GÜNAYDIN MELEK, KALKINCA BENİ ARA ÇOK GÜZEL HABERLERİM VAR.
Telefonuma gelen mesajın sesiyle uyandım. Lanet olası en yakın arkadaşım beni her türlü sesin uyandırdığını bilerek bana mesaj atıp duruyordu. Her ne kadar güzel olursa vereceği haber, benim uykum kadar değerli olamazdı. Çok uyurdum ama uykum oldukça hafifti. Bundan yararlanması cidden sinirlerimi zıplatıyordu. O ise bundan zevk alıyordu.
Yorganımı gece yine tekmelemiş olmalıydım ki yerde duruyordu. Bembeyaz yorganım yakında bu yüzden simsiyah olacaktı. Dışarıda kar yağıyordu ve ben soğuktan nefret ederdim. Harry büyük ihtimalle kapmak istediği kızı sonunda kapmıştı. Sırf bunun için her gece benden tavsiye almasından bıkmıştım. Ama yakın arkadaş olmak bazı zorunlulukları getiriyordu sanırım.
Bu zorunluluklardan nefret ediyordum.
Siyah tayt, beyaz tozluk, bordo sweetshirt, beyaz eldivenler ve gri atkı. Hazırdım. Kışın makyaj yapmıyordum çünkü Harry her seferinde bir kar topuyla yüzümdekilderi siliyordu.
Dışarı çıktığımda buz gibi soğuk, yapraksız ağaçlar miğdemi bulandırdı. Harry benim evimin önündeki tarihi koca yapraksız ağacın önündeki bankta oturuyordu. Telefonuyla oynuyordu. Eğer bir gün o yapmazsa ben silecektim şu sarhoşların mesaj attığı uygulamayı. Adı neydi? Her neyse.
Bu arada adım Alexandra Christy. Kısaca Alex. Eğer Harry'yseniz daha da kısaca Al.
''Umarım beni uyandırmak için geçerli bir nedenin vardır.'' dedim kollarımı göğsümde kavuşturarak.
''Hayır yoktu aslında ama seni sinir etmek hoşuma gidiyor. Neyse. Sasha'yı sonunda ikna ettim. Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım.'' dedi suratındaki koca gülümsemeyle. Aslında bana kalırsa Sasha evden çıkmadan önce saatlerce makyaj yapan kızlardandı. Harry onu tavlamak için iki koca aydır uğraşıyordu. Oysa kızın yüzüne dokunsa, parmaklarına sulu boya falan bulaşır diye düşünüyordum.
Ama Harry'yi seviyordum. Konu kızlar olmayınca bana çok yardımcı oluyordu ve çok eğleniyorduk.
''Sen neler yapıyorsun Al?'' dedi sanki bir şey ima ediyormuşçasına.
''Adımı bu kadar kısaltan bir tek sen varsın farkında mısın?'' dedim konuyu elimden geldiğince değiştirerek.
''Ne? Alexsandra mı diyeyim? Çok uzun. Alex mi? Erkek ismi. Hem farklı olmam seni neden bu kadar rahatsız ediyor Bayan Fark Ettirmeden Konuyu Değiştirmeye Çalışan.'' dedi ukala bir tavır takınarak.
Siyah pantalonunun beli neredeyse dizlerindeydi.
''Farklı?" Güldüm. "Demek şimdi de ukalayı oynuyorsun ha?'' dedim.
''Hayır ben hep ukalaydım. Sen şimdiye kadar fark etmemiştin.''
Ayağa kalktı ve gözlüklerimi çıkardı.
''Bunlara ihtiyacın yoksa niye takıyorsun?'' Siyah RayBan'larımı elinde oynatıyordu.
''Sen suratıma kar topu yapıştırmaktan vaz geçene kadar eski Alex gibi davranacağım.''
''Eski Alex'in gözlüklere gerçekten ihtiyacı vardı. Şimdi gözlerin düzeldi işte.. Hem böyle daha güzelsin.'' dedi.
''Hani hep ukalaydın Bay Romantik?''
Harry ile aramızdaki ilişki bu kadar saçmaydı işte. Bana pis pis baktı. Ben de kıkırdadım. Gözlükleri bana tekrar taktı. "Vazgeçtim. Kendini kolla."
''Harry biliyorsun bu yıl okulla-''
''Evet Kanada'ya taşınacaksın. Sen. Soğuktan ölesiye nefret eden kız? Ailenle konuşsan? Kendi evini tutmak istediğini söylesen ya da okulunu bırakamayacağını falan söylesen olmaz mı?''
''Denemedim mi sanıyorsun? Para sıkıntımız var iki ev birden geçindiremeyiz.''
''Ve sen böyle kıyafetler almaya devam edersen tabii..'' o beni süzerken omzuna yumruğu geçirdim.
Okuldaki çoğu kişi Harry ile benim ilk önce sevgili olduğumuzu düşünmüştü. Ama Harry de ben de onları o kadar görmezden geldik ki bir süre sonra herkes vazgeçti. Şimdi aramızdaki ilişkiyi ne sorguluyor ne de teoriler üretiyorlardı. Çünkü biz en yakın arkadaş desek de bunun daha garip bir şey olduğunu ikimiz de biliyorduk. İlk önce başkaları ''Bu arkadaşlık fazla dayanmaz sevgiliye dönüşür'' demişti. Ama iki yıl olmuştu bile.. Hatta annem bile bana böyle demişti.
''Bilmiyorum belki de yurtta kalmalıyım.'' dürüst olmak gerekirse Harry'den ayrılırsam ne yapacağımı bilemiyordum. Şimdiye kadar 3 kişi tarafından aldatılmıştım. Hepsinde Harry yanımdaydı. Bileklerimi kesmeye başladığımda beni durduran kişi psikoloğum değil Harry olmuştu. Ve beni tekrar hayata geçiren de Harry'ydi. Şimdi size zırva gibi geliyor olabilir ama gerçekten ona ihtiyacım olan zamanlardı.
Aynı şeyler onun için de geçerliydi. Harry'nin ağladığını okulda bir tek ben görmüştüm. Kısacası birbirimize ihtiyacımız vardı.
Ona aşık falan değildim. Ama o kadar bağlıydım ki....
''Yurt? Ciddi misin? Yurt? Sen okuldan da nefret edersin ve şimdi orada mı yaşayacaksın?''
Gülümseyerek kafamı okşadı.
''Yazık benim için nelere katlanıyorsun.'' dedi yine ukala bir tavır takınarak.
''Harry ben soğuktan da nefret ederim. İki durumda da sıçıyorum. Benim için bir şey değişmeyecek. Ve elini kafamdan çek.''
''Benimle kal?''
Yaa tabi..
''Her gece senin inlemelerini mi dinleyeyim? Saçmalama.''
''O inlemeleri birlikte yapabiliriz.'' dedi pis pis sırıtarak.
Onu ittim ve kahkaha attı.
''İĞRENÇSİN!'' diye bağırdım ve tekrar omzuna yumruk attım. "Tamam tamam sakin ol, Gemma ile kalmaya ne dersin?"
Harry'den iyi bir fikir çıkmasına şaşırmıştım.