Sabahın ilk ışıkları yüzüme vurmaya başladı. Uyanmak istemesemde uyanmak zorundaydım. Yatakta doğruldum ve yanımda uyuyan dünyanın en tatlı erkeğine baktım. Çünkü o benim yarım, yanlış anlamayın o benim ikizim. İkiz olmamıza rağmen o benden daha çekici ve erkeklere göre çok yakışıklı, bense çok güzelmişim, yani öyle söylüyor çevremdekiler, ne kadarı doğru bilemem.
Bu gün çok yorucu bir gün olacak ikimiz içinde, çünkü bu gün üniversiteye başlıyoruz. Özel bir okulda. Ama öncelikle benim hazırlanıp mezarlığa gitmem gerek, evet mezarlığa. Bundan iki ay önce annemizi kaybettik... Annem kanserdi bu lanet olasıca hastalığa yakalanmıştı ve sonunda hayatını kaybetti.
Annem ve babam, ben ve ikiz kardeşim Gürkan üç yaşındayken ayrılmışlardı. Benim velayetimi annem almıştı, babamın soyadı yerinede kendi soyadını vermişti. Görkem Poyraz'iken, Görkem Aras oldum. Gürkan'ın velayetini ise babam aldı.
Annem babamdan ayrıldıktan sonra Mersin'e yerleşti. Doğal olarak bende annemle birlikte Mersin'e yerleştim.
Annem kıyafet tasarımcısıydı. O işe giderdi, ben ise bakıcımla birlikte evde kalırdım.
Altı yaşına geldim ve okula başladım. Yaz tatillerinde babamın yanına giderdim İstanbul'a. Tatilimi ikizimle beraber geçirirdim. Bazen de o Mersin'e gelirdi. Biz ikizdik birbirimizden bizi kimse ayıramaz.
Annemle babamın ayrılmasından tam on beş yıl geçmişti. Annem kansere yakalandı ve hayatını kaybetti. O benim canımdı, herşeyimdi...
Cenaze işleriyle babam ilgilendi. Annemi İstanbul'a geçirtti ve orda defnetti. Ve bende böylelikle Istanbul'a yerleştim.
Yatakta doğrulduktan sonra ayağa kalkıp banyoya yöneldim. Banyo odanın içinde, babamın evi çok lüks bir ev, onada bu yakışır. Sonuçta bir şirket sahibi ve güzel ilerleyen bir kariyer hayatı var.
Annemi kaybettikten sonra tek başıma uyuyamaz oldum. Bunun için her gece ikiz kardeşim benim yanımda uyur.
Banyoya girer girmez hemen bir duş aldım ılık suyla. Daha sonra turkuaz renkteki bornozumu üzerime geçirdim ve saçlarımı kuruladım aynanın karşısında.
Banyodan çıktığımda ikizim hala tatlı tatlı uyuyordu. Hemen dolaba yöneldim ve içinden rahat edebileceğim kıyafetler seçtim.
Ben genelde spor tarz giyinmeyi tercih ederim. Ama dolabımda şık ve güzel abiyeler yok diyemem, sonuçta annem tasarımcıydı.
Üzerime sade beyaz bir tişört ve altınada açık renkte bir pantolon giydikten sonra tekrar banyoya yöneldim. Ve kabaran saçlarımı bir güzel düzleştirdim. Açık pembemsi tonlardaki rujumu ve eyelineri sürdükten sonra hazırdım.
Odadan dışarı çıktım, evin içinde ses yoktu. Hemen yavaş adımlarla ses çıkarmayacak şekilde merdivenleri tek tek indim. Henüz saat sabahın altısıydı. Kapıya vardığımda, kapının girişindeki dolaptan ayakkabılarımı çıkartıp giydim ve dün akşam hazırlamış olduğum çantamı kaptığım gibi evden dışarı attım kendimi.
Temiz havayı içime çektim, az da olsa içim huzurla doldu. Sokakta yürümeye başladım temiz hava eşliğinde, taki taksi durağına gelene kadar.
Boş bir taksiye bindim ve şöföre gideceğim yerin adresini verdim.
Çok geçmeden mezarlığa varmıştım. Çünkü mezarlık evden 15-20 dakika uzaklıktaydı. Tabi eyer taksiyle gidiyorsam. Taksiden inmeden önce şöföre ücreti uzattım ve indim.
Daha mezarlıktan içeri girmeden annemin sesi kulaklarımda çınlamaya başladı. Anladım ki onu deli gibi özlemişim. Hemen annemin mezarının olduğu yöne doğru yürüdüm, çok geçmeden annemin mezarının başına dikildim.
Mezarın başına geçtim ve toprağı okşamaya başladım. Gözlerim doldu, bir anda annemin beni sabah okula göndermek için uyandırmaya çalıştığı anlar aklımda canlandı. "Annem sen hep beni uyandırırdın, bak şimdi ben seni uyandırmaya geldim. Hadi uyanda evimize gidelim, yalvarırım sana, beni kokundan mahrum etme." Gözlerimdeki yaşlara artık hakim olamıyordum. Konuşurken sesim o kadar çok boğuk geliyordu ki kendi sesimi tanıyamıyordum. "Bak sen beni bırakıp gittiğinden beri tek başıma uyuyamıyorum. Her gün rüyalarıma giriyorsun. Senin kokunu, bana bakan güzel gözlerini çok özledim anne." Artık ağlarken hıçkırıyordum.
Ben hıçkırıklarla ağlamaya devam ederken bir anda arkamda birinin olduğunu hissettim. Biraz ürktüm. Arkamdaki kişi bir anda elini omzuma koydu ve "Tamam artık ağlama, ben senin yanındayım, seni hiç bir zaman bırakmayacağım." Dedi boğuk sesiyle sanırım oda ağlıyordu. Sesin kime ait olduğunu anlayamadım. Sesi benim sesimden de boğuktu. Bir anda kendimi toparlamaya çalıştım ve ayağa kalktım. Arkamı dönüp onu gördüğümde ağlama isteğim daha da arttı.
Umarım beğenmişsinizdir. Bu benim yazdığım ilk hikaye cümlelerimde devrik yerler olabilir , bunun için kusura bakmayın :)
Yorumlarınızı bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı AŞK
Teen FictionSırf sevdiklerimizi üzmemek için mutlu görünmeye çalışıyoruz, peki ya onlar? Kimin kimi sevdiği belli olmayan, aslında sevdiğini zannedip, sevmediğini zamanla anlamanın verdiği hayal kırıklığı ile yaşayan bir genç kızın hikayesi. 'Aman Allah'ım mey...