~RA-3~

189 5 0
                                    

(Multimedya: Özel Dehaoğlu Hastanesi)

Üzerimi değiştirip çantamı alıp çıktım. Yoldan bir taksi çevirip bindim. Şoföre evimin adresini verip kendimi müziğe teslim ettim. Evin bir durak aşağısında taksiyi durdurup şoföre ücreti ödeyip indim. Yürüyecektim.Yürümeyi seviyordum. Evimin önüne geldiğimde gördüklerimle şoka uğradım.İki adam eşyalarımı çıkarıyor, evimi boşaltıyordu. Koşarak merdivenlerden çıktım. ''Durun ne yapıyorsunuz? Bırakın eşyalarımı,  size diyorum!''
Ben adamlarla tartışırken ev sahibim Ferhunde Hanım yanımıza gelip adamlara talimatlar veriyordu. Ferhunde Hanıma dönüp, açıklama beklediğimi belirten bir bakış attım, bunu anlamış olacak ki "Kusura bakma doktor kızım, yarın Almanya'dan kızım geliyor.Türkiye'ye yerleşecekler, eh bu evde kızımın olduğuna göre evi varken başka bir yere oturacak değil ya e sende kendine başka bir ev bulursun artık!..."
Bu kadın sinirlerimi oynatıyordu, sinirden sağ gözüm seyiriyordu. " Ne yani bu nasıl iş Ferhunde Hanım bir haber verseydiniz. Hem bu saate sokağa atın, hemde başka bir ev bul diyorsunuz. Bu ne rahatlık,bu ne hadsizlik!"
Söylediklerine karşılık Ferhunde Hanım sinirlenmişti. "Terbiyeli ol kızım anan baban sana edep ögretmedi mi? Valla ben ister sokakta yatarsın, ister bir arkadaşına gidersin ama esyanı evimin önünden kaldır!Ben diyeceğimi dedim hadi selâmetle!" Söyledikleriyle gözlerim fal taşı gibi açılırken ellerimi yanımda yumruk yapmış sıkıyordum. Sinirden çenem seyiriyordu.İçimden o kıvırcık saçlarından tutup evire çevire dövmek geliyordu.Arkasından hunharca bağırıyordum. "Alın köhne daracık evinizi başınıza çalın. Sizin evinize kalmadım ben!" sinirimi alamayarak, çığlık atarak yumruğumu duvara geçirdim.Arkamı döndüğümde tüm mahalle sokağa dökülmüştü. "Ne bakıyorsunuz be! Ayımı oynatıyoruz burada dönün evinize sinirimi sizden çıkarmayayım." diye cırladım.Herkes koşar adımlarla evine girip kapısını kapatmıştı, bende orada öylece kalmıştım.

••••

Şimdi ne yapacaktım,nereye gidecektim? Yürümeye başladım. Hava oldukça soğuktu üşümeye başlamıştım. Yoldan geçen taksiyi çevirip bindim.
Şoföre Özel Dehaoğlu Hastane' sinin adresini verdim.

••••

Hastaneye giriş yaptığımda öyle hızlı yürüyordum ki bana şaşkınlıkla bakan hemşireleri farketmemiştim.Bir an da durup onlara baktıktan sonra yürümeye devam ettim.
Çocuk Cerrahi servisindeki doktor odasına gittiğimde kapı kilitliydi ve anahtarı hemşiredeydi. Fakat hemşire ortalıkta yoktu.Ufak bir küfür mırıldanıp ortak doktor odasına gittim.Kapıyı kapatıp çantamı sert bir şekilde koltuğa fırlattım.Eşyalarımı atmamla birlikte koltuktan çıkan acılı bir inleme sesiyle yerimde sıçrayıp çığlık attım.Koltuktaki adam hemen doğruldu.Gördüklerimle gözlerim büyüdü ve ellerimle, şaşkınlıkla ağzımı kapattım.
Bu o burnu havada olan doktordu ve kaşı kanıyordu.Sanırım çantamın demiri kaşına denk gitmişti ve çizmişti.
Doktor ölümcül bakışlarını bana atarak üzerime yürümeye başladı o üstüme gelirken ben de geriliyordum.Sinirden gözü seyiriyor, çenesi kasılıyordu ve bu da yüz hatlarını daha da belirginleştiriyordu
.

••••

Gerilirken sırtım aniden sert bir şeye çarptı.Duvarla onun arasında kalıcaktım.Doktor hala üstüme geliyordu.Yana doğru bir hamle yaptığımda,doktor benden önce davranmış,kollarını iki yanımdan sert bir şekilde duvara yaşlamıştı.Böylelikle beni duvar ve bedeni arasında hapsetti.Bir süre bakıştıktan sonra doktor yumruğunu duvara vurarak bağırdı. "Ruh hastası mısın kızım sen? Ne yaptığını görüyor musun?! Canına mı susadın lan!" diye tısladı.Bir anlığına gerildim.
Kaşlarımı çatmıştım. Bana bu ego yığını doktor ruh hastası mı demişti? Hem de kendine bakmadan 'şerefsiz piç'
"Pardon ya ben odunun canı yanmaz diye biliyordum.Ayrıca.. ben odunlara itimat göstermiyorum,canım şansına küs artık!" doktor söylediklerimle daha da çok sinirlendi.Resmen burnundan söylüyordu.Tam bir şey diyeceği sırada içeriye bir adam girdi. "Oo..pardon böldüm galiba?
(Bir an duraksayarak)  "Poyraz senin kasına ne oldu!" bu adamı Murat Hocayla hastaneyi gezerken görmüştük.Ve bana hastaneyi yaptıran adamın kardeşi olduğunu söylemiş,yeğeninde bu hastanede doktor olduğunu belirtmişti. O sırada doktor açıklama yapmaya başladı. "Bir şey yok ufak bir kaza birinin gözleri cerrah olmasına rağmen bir anlığına körelmiş görmedi beni! Neyse yengemi daha fazla bekletmeyelim geçerken annemi de alırız." bunları söylerken göz temasını kesmemişti.
Amca demişti! Ne yani, bu doktor o adamın yeğeni miydi? Yani hastanenin varisi ve ben bu adama demediğimi bırakmamıştım. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken "sen sen..." diye fısıldıyordum. Adam dışarı çıkmıştı o da çıkmak için kapıya yöneldiği sırada kulağıma eğilerek "Evet tam da düşündüğünü gibi doktor Derin elimden çekeceğin var!!.."

••••

Doktorun dedikleriyle olduğum yere çivilendim. Allah'ım ben ne yaptım. Hastanenin varisiyle kavga etmis , üstüne üstlük kaşını patlamıştım. Kesin kovulacaktım. Evden de atılmıştım zaten offff! Bir dakika doktor Derin demişti. Adımı nerden öğrenmişti, gerçi öğrenmesi çok kolaydı sonuçta hastanenin sahibi sayılırdı.Peki ya onun adı Poyraz! Poyraz Dehaoğlu! Hani şu tıp fakültesinde çok konuşulan, bütün kızların hasta olduğu, magazin programlarına ve gazetelere konu olan Poyraz Dehaoğlu! Bu götün nasıl kalktığı belli oldu. Offff hala neler söylüyordum ben. Beni tehtit etmişti, beni Uzm. Dr. Derin Atalay'ı ne hakla o Poyraz Dehaoğlu ise ben de Derin Atalay'dım.
Düşüncelerimden ayrılmama neden olan hemşirin seslenmesi olmuştu. " Derin Hanım acilen şiddetli karın ağrısıyla 13 yaşında bir kız çocuğu getirildi. Bir baksanız iyi olacak."
"Tamam geliyorum." diye karşılık verdim.

•••

Acilen indigimde çocuk gözlem odasına ilerledim. İçeri girip dosyayı aldıktan sonra 12 numaralı bölüme girdim. "Evet canım Yeliz Aydın'dı değil mi? " Hasta başıyla onayladı. " Canım tam olarak neresi ağrıyor? " Hasta sağ alt batın bölgesini gösterdi. Parmaklarımı bastırıp muayene ettikten sonra sonuçlarına baktım. " Mide bulantısı, baş dönmesi, kusma var mı? "
" Hayır " diye yanıtladı.
" Tamam çocuk cerrahisi servisine yatıralım. Daha ileri tetkik yapıcaz. Damardan şimdilik sadece 50cc parol verelim. Oral almıyorsun yani yemek içmek yasak. " Hasta dosyasını alıp servise çıkarken ben de onlarla birlikte çıktım. Doktor odasına girip koltuğa uzandım. Çok yorgundum, gözlerim istemsiz bir şekilde kapanıyordu. Üzerime koltuğun üzerindeki battaniyeyi çekip gözlerimi kapatıp uykuya daldım. Eh yarın uzun ve yorucu bir gün olacaktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 31, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Reçetede AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin