16.BÖLÜM: METAFOR

572K 16.7K 1.2K
                                    

"Sana çok yakışır," diyerek askısından çıkardığı kırmızı ekose eteği bana doğru attı Rüya.

Havada yakaladığım yüksek bel eteğin pilelerini incelemeye başladım. Açıkçası Rüya'nın moda anlayışını beğeniyordum. Daha önce de alışverişe çıktığımız için benzer zevklere sahip olduğumuzu biliyorduk. Benim için seçtiği eteğin modeline bayılmamın sebebi de buydu. Kabine girip deneyerek eteğin üzerimde nasıl durduğuna bakmak yerine hiç vakit kaybetmeden onu satın almak istiyordum. Ki zaten buraya Rüya için gelmiştik. Hafta sonu bir arkadaşının doğum gününe davetliydi, eteği bir kenara bırakıp onun için bir elbise seçmeliydik.

"Biraz da kendin için mi bir şeyler baksan acaba?" dedim eteği kolumun altına alarak. "Sahi, senin doğum günün ne zamandı?"

Etekleri incelemeyi bırakıp elbiselerin olduğu bölüme doğru ilerlerken "27 Eylül," diyerek cevaplandırdı sorumu.

İnce askılı siyah elbiselerden tekini alıp bir bana bir de elbiseye baktı, bana doğru fırlattı. Beklemediğim bu hareketine rağmen çevik davranıp elbiseyi son anda düşmekten kurtardım.

Rüya mağazanın içinde bir o tarafa bir bu tarafa yürürken ben peşinden ilerliyordum. "Peki ya, seçme şansın olsaydı, hangi günde doğmak isterdin?"

Adımlarını durdurdu. "İstemezdim." Aklına gelen bir anıdan memnun olmamış gibi irkilerek başını iki yana salladı, yoluna devam etti.

"Neden doğmak istemezdin?" diye sordum.

Deneme kabinlerine doğru ilerleyip elbiseyi kucağımdan almak üzereyken gözlerini gözlerime dikti.  "Hiç doğmamış olmayı isterdim ya da doğduktan sonra sorunlarımla başa çıkamadığımda ölümü düşlememiş olmayı..."

Cevap beklemediğini gösterircesine hemen arkasında bulunan kabinin kapısını açarak içeri girdi.

Fark ettiğim gerçek beni bozguna uğrattı. Evet, Rüya yalancı bir kızdı, bunu söyleyen kendisiydi fakat ben, onun sadece erkeklere karşı yalancı olduğunu sanırdım, bir gün bana da yalan söyleyeceğini hiç düşünmemiştim...

Daha önce bana intihar girişiminde bulunduğunu ve sebebinin yalnızca merak olduğunu söylemişti. Ancak biraz önce belki bilerek belki bilmeyerek gerçeği itiraf etmişti. Bir zamanlar Rüya'nın da herkes gibi başa çıkamadığı sorunları olmuştu, ölümü düşleyecek kadar canını acıtan...

Bana neden yalan söylediğini sormadım ona ya da bu konu hakkında üzerine daha fazla gitmedim çünkü buna hakkım olduğunu düşünmüyordum. Yaptığım tek şey, kabinden her çıkışında üzerindeki yeni elbiseyi yorumlamak oldu.

Yaklaşık yarım saatin sonunda mağazadan elimiz boş çıkacağımız sırada görüp beğendiğimiz bir elbiseyi satın aldık. O kıyafetleri deneyip dururken ben yeni eteğimin ödemesini çoktan yapmıştım bile.

Dışarı çıktığımızda kendimi daha fazla tutamayarak "Sence Kıvanç'ı affetmeli miyim?" diye sordum.

Bana dönüp bakmadı bile. "Hayır," deyip geçti.

"Ama onu özlüyorum," dedim bana kızacağını bilmeme rağmen. Bu konuda ben de kendime kızıyordum. Ama gerçeği de sonuna kadar yadsıyamıyordum. Kıvanç'ı seviyor ve özlüyordum. Ona kırgın ve çok kızgın olmama rağmen ondan uzak durabiliyor olmama rağmen onu kendi içimden söküp atamıyordum.

"Bak güzelim," diyerek durdurdu adımlarını. Dolayısıyla beni de. "Aşk ilişkilerinden bi' bok anladığım söylenemez ama sırf özlediğin için onu affedecek olursan bu, senin gerçekten aptal olduğunu gösterir."

SOLUCAN 1 ve 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin