduğunu hissettim. Kocaman olmuş ve zayıflıktan biraz pörtlek görünen gözlerimi Baekhyun'a diktim. "Söylesene!"
"Ya evet, adı her ne boksa işte. Bana seni sordu. Nasıl olduğunu falan."
"Sen ne dedin?"
"Sanki 85 kişi seni sikmiş gibi yataktan çıkmadığını, okula uğramadığını ve hayattan kendini soyutladığını söyledim."
"Ne söyledin, ne söyledin?!"
"Kakacak boğalar gibi bakma, şaka yaptım. Okula uğramadığını söyledim sadece. O da gelip seninle konuşacağını söyledi."
Yataktan nasıl fırladığımı, kendimi duşa nasıl attığımı inanın hatırlamıyordum ama bu çok hızlı olmuştu. Üstüme siyah bir kot ve beyaz bir tişört geçirip hızla evimi toplamaya çalıştım ama yediğim her şey, her yerdeydi. Elimdeki çöp poşetine boş paketleri, içki şişelerini, sigara paketlerini öylece doldururken araya birkaç kıyafetim daha karışmıştı. Baekhyun odalarıma pahalı - o gerçekten pahalıydı - parfümümü boca ederken hiçbir şey söyleyememiştim. Baekhyun en iyi arkadaş görevini tamamlayıp evden çıktığında daha fazla bekleyemiyordum. Gerçekten delirmiş gibiydim.
Saatler geçmişti, Sehun hala yoktu. Onu en son bir ay önce sarhoş olup kapıma dayandığında görmüştüm. O gece ben onu kollarıma almıştım. Sehun'u ağlarken gördüğüm ilk seferdi. Hiçbir şey söylemiyor, öylece göğsüme sinmiş ağlıyordu. Düşünceler beynimi yiyip bitiriyordu. Beklemiştim ama gelmemişti. Bende üzerime gri bir hırka geçirip öylece yatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You touched my heart, you touched my soul
Teen FictionSen aklıma gelince her şey gülümserdi. Ağaçlar şarkı söyler, rüzgar tatlı tatlı eserdi. *Sabahattin Ali Yazar; Hunniel