Tam 26 Kasım 2015'de saat 15.15 civarında aramızda sadece iki adım varken tüm arabayı kaplayan kokun ile doldurduğum ciğerlerimi. 15 dakika boyunca tüm evren sen'den ibaretti. Kokun, ellerin, gözlerin; sen. On beş dakika mı on beş saniye mi yoksa on beş yıl mı, anlayamadım. Dizlerim titremekten bir hal oldu. Başımın iki parmak önüne uzattığın ellerin nefesimi kesti, heyecanımı kesemedi. Deli gibi isterken o elleri tutabilmeyi, ne tutabildim ne öpebildim. Bir sen vardın o an. Bir sen, bir ellerin bir de kokun. Art arda aldığım koca nefesler yoruyordu beni lakin senden bir parçaya karıştım, ilk defa. Ciğerlerim öptü kokunu. İlah eylediler kendilerine. Her ne kadar fark etmesen de sen, aldığın her nefeste ben vardım biraz. Kirpiklerin çektireceğin acıların fragmanını geçer gibi acıttılar canımı. Birer oka dönüştüler, saplandılar sol yanıma. Sol Yanım ilk defa bu kadar acıttı sol yanımı. Hani olmaz ya, neden yol boyu asfaltı izlediğimi düşünmüşsündür. Camdaki yansımanı izliyordum güzel gözlüm. Ne zaman geçsem yakınından alt dudağım titrer. Nedendir bilmezsin sen, bilemezsin. Seni yazıp yazıp göz yaşımla sildiğim geceler gelir aklıma. Ben kimseye söyleyemem hislerimi. Bazen en yakınlarıma bile. Gün gece olur ve 'sen' fikri beni hala uyutmamıştır. Kalkar seni yazarım. Kimseye anlatamam ama bulabildiğim en güzel sözcüklerle, en saf halinle yazarım seni. Güldüğünde -o gülüş bana olmasa bile- nasıl bulutların arasındaymış gibi hissettirdiğini yazarım. Her göz göze gelişimizde biraz daha bakmak istesem de nasıl utanıp gözlerimi kaçırdığımı yazarım. Her neyse. Geçen gün 24 Aralık, yine aynı minibüse denk geldik. Ben erken çıkmıştım okuldan, senin her zamanki saatin. Benim sana bakmaya pek fırsatım olmadı ama fırsat oluşturmak için parçalanmadım değil. Bir ara elin girdi görüş alanıma. Her parmağını ayrı sevdim. Kalbimle sevdim. Hiç uzanamadım ben sana. Hiç yanımda olmadın. Benden haberin bile yoktu. Hiç olmadı ve olmayacak da. Biliyor musun, bunca yokluğunun içinde bir yerlerde hep vardın. Hep sakladım seni orada. Ben bu yazıyı tek solukta yazamıyorum ne yazık ki. Sana olan sevgimi açıklamak bir deftere karşı da olsa hiç kolay değil. Mesela bugün 26 Aralı. Rüyamda seni gördüm, kavuşmuş gibiydik. Bir yanım senin de sevdiğini söylüyordu, diğer yanım ise benim zorladığımı. Gideceğini söylüyordu. Susturdum onu. Bu gece güzel olmalıydı, rüya da olsa. Çok güzeldi. Dedim ya, yokken bile çok güzel vardın. Yoktun yanımda ama bilinçaltımdaki sen kalbime bir güzellik yaptı bu gece. Geçirdiğim en güzel geceydi. Sabah uyandığımda gece gerçekten seninle olduğumu hissediyordum. Yataktan kalkıp aynanın karşısına vardığımda ise yüzümün sol tarafı en tatlı uykudan uyanmış gibi tertemizdi. Sağında ise kıpkırmızı bir göz vardı, gece boyu ağlamış gibi. Sorun değil, ben seni kabul ettim. Sol yanım olarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Sarhoşun Günlüğü Gönüllüğü
PoetryArtık tek derdi bir iki çiziği teni yerine kağıda atmak.