Bu sefer sesleri duymaya başladığımda Türkiye'deki gibi yoğun bir baş ağrısı hissetmemiştim ama kafamın içinde çok fazla ses vardı. ' Denia benim gitmem lazım' dedim ve gözlerimle çıkışı aramaya başladım. 'Berk iyi misin hiç iyi gözükmüyorsun arkadaşlarına haber vermemi ister misin?'
Denia'ya cevap vermeden çıkışa doğru yürümeye başlamıştım bile bu biraz daha burada kalmam delirmeme sebep olabilirdi. Dışarı çıktığım an bizimle birlikte gelen korumalar yanıma geldi.
Kapının önünde kendimi daha iyi hissetmiştim. Hala sokaktaki insanların ve barın önünde bekleyen insanların sesleri zihnimin içindeydi. 'Neden hala bizi içeri almıyorlar.' , 'Umarım sahte kimlik kullandığı anlamazlar.' Bunun gibi kafamda tonlarca ses vardı.
Araba geldiği gibi binip son sürat uzaklaşmaya başladım. Şehri çok bilmiyordum sadece amacım kendime sessiz bir yer bulmaktı.
Yaklaşık bir saat boyunca arabayla yol almıştı ve artık kafamın içinde hiç bir ses yoktu. Levhalara göre bir orman yoluna girmiştim ama nereye geldiğime hiç dikkat etmemiştim.
Arabayı toprak yolun kenarına çektim ve arabadan indim. Etrafımda ağaçlar dışında hiç bir şey gözükmüyordu. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya çalıştım ama yolda zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Orman huzurlu ve sessiz gözüktüğü için arabadan uzaklaşıp ormanın içine doğru yürümeye başladım.
Ay sayesinde ormanın içi zifiri karanlık değildi önümü görebiliyordum. Bir kaç kere tökezlemiş ve yere düşmüştüm ama pek umurumda olmamıştım. Şuan aradığım tek şey sessizlikti.
Bir süre ormanın içinde yürüdükten sonra geniş bir çam ağacının pürüzlü gövdesine sırtımı yasladım ve yere oturdum. Döndüğümde seslerle nasıl baş edeceğimi düşünmeye başladım. Bu benim için çok fazlaydı bunu durdurmanın bir yolu olmalıydı.
Sinirlerim iyice bozulmuştu 'Dimitrius BERTRAND seni yaşlı bunak benim başıma bunların geleceğini bildiğin halde neden bana yardım edecek ve öğrenmemi sağlaycak bir yol gösterici bırakmadın.'
Bir süre Dimitrius'a küfür savurmayı sürdürdükten sonra artık dönmem gerektiğini düşündüğüm için ayağa kalktım. Geldiğim tarafa doğru yürümeye başladım.
Uzun bir süre geçmesine rağmen arabaya ulaşamamıştım etraftaki her ağaç birbirine benziyordu. Kaybolduğumu anlayıp kendime bir kaç küfür savurup ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Ceplerimi kontrol ettim ama telefonu arabada bıraktığımı fark ettim. Günlerdir peşimden ayrılmayan güvenlikler neredeydi şimdi.
Belkide yakınlarda bir yerde beklemişlerdir diye düşündüm sonucunda beni rahatsız etmek istememiş olabilirler. Güvenlikten bugün bardan çıkarken kapının önünde olan birinin adını hatırlamaya çalıştım. Bardan çıkarken Jay in kapıda olduğuna emindim kendisi yakın korumaydı.
Bir kaç kere Jay ismini ormanın içinde boşluğa bağırdıktan cevap gelmeyince, arabayla buraya gelirken güvenliği atlatmış olduğumu anladım.
Nasıl yolumu bulabileceğim konusunda biraz düşündüm. Biraz daha yürüyüp eğer yolu bulmayı denemeye karar verdim. Sonucunda burası çok da büyük olamazdı değil mi?
Yaklaşık bir kaç saat yürüdükten sonra ormanın oldukça büyük olduğuna kanaat getirmiş oldum. Saatte oldukça ilerlemiş olmalıydı ve toprakta yürümekten oldukça bitkin düşmüştüm.
Yeniden bir ağaca yaslandım biraz dinlenmeyi amaçladım. Havada çok soğuktu ve üşümeye başlamıştım ayaklarımı kendime doğru çektim ve vücut ısısını korumaya çalıştım. Başımı dizlerimin üstündeki kollarımın arasına soktum ve bu şekilde ne kadar beklediğimi bilmiyorum ama bir süre sonra uyuya kalmışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK KÖKLER
Fantasy'Farklı olduğunu biliyorsun bunun nedenini öğrenmek istemiyor musun?'