Güneş Doğmak Üzere

119 14 15
                                    

Saati tam altıyı gösterirken çalmaya başladı. Uykudan uyanması çok zordu onun için. Bu nedenle evde birileri olsa bile hiç birine güvenmeyip yatağının başucunda duran dede yadigârı kurmalı saati akşam yatmadan altıya kurardı. Zor da olsa araladı gözlerini her zaman olduğu gibi. Yatağın içinden doğrulurken, gün içinde onu bekleyen işleri aklından geçiriyor, bir yandan da kahvaltıyı evde mi yoksa dışarıda mı yapacağına karar vermeye çalışıyordu. Aniden başını kaldırarak gözlerini penceresinden odasına süzülen tan ağartısına odakladı. Bugün onu bekleyen çok önemli bir ameliyatı vardı. Acilen hazırlanıp evden çıkması gerekiyordu. Sabah trafiğine yakalanırsa hastaneye zamanında yetişmesi bile imkânsız olacaktı.

Dolapta bulduğu birkaç rahat kıyafeti üzerine hızlıca geçirip koşar adımlarla mutfağa doğru yöneldi. Bir bardak demleme çay ve küçük birkaç bisküvi ile sabah öğününü geçirmek zorunda kalmıştı. Aklının bir köşesinde gece yatmadan önce televizyonda izlediği bir filmin can alıcı replikleri defalarca dönerken, bir yandan da ayakkabısının bağcıklarını bağlamakla uğraşıyordu. Yerden doğrulduğunda boy aynasında son bir kez kendine çeki düzen vererek kendine baktı, yüzünü inceledi. Sessizce "Güzel bir gün beklesin bizi" diye fısıldayarak apartmandan dışarıya çıkmaya başladı.

Kapı önünde her zaman olduğu gibi mendil satan çocuğa birkaç bozuk para vererek başını okşayıp ilerledi. Memleket şivesiyle "Eyi günler Melis Abla" derdi ona hep mendilci küçük Ali İhsan. O da her defasında ardına dönüp gülümseyerek ""Melis" değil "Meliz" benim adım küçük adam" diyerek keyifli bir eda ile çocuğu düzeltir, uzaklaşırdı cadde boyunca.

İzmir'in köklü ailelerinden Aksoy'ların en küçük kızıdır Meliz. Babası ona adını verdiğinde başlıyor isminin hikâyesi. Alsancak Nüfus Memurluğuna gidene kadar her şey normal. Aile bireyleri kararlarını vermiş "Melis" koymuşlar adını. Nüfus Memuru bayan, kütüğe ismi geçerken "Meliz" yazarak kaderini belirlemiş Meliz'in. Ailesi eve vardığında anlıyor ismin hatalı girildiğini. "Meliz" olarak kalmasından yana karar alınıyor bu kez. Meliz Aksoy, tahsilini Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamladıktan sonra memleketi İzmir'e dönüyor. Ege Üniversitesi'nde Çocuk Doktorluğu üzerine tüm ihtisaslarını yaparak Behçet Uz Çocuk Hastanesi'nde göreve başlıyor. Alanında oldukça uzmanlaşan Meliz, İzmir'de adından sıkça söz edilen doktorlar arasına girmeyi başarıyor.

Kırk beş dakikalık yorucu bir yolculuğun ardından sabah trafiğine yakalanmadan hastaneye vardı. Koridorları koşarcasına adımlayarak ameliyathaneye ulaşmıştı. İçeri girdiğinde tüm ekip hazırlanmış, operasyona başlamak üzere onun gelmesini bekliyordu. Asistanların yardımıyla apar topar ameliyata hazırlanıp görevini yapmaya başlarken, akşamdan aklına kazıdığı iki cümlelik film repliğini tekrarladı içinden;

"Kapı gıcırtılarına aldırmıyorum. Sen geldin sanışlarım, yaralıyor beni derinden..."

RefikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin