10.Bölüm- Ruh ve Beden

66.3K 3.9K 1.2K
                                    


Herkese merhaba :)

 

Ben geldim. Umarım Varoluşun Hissi'ni özlemişsinizdir. 


Bir üç haftaya tatile giriyor okulum. Ondan sonra her dakika birlikte olacağız o yüzden sizden tek istediğim sabretmeniz.


Bu arada ufaktan sınır koymaya başlamak istedim. İmkansız yaşadığım sorunları burada yaşamamak için. 


200 oy geldiği zaman bölüm gelecek :)


Bölüm Şarkısı: Selena Gomez- Same old Love

Multimedia: Bütün ekip 


İyi okumalar...


Ruhsuz olmak...


Şu hayatta en iyi başardığım işti. Yaralı ve birçok kez kabuk tutmuş kalbimin en iyi yaptığı eylemdi. Ne zaman, nasıl bu hale gelmiştim bilmiyordum ama ruhsuzluk artık benim benliğimdi. Sonsuza kadar sahip olacağım ve bırakamayacağım kimliğimdi.


Gözlerim tam karşımda duran çifte bakarken işte en iyi bildiğim hareketi yapıyordum. Her zamanki gibi ruhsuz oluyordum. Derinlerde bir yerde kağıt kesiği gibi acı veren bir yere sahip olsam da buzlarım üstünü bir örtü gibi örtmüştü. Mimiksiz ve ifadesiz gözlerle her zamanki sevimsiz donuk kıza dönüş yapmıştım. 


Büyük ihtimalle Çağın'ın yatak arkadaşı olan o kız bir sığınakmış gibi arkasına geçmişti. Elleri sahiplenici bir biçimde o kasların üzerinde dururken ne kadar birbirlerine ait gözüktüklerini anladım. 


Güzel bir kadın ve çekici bir adam... 


Hiçbir zaman bir erkeğe böyle davranamayacağımı düşününce gözlerimi ikiliden çektim ve yavaş adımlar ile yanlarından geçtim. Çağın'ın soğuk bakışlarını üstümde hissederken dudaklarımdan benim bile zor duyduğum bir mırıltı çıktı.


"Korunmayı unutmayın doktor bey." 


Alayım kendiliğinden dışarı çıkarken bitkin bedenimin tek istediği artık duş ve uykuydu. Odama girdiğim anda çıkarmaya başladığım kıyafetlerim ile rahatlarken sadece iç çamaşırı ile kalan bedenim ile gözlerim boy aynasına dikildi.


Bir zamanlar morluklar ve yaralar ile kaplı olan bedenim ilk defa pürüzsüz bir şekilde dururken ellerimi yavaşça üstümde gezdirdim. Zayıf ama idare edecek bir beden, solgun bir yüz ve beyaza yakın sarı saçlar... 


Olması gerektiği gibi olmayan bir genç kızdım ben. 


Ailenin ne demek olduğunu bilmeyen ve asla dışa vurmadığım fırtınalara sahip biriydim. Dünya'nın en büyük acısı olan yalnızlığa mahkumdum ve bu yalnızlık çevremdeki hiçbir kişi ile geçemeyecek bir yalnızlıktı. En kalabalık yerde bile tek başıma olmaya mahkumdum. Yine de asla laf edemeyecek kadar içimde bir şükran duygusu vardı. Yalnızlığımın yanında bana sırları ve gerçek acıyı veren insandan kurtulmuştum. 

Varoluşun HissiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin