Bugün cumartesi Cal,
En sevdiğin günün cumartesi olduğunu biliyorum.
Cuma ne kadar tatilin başlangıcı olsa bile yine de okul olduğu için sevmezdin.
Pazar'ın da yarısı berbat olduğun matematik dersi için çalışmak ile geçtiğinden sevmezdin.
Ama bugün cumartesi Cal.
Ve her cumartesi yaptığımız gibi o parka gittim.
O kafenin yanındaki parka.
Parkta her zaman üstüne oturduğumuz maymunlukların üstüne oturmaya gittim.
Kulaklarımı takıp son ses Green Day dinlemeye gittim.
Eğer hava güzel olursa diye yanıma bir miktar para da aldım.
Sırf eğer hava güzelse aldığımız dondurmadan yemek için.
Ama gittiğimde manzara güzel değildi Cal.
Maymunluğu kaldırmışlardı.
Ve gittiğimde kulaklığımı da unuttuğumu fark ettim.
Ve aynı zamanda o dondurmacının da taşındığını gördüm.
Tam bugün daha kötü olamaz derken onu gördüm.
Juliet'i.
Birkaç arkadaşı ile düğün organizatörü olduğunu farz ettiğim kişiyle konuşuyordu.
O sırada birinin beni uyandırmasını ve bunlarının hepsinin kötü bir rüya olmasını istedim.
Birinin hepsi geçti demesini istedim.
O kişinin sen olmasını istedim Cal.
Koşar adımlarla oradan uzaklaştım.
Ve en sonunda parkın sonuna geldiğimde yanımdan birkaç kişi geçti.
Herhalde 14-15 yaşlarındaydılar.
Üç oğlan ve bir kız vardı.
Oğlanlardan ikisi sarı diğerinin koyu kahve saçları vardı.
Kızında kocaman gözlükleri vardı.
Maymunluğun az önce olmadığı yerde şimdi maymunluk vardı ve üzerine oturmuşlardı.
Ve sonrada kulaklıklarını takıp şarkı dinlemeye başladılar.
Ağlamamak istiyordum fakat yapamadım.
Onlar bizdik Calum.
Ve sizin şimdi nerede olduğunuzu bile bilmiyorum.
Ama yanımda olmanızı istiyorum.
Tam burada oturduğum bu sandalyenin hemen arkasında.
Veya hemen şu köşede birkaç ay önce parasızlıktan dolayı sattığım televizyonun olması gereken yerde.
Veya hemen apartmanımın önünde beni aramanızı istiyorum.
Yanımda olmanızı istiyorum.