"Her Başlangıç İyi Bir Sonu Hak Eder. "

9.4K 466 401
                                    

17.06.2020

Fatih, Gül Bahçe Sokağı

   Hava bozduğunda yünlü beremi üşüyen kulaklarıma indirdim. Biraz ısınmalarını umarak titreyen ellerimi birbirine sürttüm. Mahalleye taşındığım günden beri yolunda gitmeyen şeyler vardı. Tam olarak doğru kelimeyi bulamıyordum. İnsanların kendilerini göstermeye çalıştıkları kadar samimi olup olmadıklarını anlayamıyordum. Fakat yeşillikten neredeyse yoksun bu topraklara adımımı atmadan önce kendime söz vermiştim. Baban bile olsa bu devirde kimseye güvenmeyeceksin. Haksızda sayılmazdım. Gün geliyordu sizi çok sevdiğini söyleyen insanlar sebepsizce arkasını dönüp tabanlarını kalçalarına vurarak kaçıyorlardı. Böylelerine hesap soramazdınız. Sizi susturup bahane üretmeye devam ederlerdi.

Başımı omzumun gerisine yatırıp yavaşça hızını arttıran yağmur damlalarına yüzümü siper ettim. Aşağıdan bakınca teninizde iz bırakacak kadar bir etkiye sahip olmayan ama ince bir sızı bırakan yapay iğne uçları gibiydiler. Laçin'i düşündüm ve neden bir zavallıymışım gibi ondan başka dostum olmadığını...

İzmir'i terk edişimin dördüncü ayıydı. Yeni hayatıma ve İstanbul'a alışmaya çalışıyordum.

Az öncede sözünü ettiğim tek dostum Laçin buranın tehlikeli bir yer olacağını söylemişti. Başlarda ne demek istediğini pek anlamamıştım. Başımı yavaşça doğrultup dipsiz bir kuyuyu andıran karanlık gökyüzünün devrilmesini ve yerine gün ışığını miras bırakmasını diledim. Şu anda ise parmak uçlarımda yükseliyor, eklemlerimi kıtlatmamaya özen göstererek, belki de tek tanığı olduğum olayı sessizce izliyordum.

Öne doğru bir adım atıp başımın yarısını duvara yapıştırdım. Havadaki nem tenime yapışmıştı ve bulunduğum bölgede sokak lambası yoktu. Geceyi aydınlatan tek şey gökyüzüne özel bir güç tarafından yapıştırılmış gibi duran dolunaydı. Eğer fark edilirsem karşımda put gibi dikilen adamın beni öldüreceğini düşündüğümden dudaklarımı birbirine bastırıp nefesimi tutmakla yetiniyordum.

Başarılı olamasam da nabzım yavaşlamıştı.

Duvarının kenarından çaktırmadan baktım, gülmeyi unutmuş gibi görünen, uzun boylu, siyah gözlü, kemikli yüz hatlarına sahip, buğday tenli, yapılı ve üzerindeki siyah takım elbisesiyle gerilim filmlerindeki mafya babalarını aratmayan adamı inceledim. Yanında sıska, kendisinden bir kafa kadar kısa bir çocuk vardı. Üstündeki beyaz gömlek ve gri olduğunu tahmin ettiğim, ışık oyunları gözlerimi yanıltmıyorsa, pantolonuna bakarsam hala lise sıralarında dirsek eskitiyordu.

Cebimden telefonumu çıkarıp polisi arayabilirdim, olaya hiç şahit olmamışım gibi sessizce yardım çağırabilirdim ve henüz hayatının baharındaki o çocuğun yardım çığlığı olabilirdim. Hiçbir şey yapamadım. Ayaklarım yere çivilenirken bomboş gözlerle izlemeye devam ettim. Geçmişin ihanet kokan sokaklarını anımsadım. Ve arkamı dönüp kimseye hesap vermeden kaçıp gitmek istedim.

İçimdeki ses de düşüncelerimi destekler gibi git diyordu.

Ben ise yaramaz bir çocuktum, onu dinlemiyordum ama bu sefer haklıydı. Belki de söylediklerine kulak asıp gitmeyi denemeliydim.

Yapamadım.

Elim benden bağımsız bir şekilde pantolonumun arka cebine giderken parmaklarım aceleci bir şekilde cep telefonumu buldu. Avuç içlerim sızladı, boynumdan göğüs kafesime küçük ter damlası kaydı. Telefonu cebimden çıkarıp hızlı bir "m" harfi çizdim.

Tuş kilidi açılınca mesaj bölümüne girdim. En son Laçin'le yazışmıştım. Beyaz ekrana dokunup yazmaya başladım. Bunu yaparken de telefonu sessize almayı ihmal etmedim. Geri dönmeye zamanım yoktu ve dakikalar önce adının Harun olduğunu öğrendiğim adamın, çocuk ona öyle seslenmişti, şakası yok gibi görünüyordu. Kendimce bir şeyler saçmaladıktan sonra gönderme butonuna basmaya yeltenmiştim ki telefon pil bildirimi verdi. Parmaklarımı on parmak klavye yazarmış gibi kullanmama ve yüz farklı yere basmama rağmen telefonun kapanmasını engelleyemedim. İnterneti aktif kullanan biri olmasaydım şarjım bu kadar hızlı tükenmezdi ve hayatımı kurtaracak o son mesajı atabilirdim. Tam o sırada içimde bir Amerikan dublajı yankılandı. "Lanet olsun!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

21  | Yılanlar Ve Aslanlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin