Shinjiro geldiğin de Sung Gyu'nun peşinden herkes ayağa kalkmıştı.Ye Jin derin bir soluk verip başını öne eğdi.Sung Gyu gülümseyip Ye Jin'in saçlarını dağıtmıştı.Shinjiro öksürerek ilgiyi kendisine çekti.
-Önce Kana-hayır-Kral ile görüşeceksiniz.Gidelim.
Arkasını dönüp yürümeye başlamıştı Shinjiro.Kısa bir an durduktan sonra Ye Jin,Sung Gyu'nun koluna girip gülümsedi.
-Bugün,senden kurturalacağım için eşlik edeyim dedim.
-Kim kiminden kurtuluyor acaba?Bugün,senden kurtulacağım için ben de sesimi çıkartmayacağım.
Bir kaç adım attıktan sonra Ye Jin duraksamıştı.Suratı asılmıştı.Ne olduğunu anlayamamıştım.Sung Gyu,Ye Jin'e doğru dönüp kendisine bakmasını sağladı.
-Yine ne var?Bu kadar çabuk değişmesen keşke.Fazla yorucu.
-Sung...Sung Gyu geri geleceksin,değil mi?
-Tabi ki geleceğim.Gelmezsem kiminle kavga ederim?
-Kavga etmek mi?Bencil şey!Sadece kendini mi düşünüyorsun sen!
-Senin için geri geleceğimi mi sanmıştım ki?O kadar boş vaktim yok benim.
-Kim Sung Gyu!!!Gelmesen daha iyi edersin!Çünkü gelirsen asla tek parça geri dönemeyeceksin!
Ye Jin sinirli bir şekilde yürümeye başlayınca Sung Gyu bir kahkaha atıp peşinden gitmişti.Kavga edişlerini izlemek beni gülümsetmişti.Onları böyle görmekten memnun oluyordum.Yine de hiçbir şey anlamamıştım.Diğerleri de birbirleriyle konuşarak çardaktan çıkmaya başlamışlardı.Myung Soo'nun elinden tutup ''Bekle.'' diyerek gitmesine engel olmuştum.Hiçbir şey anlamamıştım ve Myung Soo'nun bana anlatmasını istiyordum.Gülümseyerek bana dönmüştü.Elimden tutup az önce kalktığım yere oturmamı sağlayarak eğildi.
-Gerçekten Kanae'yi hiç dinlemedin,değil mi?Pek iyi de gözükmüyordun zaten.Bir sorunun olduğun da anlatman gerekir değil mi?Tıpkı benim yaptığım gibi...Üstelik bu son şansın olabilir çünkü krallıklarımıza gidiyoruz.
-N-ne?A-a-ama...bizimle saray da kalmanız gerekmiyor mu?Önceden de böyle değil miydi zaten?
-Aslında olmaması gerekirdi.Minel,veliaht ilan edildiğimiz an da kendi krallıklarımıza dönmemiz gerekirdi.Saray da sadece Kral ünvanına sahip olanlar kalabilir.Savaş olduğu için bu kural göz ardı edildi.Olması gereken bu.Gitmeliyiz.
Yavaşça ayağa kalkıp elimden tutarak yürümeye başlamıştı.Bütün yol boyunca sadece Myung Soo'nun eline bakmıştım.Bırakmak istemediğim halde bu eli kaç defa bırakmak zorunda kalmıştım?Kanae'nin odasının önüne geldiğimiz de yavaşça Myung Soo'nun elini bıraktım.Bir adım gerileyip başımla onu selamlayıp arkamı döndüm.Ağır adımlarla yürümeye başlamıştım.Myung Soo'ya hiçbir şey söyleyemezdim.Eğer konuşmaya başlarsam ağlardım.Myung Soo'nun bir süre bekledikten sonra Kanae'nin odasına girdiğini hissetmiştim.Odama girdiğim de yatağımın üstüne oturup camdan dışarıyı izlemeye başlamıştım.Yavaşça sallanan ağaçların üzerinden düşen kar tanelerini izlemek nedesizce gözlerimin dolmasına sebep olmuştu.Bir zaman sonra kapı açıldı ve kızlar içeri girdiler.Pek de iyi gözükmüyorlardı.Gelip yatağın üstüne oturmuşlardı.Ye Jin sırtını yastıklara dayayıp konuşmaya başladı.
-Kanae,üç ay sonra geri geleceklerini söyledi.Kendi krallıklarında ki sorunları çözmeliymişler.
-Öyle mi?Üç ay demek...
-Sen neden içeri girmedin?Gerçi girmemen daha iyi olmuş.Shinjiro ürkütücüydü.Minel,Myung Soo'ya kötü bir şey demedin,değil mi?,diyerek lafa girmişti Sora.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY TAŞI
Fanfiction''...Myung Soo elindeki cam şişeyi masaya vurup parçaladı. Elinden oluk oluk kan geliyordu.Kanayan eli ile yakama yapışıp beni kendine çektikten sonra bağırmaya başlamıştı. -Yorgun musun?Kimin umurunda?Çalışmak zorundasın!Alt tarafı bir kitabı okuy...