-1- KIRILMIŞ BİR BABA...

20 3 0
                                    

Hastaneden dışarı çıktı Levent. Yorulmuştu. Yormuştu hayat onu. Sıkıca yumdu gözlerini derin bir nefes alarak. Dila geliyordu peşinden, açıklayamıyordu ona hiçbir şeyi. Dila dibine girip bağırdı.

"Anlamıyor musun beni be adam! Kızımın durumu ne diyorum."

Tam gerçekleri anlatacaktı ki Levent, sustu. Ve sonrada, hayatında eşine ilk kez yalan söyledi.

"Dilara ölüyormuş, 1 günümüz var onunla geçirmek için. 1 gün sonra onu hastaneden acı çekmeden ölmesi için alacaklar."

Durdu bu yalandan sonra zaman. Hem Dila, hem Levent için. 1 dakikalığına durdu. Sonra bu kırılmış babanın omzunda, hüngür hüngür ağladı Dila. Git gide küçülüyordu bu baba kendi içinde. Sarıldı karısına. Vicdan azabıyla, kahırla, sıkıca...

ERTESİ GÜN/SON GÜN

Dila yatakta kolları serum iğneleriyle dolu olan kızına sarıldı.
"Kimsiniz siz?"

Günlük 28.07.2016 ✴

Bir cümle bu kadar acıtabilir miydi canı?
Nasıl sağlayabilirdi ki gözlerin hemen dolmasını?
Ölüm bu kadar mı acımasızdı?
Seviyordum ben kızımı...

Dilara. Benim canım kızım.. Öldü. 43 yaşında, tecrübeli bir kadın olduğumu sanan ben, hayatta bu kadar can yakıcı cümlelerin olduğunu bilmezdim. Hele şu üç cümleyi kesinlikle duymamalıydım.
"Kızınızın daha fazla acı çekmemesi için onun... Hayatına son vermek zorundayız. "
Hayır. Daha kötüsü de var aslında... Metal yoğun bakım kapısını aralayıp çıkan doktorun size, sizin bilmenize rağmen içinizdeki umudu yok ederek ve omzunuzu sıkarak "Başınız sağ olsun. " demesi. Canım yanıyor... Ben çocuğuma düzgün bakamadım. Aptal bir anneyim ben. Canım yanıyor Allah'ım. Neden? Neden kızımı bu kadar geç bulmuşken, bu kadar erken kaybetmek zorundaydım ki? Kalbim.. Çok acıyor...

Sıkıca kızına sarıldı Dila.
"Ben senin an- Tanıdığın biriyim. "
Gülümsedi kız. Sonrada kendisinden ayrılan annesine doğru yaklaşıp sıkıca sarıldı.
"Hastanede tanıdığım birileri yok zannettim. Şey... Çok huzur verici kokuyorsunuz. "
Dila'nın gözleri dolarken düşündü;
Hafızası kaybolunca ne kadar değişmiş. Tüm dertlerini unuttuğunda böyle mi oluyor insan?
Kızıyla ayrıldıklarında gözleri dolmaya başladı Dila'nın. Ağlayacaktı. İsteği dışında olan bir şey de değildi. Sadece... Şu kişiliğini bırakıp hıçkırarak, bağırıp çığlık atarak ağlamak istiyordu. Dudağını ısırdı. Onun yanında olmazdı. Ölecekti çünkü.
Bugünü mükemmel olmalıydı çünkü. Bari bunları düşünmesi gerekiyordu Dila'nın çünkü. Ama tutamadı kendini. Koşarak çıktı odadan. Ve koridorun duvarında gitgide yere kayarken sessiz sessiz ağladı. Sessiz ağladı çünkü, şuan içeride kızı vardı.
✖✖✖
Kızının yanına gitti Levent. Biliyordu gerçekleri. Son günüydü bu kızıyla. Anlatamamıştı Dila'ya. Evet, hayatında eşine ilk kez yalan söylüyordu. Fakat bu yalan fazla büyüktü. Fazla kahrediyordu. Fazla kirliydi. Beyazlığı kalmamıştı. Ne bakımdan olursa olsun... Levent eşini aldatmıştı.
✖✖✖
Dönme dolaba bindi Dilara. Çok zevkliydi bu alet. Elindeki pamuk şeker de çok güzeldi. Bu yeni tanıdığı insanlardan ayrılmak istemiyordu. Bir anda dönme dolap durdu. Çığlık attı Dilara.
"Levent amca! Levent amca! "
Hep dururdu dönme dolap. Ama bilmiyordu Dilara. Korkmuştu bu aletten, artık hoşlanmıyordu. İnmek istiyordu. Sıkıca gözlerini kapadı.

✴ 01.04.2007✴

"Öf baba yaa. Binmiycem işte. Banane. "
"Tamam o zaman sana bir sürprizim var. Kapa gözlerini.
Dilara gözünü açtığında kendisini dönme dolabın içinde bulmuştu. Dönme dolabın bölmesi git gide yükseliyordu. Korkmaya başlamıştı Dilara. Dönme dolap o en tepedeyken durdu. Ağlamaya başladı küçük kız. Aynı zamanda bağırmaya da. "Baba! Baba inmek istiyoruuum. -ağlama- Baba lütfen beni indir -ağlama- "
Görevli hemen dönme dolabı durdurdu. Küçük Dilara hala ağlamaktaydı.
Dönme dolaptan indiği gibi babasına sarıldı.
Çok da büyük değildi. Sadece 9 yaşındaydı.

✖✖✖

Dönme dolap tekrar çalışmaya başladığında gözlerini yavaşça araladı. Aklına gelenler de neydi öyle? Kimdi o küçük kız. Aşağıdaki adamın kızı mıydı? E neden burada değildi o küçük kız da?

Dönme dolaptan indiği gibi gidip babasına sarıldı Dilara. Ama ne yazık ki bu kırılmış babanın, kendi babası olduğunu bilmiyordu.

Tüm gün gezdi bu çekirdek aile. Tüm gün boyunca Dila kızının öleceğini düşünerek içten içe kahroldu. Kırılmış baba Levent daha çok kırıldı. Dilara ise... Uyandığından beri yaptığı gibi belirsizliğin sonsuza açılan boşluğu içinde kim olduğunu anlamaya çalıştı.

Vedalaşma zamanı geldiğinde Levent sıkıca sarıldı kızına.

11.08.2013 Dilara'nın Günlüğü

"Seninle gurur duyuyorum kızım!"
Tebessüm ederek babamdan ayrıldım ve bu seferde anneme sarıldım. Güzel bir lise kazanmıştım. Mutluyduk. Ailemi seviyordum.

✖✖✖

Dilara hiçbirşey anlayamıyordu. Zaten, olması gereken de buydu. Hastaneye geldiklerinde hemşireler Dilara'yı yoğun bakıma sokarken saçına tek tük griler düşmüş bir adam belirdi Dilara'nın karşısında. Dilara'yı elinden tutarak götürmeye başladı. Nereye gidiyorlardı?

Gri bir arabayla havaalanına gelmişlerdi. Uçağa bildiklerinde Dilara korkmaya başlamıştı. Sıkıca koluna yapıştı yanındaki adamın. Uçakta sadece ikisi vardı. Küçük bir uçaktı zaten. Hostes gelip Dilara'nın yanındaki adama gülümseyerek konuştu ;
" Uçak kalkıyor. Lütfen kemerlerinizi bağlayınız. İstikamet Dilara hanımın geleceği. "

PİNOKYO 1 (Hayal Et)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin