-Giriş-

657 146 59
                                    

"En çok bu havaları seviyorum, böyle havalarda kendimle yüzleşebiliyorum. zifiri karanlık yüz yüzü görmüyor fakat o karanlıkta bardaktan boşalırcasına göz yaşları dökülüyor herkesin içinde biriktirdiklerini anlatırcasına hiç durmaksızın akıp gidiyor sonra ulaşıyor ulaşması gerektiği yere geceyi yıldırım aydınlatıyor kısa bir süreliğine; korkuyor insan o yüce sesten aslında haykırıyor insan yalnızlığını.. Herkesin bir derdi var bu dünya da kiminin aşk kiminin para kiminse evlat sevgisi herkes bir şeylerden mahrum hiçbir zaman tamam değil insanoğlu hep bir fazlasını istiyoruz, yetinmesini bilmiyoruz elimizdekilerle. Herkesin kendisine sorması gerekiyor bunu.." bütün bu yazdıklarını tekrar okuduktan sonra oturduğu sandalyeyi itekleyerek bilgisayarın başından kalktı gözlerini saatın olduğu bölmeye çevirip saate baktı. Saatın geç olduğunu fark edip ikişer üçer adımlarla üst kata şarkı sözleri mırıldanarak çıktı. Sonunda odasına ulaşmıştı yatağına oturup ilk başta çoraplarına uzanarak onlardan kurtuldu,
dolabının üst raflarından pijamalarına uzandı her şeyi sessizce yapmaya çalışıyordu yanında her şeyden çok sevdiği kadın hayatını birlikte paylaştığı insan yatıyordu. Pijamasını alıp giyindikten sonra küçük ve sessiz hareketlerle yatağın içine girdi fakat sevdiği kadını öpmeyi de ihmal etmedi. Her zamanki gibi bir tepki gelmemişti pamuk prenses gibi sessiz ve ruhsuz uyuyordu. Pamuk prensesi prensi öptüğünde uyanıyordu fakat bu farklıydı her gece hatta günde üç dört defa öpmesine rağmen uyanmıyordu uyanmayacaktı da belki. Gözlerinden birkaç damla istemsizce süzüldü ve yer çekimine karşı koyarcasına elleriyle göz yaşlarını sildi bir ah çekti sanki her şey düzelecekmişsine ama her şeyin farkındaydı aslında olmayacak duaya amin demekti onunkisi 6 senedir baş ucunda günlerce aylarca hatta yıllarca beklemişti eşinin belki tekrar açar diye gözlerini ama her geçen gün azalmıştı umudu uyanacak olsaydı çoktan uyanmış olurdu, en azından öyle olmasını bekliyordu. Bekliyordu beklemesine de ne bekleyecek gücü nede inancı kalmıştı; şu azıcık süre zarfında saçlarında ağarmayan bir tel dahi kalmamıştı fakat eşi ona nazaran on kat daha genç gözüküyordu her zamanki gibi parlak simsiyah saçları güneşi dahi kıskandıracak o güzel yüzü bedeni her şeyi daha gençti hiç eksilmemişti güzelliğinden tamda aşık olduğu gibiydi. Sahi ya evleneli kaç yıl olmuştu ki bu kadar çabuk yıpranmıştı -evleneli tam 7 yıl olmuştu- gençliğinde karar verdiği en güzel şeydi aslında evliliği fakat düşündükleri gibi olmamıştı hayallerindeki o harika evliliği görememişlerdi. 29 yaşında olmasına rağmen en az 36 gösteren Enesten tek değişmeyen şey aşkıydı bir gram dahi azalmamıştı her gün her saniye daha da çok aşık olmuştu sanki.. Küçük bir cızırtı geldi cihazlardan daldığı düşüncelerden biran önce kurtulup birkaç önemli olan cihazları gözden geçirdi hepsi aynıydı bir fark yoktu peki ya nereden gelmişti bu ses? Yavaştan girdiği yataktan doğrularak etrafa göz attı karanlık oda da pek bir şey gözükmüyordu sandalyenin üstünde duran çeketini alıp üzerine geçirdi birkaç gündür devamlı bu sesi duyar olmuştu ilk zamanlar umursamayan Enes şimdiler ürpermeye başlamış en sonunda kontrol etmeye karar vermişti. Kapıyı yavaşça kapattıktan sonra aşağı kata doğru kendinden emin adımlarla ilerledi her şeye hazırmışçasına başı dik gözleri bir sağı bir solu kontrol edercesine hareket ediyorlardı merdivenin başına geldikten sonra sanki aynı cızırtıyı tekrar duydu fakat bu sefer ki daha yüksekti ve kesinlikle mutfaktan gelmişti. Koşar adımlarla ama bir o kadar sessiz emin adımlar atarak mutfağa ulaşmıştı. Kapıyı daha önceden kapatığına emindi ama şu an sonuna kadar açık durumdaydı yerde duran vazoyu kavrayarak mutfağa sorumsuzca dalarak girdi düşündüğün aksine kimse yoktu ve bahçeye çıkan kapı üç kere kilitliydi burda birisi olsaydı kapı açık olurdu inanamadı her şey yerli yerindeydi hiçbir şeye dokunulmamıştı yani evde bir hırsız yoktu veya olmuş olsaydı çoktan alması gerekeni alırdı. Bu aralar hikayesine çok odaklanmıştı belki de ondan oluyordu her kitap yazmaya başladığında içinde buluyordu kendisini. Uykusu da kaçmıştı bu yüzden su ısıtıcısını alıp yarısına kadar su doldurduktan sonra ocağa koyup ateşi yaktı etrafta yoğun yanık plastik kokusu gelince aniden kendine gelerek ne kadar da yanlış yaptığının farkında vardı fakat iş işten geçmiş altı kül olurcasını yanan üstleri de tanınmaz bir halde kara sis kaplamıştı bulaşıklıktan kaptığı gibi küçük bir kabın ağzına kadar su doldurup ocağın üstüne boşaltı bu dikkatsizlikle neredeyse evde büyük bir yangına sebep oluyordu her şeyi orta da bırakıp yatağa gitmeye karar verdi. Ocağı kontrol edip üst kata doğru ayaklandı ölmeyi diliyor kendine küfrediyordu artık kendine dahi bakacak gücü kalmamıştı karısına, deli gibi aşık olduğu hayatını birleştirdiği kadına nasıl bakabilirdi ki? Büyük ama tiz bir ses yankılandı evin içerisinde çığlık atmıştı birisi hemde yatak odasında bu sefer hiçbir şeyi umursamadan direk daldı yatak odasına her şey az önceki gibi yerli yerindeydi buda neyin nesi karısının dünyaya geri döndüğünü düşünmüştü oysa ki uyanması için neler vermezdi ki evini arabasını senelerdir yazdığı kitaplarını hepsini hepsini verirdi. Deliriyor muydu ki acaba galipten sesler mi duymaya başlamıştı arada sıra da eve gelen hizmetçi birkaç arkadaşı vardı sadece ve geri kalan tüm gününü eşi ve yazdığı muazzam kitabıyla geçiriyordu evet evet deliriyordu bunun başka açıklaması yoktu yarından tezi yok zaman kaybetmeden bir doktor arkadaşı vardı ona gidecekti. Gecenin bir yarısı Esmanın numarasını tuşlayarak çalmasını bekledi iki kere dıtladıktan sonra bir ses duydu tuhaftı ses bir gelip bir gidiyor ve kalınlaşıp inceliyordu başta yanlış tuşladığını düşündü ama ekrana baktığında doğru olduğunu teyit etti. "Alo bu saatte neden beni rahatsız ediyorsun." Dedi o kalın ve korkutucu ses. "Esma sen misin üzgünüm bu saatte rahatsız ettiğim için sana birkaç sorum olacaktı yarın yanına gelebilir miyim?" Dedi. Gözleri o esna da saate kaymıştı Enesin; saat gecenin 03'ü olmuştu yani tam 03:15di telefondan gelen ani sesle irkilip telefona odaklandı fakat ses şimdi daha hızlı konuşmaya başlamıştı sqama hiçbir şey ifade etmiyordu. "Gelme gelmemelisin gelirsen daha da kötü olursun." Sesin sonunda sanki ölürsün gibi duyulmuştu fakat konuşmaya tam girecekken bir çıt sesi duyuldu. "Alo Enes ne oldu neyin var iyi misin normal de bu saatte aramazdın?" Dedi. Şaşırmıştı ama bir o kadar da korkmuştu biran durup telefona baktı arayalı 3dakika olmuştu fakat duvardaki saat aksini ifade ediyor gibi 03:15i gösteriyordu hala ilk başta durduğunu sandı fakat biraz bekledikten sonra yelkovanında akrebinde hareket ettiğini anladı sonra zaman kaybetmeden telefonu kapatıp duvara fırlattı. Büyük ihtimalle kırılmıştı buda onu istiyordu zaman kaybetmeden duvardaki saattende kurtuldu. Ve daha fazla düşünmeden yatağa kıvrıldı. Gözlerini bu koca karanlığa yumdu kalbi sanki yerinden fırlayacak gibi atıyordu aldırış etmeden kulağını sıkıca kapadı ve uykuya daldı...

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Saat sabahın 6sı Enesi uyku tutmamış gece boyunca bir sağa bir sola dönmüştü bir şeyleri düşündükçe işin içinden çıkamıyor sarpa sarıyordu her şey. Bir gece de sanki 1 yaş daha yaşlanmıştı, gözlerinin altı ben burdayım diyordu resmen göz kapaklarındaki şişkinlik ve morluklara bakılırsa dayak yemişe dönmüştü yüzündeki solgunluk vücudundaki halsizlik yataktan kalkamayacak kadar yorgundu sanki bugün.. ama biraz bekledikten sonra tüm gücünü toplayıp yataktan çıkabildi sonrasında banyoya doğru yol aldı bu sefer bir değişiklik yaparak odalarındaki banyoyu değilde misafir banyosunu tercih etmişti eline bir de havluyu dolayıp biran önce bu işkencenin bitmesi için dua ediyordu tam o sıra da bir kapı çaldı. "Bu saatte kim gelmiş olabilir ki? Diye düşünürken doğruca yatak odasına koştu elindeki havluyu bırakır bırakmaz odanın dışana çıktı. Fakat oda neydi oda da bir değişiklik vardı ve tekrar odaya girdi duvara baktığında dün kırdığı saat yerli yerinde sapa sağlam duruyordu nasıl olabileceğini düşünürken aniden dün gece çıkarttığı pantolonundan bir melodi yükseliyordu ve aynı anda kapı da beraberinde çalıyordu hem zile basılıyor hemde alacaklı gibi vuruyorlardı. Oysaki dün kırmıştı bu telefonu zaman kaybetmeden elini cebine götürerek telefonu yokladı bulduğu an kimin aradığını bakmak için ön tarafa çevirdi hiçbir isin yazmıyordu sadece çalıyor kapatmaya çalıştıkça sesi daha da yükseliyordu telefonu olduğu yere bırakıp koşar adımlarla alt kata indi ve kapıya uzandı kapıyı açtığındaysa evin önünde kimse yoktu hatta gün daha yeni doğuyordu sokaklar bomboş bir tek köpek uğultuları yükseliyordu. Etrafı iyice göz gezdirdikten sonra kapıyı üzerine kapatıp kapıya dayandı tam bir adım atmaya yeltenmişti ki kapı tekrar çalmıştı. Hızlı bir hamleyle kapıyı açıp öne çıktı bu sefer arkadaşı Esma vardı. "Yüzün solmuş iyi misin Enes." "İyi değilim içeri girmek ister misin Esma.?" "Tabiki de neden olmasın bu yüzden geldim bende buraya öyle değil mi." "Şey az önce de bir kapı çalmıştı o sen miydin.?" Dedi. Enes ve Esmaya oturması için bir koltuk gösterdi. Sorunun cevabını beklemeden "bir kahve de alırsın bekle geliyorum" diyerek mutfağa yöneldi tam o esnada tekrardan bir kapı çaldı yönünü kapıya doğru çevirerek arkadaşına "bugün gelen çok olacak sanırım." Dedi. Kapıyı açtığında soluk yüzü daha da beyazlamış ve ifadesiz bir hal almıştı bir içeriye bir de dışarıya bakıyordu olabilir miydi hem içerde hemde dışarı da olamazdı tabi ya. Düşüncelerini bölerek kapıdaki kişiden bir soru yöneldi "Yüzün solmuş iyi misin Enes." Dedi. Ama bunu daha önce de duymuştu sanki hemde biraz önce "Enes iyi gözükmüyorsun dün beni aradın fakat konuşmadın tam üç dakika boyunca sana alo dedim ve üç dakikanın sonunda yüzüme kapattın neyin var anlat bana" "sanırım ben deliriyorum Esma."

Yayında ve yapımda emeği geçen herkese teşekkür ederim 😅 sanırım bunları yazarken kendim bile biraz korktum ne planlıyordum ne yazdım okuyun okutturun ve oylamayı da unutmayın devamı gelecek İnşaAllah sizleri çok seviyorum 😇😍 bol voteler tekrar ve tekrardan yazmaya başlayacam İnşaAllah fakat okunma sayısı 600-650 olmadan ikimci bölümü daha paylaşmayı düşünmüyorum iyi okumalar tekrardan 😍😇 lütfen iyi veya kötü yorumlarınızı bekliyorum 🙏🏼

~Siyah~ #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin