Multimedia: Gürkan
Onu gördüğümde ağlama isteğim daha da arttı... Çünkü karşımda annemin canından bir parça ve benim canımdan bir parça duruyordu.
"Gürkan" dedim boğuk sesimle, oda bana bakıyordu. Gözlerinden hakim olamadığı yaşlar süzülüyordu. Onun en son ağladığını gördüğümde dokuz yaşındaydık.
Merdivenlerden kayıp düşmüştü ve ayağını kırmıştı. O zaman ağlamasının sebebi ayağının ağrısı değildi, annemin yanında olamamasıydı. Şimdide annem yok ve o ağlıyor.
Bir an gözlerimdeki yaşları sildim ve ona yaklaştım. Elimi yüzünde gezdirirken "bende seni hiç bir zaman bırakmayacağım" dedim. Onun göz yaşlarını silerken. "Biz bu dünyaya beraber geldik beraberde gideceğiz." Diye tamamladı cümlemi.
İkimizde annemin mezarının başında diz çöküp, dua ettik onun için. Daha sonra ordan ayrıldık.
Mezarlığın dışındaki Gürkan'ın spor tarzındaki arabasına doğru yöneldik. Arabanın yanına vardığımda, kapıyı açmak için elimi uzattığım sıra Gürkan elimi tuttu ve beni kendine doğru çevirir çevirmez sarıldı. Öyle bir sarıldı ki sanki küçük bir çocuk annesini kaybetmişte yeni bulmuş gibi özlemle sarıldı. Bende ona sarıldım. "Sana sarılınca, senin kokunu içime çekince, anneme sarılmış gibi oluyorum. İçim apayrı bir huzurla doluyor." Dedi. "O zaman hep sarıl, sende bir gün ölüp beni bir başıma bırakma bu acımasız dünyada."
Gözlerim tekrar doldu, ama bu sefer ağlamayacağım. Bu acıyla ağlayarak savaşamam.
Birbirimizden ayrıldık ve ben arabanın ön kısmına, Gürkan'da sürücü koltuğuna yerleşti. Ve araba harekete geçti.
Çantamdan telefonumu çıkardım ve saate baktım. Saat yediyi yirmi geçiyordu. Bu gün yeni bir maratona başlıyorduk. Yani üniversiteye.
Tıp bölümü öğrencisiyiz ikimizde. Ben çocuk doktorluğu bölümünü tercih ettim, tabii kardeşimde benim gibi. Çünkü ikimizde çocuklara bayılıyoruz.
"Okula mı gidiyoruz?" Diye bir soru sordum Gürkan'a "hayır bu gün okulun ilk günü olduğu için dersler geç başlayacak, yani saat on da falan. Anlayacağın bu saat okula gitmek için erken, bunun için eve gidiyoruz, kahvaltı yapmaya. Babam bizi bekliyor evde" dedi ve ekledi "konuşmak istediği bir konu varmış." Diye tamamladı.
Bizimle konuşmak mı istiyor? Acaba birşey mi oldu? "Ne hakkında konuşmak istiyor biliyor musun?" Diye bir soru sordum, oda cevap olarak kaşlarını kaldırdı, bilmiyorum dercesine.
Çok geçmeden eve vardık. İçimden hiç kahvaltı yapmak gelmiyordu. Bunun için ağır ağır arabadan indim. Ben inene kadar Gürkan'da inmişti zaten.
Evin kapısına vardık tam zile basacaktım ki Cemile teyze kapıyı açtı, güler bir yüz ifadesiyle "hoş geldiniz çocuklar, babanızda sizi yemek masasında bekliyor." Dedi. Bende ona karşılık "hoş bulduk" dedim tebessüm ederek.
Cemile teyze yıllardır bu evde çalışıyor. Çok marifetli bir kadın elinden her iş gelir, yani anlayacağınız her eve lazım.
Bizim çocukluğumuzu bilir. Küçükken pek anlamazdım, şimdi anlıyorum da Cemile teyze bize iyi dayandı. Birde yardımcısı var, Zeynep abla. O da sanırım on yıldır bu evde çalışıyor. O da her genç bayan gibi çok tatlı ve şirin.
Zeynep ablanın Aslı adında bir kızı var. Aslı benim can dostum, herşeyimi bilir. Yaz tatillerinde ben Aslı ve Gürkan hep beraber takılırdık. Aslı'dan bizimle aynı okulda olacak. Üçümüzün çocukluktan beri kurduğu tek bir hayal vardı oda çocuk doktoru olmak, biz çocukları çok seviyoruz ve çocuk olmayı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı AŞK
Novela JuvenilSırf sevdiklerimizi üzmemek için mutlu görünmeye çalışıyoruz, peki ya onlar? Kimin kimi sevdiği belli olmayan, aslında sevdiğini zannedip, sevmediğini zamanla anlamanın verdiği hayal kırıklığı ile yaşayan bir genç kızın hikayesi. 'Aman Allah'ım mey...