Meçhuller deliği ve efendisine dair

128 15 8
                                    

Yayıyla her tele dokunuşunda unutuyordu, unutturuyordu. Benliğini, sevdiklerini, annesini...
Unutturuyordu.
Ve geriye tek hatırladığı gerçeği kalıyordu: güç.

Tellere daha kuvvetli dokunmaya başladı. Soğuk ve karanlık hücresinde karanlığa çalıyordu senfonisini. Siyah irisleri gözünün akında beyazlaşırken o, ufak penceresinden içeri sızan soluk ışık demetlerine meydan okurcasına çalıyor ve çalıyordu. Gür siyah saçları ışığa meydan okurcasına daha da karartıyordu etrafı. Ve en sonunda...
Işık da unuttu, unutuldu, meçhuller deliğinde kayboldu. Kemanı elerinden kayıp yere düştü, paramparça oldu. O ise öylece duruyordu, bir şeyleri hatırlamaya çalışıyordu. İrisleri eski siyahlığına kavuşurken yere yavaşça eğildi ve uzun saçlarını kemanın her bir parçasının üzerine itinayla örttü. Hatıralara meydan okuduğu kemanı saçlarından yayılan siyah dumanlar arasında tekrardan birleşiyordu. Kemanı tek bir parça haline geldiğinde cilalı yüzeyinde kendi yansımasını gördü. Ama kendisini unutmadı. Çünkü meçhuller deliğinin efendisi, asla kendi meçhulünde kaybolamazdı. Bu gerçek yüzünde çarpık bir gülümseme oluşmasına sebep oldu. Kemanını kutusuna yerleştirdi ve hücresinden çıktı. Gerçek maskesini gizledi ve yemekhaneye doğru ilerledi. Tabi gözlerini yere indirerek. Gücünü boşuna harcamak istemezdı çünkü. İntikamına saklıyordu eşsiz yeteneğini...

EL- OLVİDOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin