4. Bölüm

16 0 0
                                    

Günün yoruculuğunu sıcak bir duşla üzerimden attım. Yatağıma girip internete girmeyi her zaman çok sevmişimdir. Gelen bildirimlere göz gezdirirken İnstagramdan gelen bildirim yataktan çıkıp kocaman bi "Ohaaa!!!" dememe neden oldu.

Mertcan fotoğrafımı beğenmiş.

Mertcan ya bu çocuk benim platoniğim. Okulda o kadar çok züppe, yavşak var ki herkesten nefret ettiriyorlar ama Mertcan onlar gibi değil. Bir kere o zenginliğiyle övünenlerden değil, dövünenlerden. Hatta bu havalı havalı gezen gereksizlerden nefret eden, görmeye tahammül edemeyen, bu tür insanlardan midesi bulanan, çevredekileri sevmeyip kitaplardaki dünyalarda yaşayan biraz asosyal bir tip ama çok sempatik. Ben geçen senenin başından beri bu çocuğa ilgiliyim ama Mertcan görmek istemiyor.

Geçen sene koridorda bir topluluk, ben gelince gülüşmeler, şakalaşmalar, beni ezikliyorlar. Laf atıyorlar, her zamanki gibi ismimle dalga geçiyorlar. 'Hayattan doğduğu an yemiş tokatı şu Kezban'a bak!' deyip kahkahalara boğuldukları sırada kahramanım Mertcan gelip bağırmıştı herkese, ortamı o dağıtmıştı anlıyacağınız. Sonra da beni okulun çok az kişisinin bildiği onun da kitap okumak için fazlalıklardan kurtulmak amaçlı rastladığı yere götürmüştü.

Gel de sevme..

Bir okul düşünün herkes size cephe almış ve sürekli bombalanıyorsunuz. Hep bir baskı. Yine nişan alındığınız bir günde aradan bir kurtarıcı çıkıyor. Bütün ışığınız oluyor.

O günden sonra sürekli konuşmaya başladık. Tabi ki arkadaşça. Mertcan'ın güven problemi var. Kimseye güvenip, üzülmek istemiyor. Aslında bunu yaşanmadan anlayamayacağını bir çok kez anlatmaya çalıştım.

Belirli hislere sahibim ama karşımdaki bana tüm kapılarını kapatıyor. Hatta kendine bile kapatmış o kapıları. Sabit fikirleriyle yaşamayı tercih ediyor. Ama kalbi çok temiz. "Halâ böyle insanlar yaşıyor mu yaa?" dedirtiyor insana.

Sonrası mı? Tabi ki okuldan ayrıldı. Kristal Koleji ona göre dünyada ki en boktan yermiş. Ne yalan söyleyeyim bana göre de öyle. Ailesinin maddi durumunun iyi olmasına rağmen şimdi bir devlet okulunda oluyormuş. En azından orasının daha samimi olduğunu söyledi. Annemlere ben böyle bir teklifle gitsem hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerini bildiğimden sorma gereği bile duymadım.
Mertcan başka bir okula gidince aramız da açılmış gibi oldu zaten. Sürekli yüz yüze olmaya benzer mi hiç değil mi ama? Önceden seyrek de olsa konuşuyorduk telefonda ama artık o bile yoktu. Evet, sevdiğim adama ben hep mesaj attım o cevap vermedi ama. Ben de artık umudumu kesmiştim.
Taki bu güne kadar.
Merve ile kafayı dağıtmak için dışarı çıktığımız zaman çekindiğimiz fotoğrafı atmıştım. Mertcan da beğenmiş.
Fotoğrafımı beğenmiş diye umutlanacak değilim tabi ki (Umutlandı).

Buna sevinirken kapının zili yarıda kesmeme neden oldu.
"Kim oooo" alışkanlık olmuş bu da be. 'Kim o' derken kapıyı pat diye açıyorum hep. Daha dışarıdaki kişi ses vermeden kapıyı açtığımda üzerime atılan boya dolu balon donup kalmama neden oldu. Beyaz sporcu atletimin yarısından fazlası kırmızı oldu üzerine bir de en sevdiğim uyurken en rahat ettiğim siyah üstünde beyaz puantiyeli şortum da mahvoldu. Ben sevinmiştim az önce değil mi? Bana yasak işte bu kadar heves. Karşımda eğlenerek bakan bir çift kahverengi göz bilin bakalım bana kimi anımsattı?
***
Güzellikler bölüm kısa oldu üzgünüm ama telafi etmeye çalışıcağım. Bir de özellikle bu gün bir bölüm koymak istedim. Çünkü biliyorsunuz ki tüm dünya ama özellikle de Türkiye Cumhuriyeti için çok önemli bir gündeyiz. İstedim ki bölüm koyayım.

23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun.

Yeni Türkiye Devleti'nin yapısının ruhu, milli egemenliktir. Milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir.
Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar.

-Mustafa Kemal Atatürk


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 24, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KEZBANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin