7. BÖLÜM

6 2 0
                                    

(BİR HAİN VAR)

     Bora, yüzbaşının hemen arkasındaydı. Bir evin yıkıntılarının arkasında hedefe doğru ilerliyorlardı. Bora, yürürken bir yandan da prefabrik evleri saydı. "Tam 12 hedef görüş alanımızda Komutanım. Bana sorarsanız soldaki 3 bloktan başlayabiliriz çünkü diğer hedeflere uzak, sesimizi duymazlar." dedi. Yüzbaşı Dündar, olumlu anlamında bir el işareti yaptı. Sonra, sağ elinin işaret ve orta parmaklarını birleştirip sağ tarafı işaret etti. Fatih, Muhammed ve Sedat hızla sağ taraftaki yıkık bir binadan geriye kalan kocaman bir kolonun arkasına geçip gizlendiler. Yüzbaşı aynı işareti kullanarak bu sefer sol tarafı gösterdi. Solda suyu akmayan ve havuzu tamamen kurumuş büyük bir fıskiye vardı. Christopher, Adam ve Tayfun eğilip koşarak o fıskiyenin arkasına geçti. Tam Bora da oraya doğru hareket ediyordu ki yüzbaşı onun kolundan tutarak engel oldu ve "Sen burada benimle kal Bora." dedi. "Emredersiniz komutanım."
     Aniden soldaki ilk hedeften bir ses duyuldu ve kapı ardına kadar gıcırdayarak açıldı. Sakalları göbeğine kadar uzamış sarhoş bir adam dışarıya çıktı ve öğünerek kusmaya başladı. Bir eliyle, düşmemek için köpek kulübesine tutunuyor diğer eliyle de alkol şişesini tutuyordu. Yüzbaşı Dündar hiç tereddüt etmeden çıkan adamın göğsüne bir el ateş etti. Silahtan hiç ses çıkmazken sarhoş adam büyük bir gürültüyle köpek kulübesinin üzerine yığıldı. Dışarıya çıkan bir diğer İsyancı, "Seni sarhoş ayı. Lan bir günde şunu ağzınla iç be!" dedi ve geri içeri girdi. Bora, hayretle yüzbaşının bunu nasıl tahmin ettiğini düşünüyordu. Yüzbaşı, Bora'ya dönerek, "Hadi evlat bu bina senin. Dikkat et. İçeri de 3 kişi daha var." dedi. Bora, "Emredersiniz komutanım!" diyerek hemen yerinden fırladı. Eğilip sessizce kapıya doğru yöneldi. Kapı aralıktı ve içeride 2 kişi görünüyordu. Bora, kapının kenarında duvara sırtını verdi ve gözlüğünü gece görüşe ayarladı. İçeriye sızmak için önce elini lambanın anahtarına götürüp ışığı kapattı. İçeridekiler daha ne olduğunu anlamadan Bora içeriye girdi ve sağ tarafta yatan adamı silahına davranacakken göğsünden vurdu. Silahtan çıkan ışığı gören soldaki diğer adam silahına davrandı, bir el ateş etti ama Bora çoktan kendini yere doğru attığı için ıskaladı. Adam tekrar ateş etmek üzereydi ki Bora adamı tam gözünden vurdu. Daha yerden kalkmadan arkasındaki koltukta bir adamın daha sesi duyuldu. Adam homurdanarak silahını çekti ve ateşledi. Tam o sırada Bora sol eliyle adamın koluna bir hamle yaptı ve adamın göğsüne iki el ateş etti. Hesaplayamadığı bir şey olmuştu. Yüzbaşı haklı çıkmıştı, içeride üç kişi vardı. Bu hatası az kalsın hayatına mal oluyordu çünkü adamın eline hamle yaparken silah ateş almış ve silahtan çıkan kurşun, kamuflajını yırtıp göğsünde bir çizik açarak karşı duvara saplanmıştı. Bir başka hayati hatası da içine kalkan zırh giymemiş olmasıydı.
     Toparlanıp yaraya bir sprey sıktı. Yarası anında kabuk bağlayarak kapandı. Elini kulağındaki minik cihaza götürdü, "Birinci hedef temiz!" dedi. Dışarıdaki tüm ekip arkadaşları hemen onun yanına geldi. Yüzbaşı Dündar hariç herkes tek tek Bora'nın elini sıkarak tebrik etti ve koltuklara oturdular. Yüzbaşı eliyle masanın temizlenmesi emrini verdi. Muhammed ayağa kalkıp boş şişeleri ve masadaki ıvır zıvırları bir kenara bıraktı ve üfleyerek masadaki tozu aldı. Yüzbaşı hala odanın içinde bir oyana bir bu yana volta atıyordu. Sonunda sinirli bir vaziyette Bora'ya dönüp, "Sana söylemiştim Bora, içerde üç kişiler dikkat et, demiştim. Bunun nesini anlamadın. Hem zırhını da giymemişsin." dedi. Herkes bir an Bora'ya dönüp baktı ve göğsündeki yırtığı gördü. Yüzbaşı öfkeyle sözlerine devam etti "Seni burdan daha ileriye götürememem Bora. Bu kurallara aykırı. Sen burada kalıyorsun." dedi ve diğerlerine bakarak, "Diğerleri..." dedi. "Siz hemen bir sonraki adım için hazırlanın. Biriniz de hemen hologram haritayı da masaya koysun!" emrini verdi. Yüzbaşının sözleri Bora'yı çok üzmüş ve sarsmıştı. Utanmaktan ağzını bile açamadı. Gözlerini yerdeki bir noktaya dikti ve öyle kaldı.
     Komutan, elini kulağındaki iletişim cihazına götürdü ve "Zeynep, hemen haritayı çıkar ve durumumuzu tekrar gözden geçir." dedi. Birkaç dakika sonra masadaki cihaz harekete geçti ve ortaya üç boyutlu bir harita çıktı. Zeynep Astsubay'ın görüşüne göre her şey yolunda gidiyordu. Yüzbaşı Dündar, haritanın başına geçerek notlar aldı ve 8 dakikalık dinlenme süresi tanıdı. Bu sekiz dakikalık sürenin sonunda ise Fatih, Sedat ve Muhammed'in birlikte çıkarak 50 metre ilerideki iki hedefi temizlemesi talimatını verdi.
     8 dakikalık süre dolunca Fatih Teğmen diğerleriyle beraber dışarı çıktı. Bir kaç dakika içinde Fatih Teğmen elinde 19 diş ile geri geldi. Arkasından Sedat içeri girdi ama Muhammed yoktu. Ekip arkadaşlarının gözü tekrar kapıya çevrildi ama bir anda Fatih Teğmen bağırmaya başladı ve elindeki çuvalı masanın ortasına bıraktı. Çuvalın içinde Muhammed'in kopmuş kafası vardı. Bora ayağa fırlayıp Fatih Teğmen'in yanına geldi. "Kardeşim! Ne oldu? Bu da ne böyle?" dedi. Fatih Teğmen öfkeyle, "Bu şerefsiz herif bize ihanet etti. Sedat'a sıktı ama isabet ettiremedi. Sinirinden ne yapacağımı bilemedim. Bu kelleyi de nasıl kestim bilmiyorum. Affedin beni. Nasıl sattı BİZİ hain köpek! Emin ol bu öldürdüğün adamlar yemdi kardeşim. Burada olduğumuzu biliyorlar. Merkezde bir Meka olduğunu söyledi p*ç! Geri dönerken de buna şahit olduk." dedi. Herkes korkudan ne yapacağını şaşırmıştı. Şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlardı. Yüzbaşı Dündar, Fatih'in yanına gelerek elini omzuna koydu. Diğerlerine de sessiz olmaları için bir el işareti yaptı. Fatih'e karşıdaki sandalyeyi göstererek oturmasını söyledi. Kendi de karşısına oturdu.

(+ Yüzbaşı Dündar, - Fatih Teğmen)

+ Fatih, oğlum sakinleş biraz. Mekaların burada ne işi var lan. Yalan söylemiştir o köpek.
- Yalan söylemiyor komutanım. Bir Mot var burada. Sedat şahit, biraz önce gördük. Daha fazlası bile olabilir.
+ Tamam koçum. Sen otur burda biraz sakinleş. Ben merkezle iletişim kurup takviye kuvvet ve hava desteği isteyeceğim.
(Ayağa kalkarak)
+Bu cehennemden sizi çıkaracağım aslanlarım, korkmayın! Şimdi hepiniz silahlarınızın bataryalarını tamamen doldurun. Gizlenerek saldırmak yararsız olur. Karşımızda bir Mot var. Direkt taarruz edeceğiz.

     Yüzbaşı Dündar, masanın yanına gelip iki eliyle masaya tutundu ve öne doğru eğilip haritaya bakmaya devam etti.

İstediğiniz Oldu Mu Senatör? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin