Dans partisiymiş. Zaten çok katılırım ya öyle şeylere.. Herneyse. Hızla koltuğa oturdum ve Harry'nin değişmeyen surat ifadesine baktım. Sanırım beni o elbisenin içinde falan hayal ediyordu.
''Walter'dan nefret ediyorum.'' dedim.
''Hani o benden sonraki en yakın arkadaşlarından biriydi? Yani eskiden?'' şimdi daha beter sırıtıyordu. Boğazına yapışacaktım.
''Olsun. Bu elbiseyi kesin seninle çıktığımı öğrendiği için yolladı. Sırf bana gıcıklık olsun diye. Senin bana zorla bunu giydireceğini biliyor. Eminim yine babasının tasarımlarından birini çalmıştır.''
''Walter'ın bazen beni çok iyi tanıdığını düşünüyorum.''
''Herneyse.'' dedim ve oflayıp pufladım. ''ŞU SIRITIŞTAN VAZ GEÇER MİSİN?''
Tanrım! Bana o elbiseyi giydireceğinden adım gibi emindim.
Uyandığımda Harry hala uyanmamıştı. Vay canına! İlk defa ondan önce uyanmıştım. Ve bugün şu lanet olası dans partisi vardı.. TANRI AŞKINA MAKYAJ MALZEMELERİM BİLE YOKTU Kİ!!
Neyseki bu tür şeyler için kuaför yaratılmıştı. Babamın kredi kartıma biraz para yüklemiş olması umuduyla kuaförden randevu aldım.
Harry'nin odasına girdim. Aslında amacım onu uyandırmaktı ama başka şeyler dikkatimi çekmişti. Komodinin üstünde bir sürü harita falan filan vardı ve Harry coğrafyadan nefret ederdi. Haritalarda bazı yerler işaretliydi. Bu çocuk bazen gerçekten garip olabiliyordu. Ama onun eşyalarına dokunmanın aramızdaki ilişkiyi olumsuz etkileyeceğini düşündüğümden uyuyan Harry'yi izlemeye başladım.
Uzun kirpikleri gözlerini kapatınca daha belirgin oluyordu ve saçlarının şekli hala bozulmamıştı.
''İzlediğini biliyorum Al.'' dedi gözlerini açmadan. Sabahki sessi.. ölümcüldü.
Ne olduğunu bile anlamamıştım. Gözlerini açtı bileğimden yakaladı ve beni kendine çekti. Bir saniye sonra yanında yatıyordum. Ve Harry'nin üstünde sadece lacivert eşofmanı vardı. ''Böyle daha iyi'' dedi ve gözlerimin içine baktı. Az önce onun bulunduğu yerde yatıyordum. Yastığı dün benim de kullandığım şampuan gibi elma kokuyordu.
Elini yanağıma koydu ve baş parmağını yanağımda gezdirdi. Gözleri beni öldürüyordu.
Kuaföre gittiğimde halimi görmeliydiniz. Eşofman takımıyla gitmiştim. Bana 567890 beden küçük eşofman takımıyla. Çünkü kıyafetim yoktu. Ne halt yiyecektim ben bu gidişle?
Harry bile dışarı bu kadar korkunç bir şekilde çıkmamam için uyarmıştı ama Gemma'nın bana olan tek pantalonu o kadar sıkıyordu ki.. Saçlarıma fön çektirip hafif bir makyaj yaptırdım.
Eve tekrar girdiğimde Harry kapıyı açtı ve beni süzdü.
''Uuuuuuu makyajlı Al.'' beni bu şekilde çok sık görmezdi. Ve şu an göğsüne yumruk atmak istiyordum. Çıkıyor olmamıza rağmen eski arkadaşım Harry hala oradaydı.
Elbise, şu günlerde içine zar zor girmediğim tek şeydi. Walter tam olarak bedeni tutturmuştu. Her zaman tuttururdu. Kabul etmeliyim elbise üstümde muhteşem duruyordu. Ama artık dışarı böyle çıkmaya korkmam gerekiyormuş gibi hissediyordum.
Elbisenin yanına gelen siyah topukluları giydiğimde uzun olmama rağmen ancak bu şekilde Harry ile aynı boya gelebilmiştim.
Odanın kapısını araladığımda Harry dibimde dikilmiş bekliyordu. ''Lütfen bana içeriyi gözetlemediğini söyle.''
''O kadar da değil.'' dedi pis pis sırıtarak. Beni süzdüğünde yüzündeki o sırıtma SONUNDA sona ermişti. Onun yerine hafif bir masumluk belirmişti suratında.
''Vay canına..'' dedi.
Harry smokin giyiyordu. Benden çok daha muhteşem görünüyordu.
''Neden seni bunu giymeye zorladım da kendime bunu yaptım ki? Şimdi Walter'dan ben de nefret ediyorum.'' dedi. Bazen klişe olmadan tatlı olabilmenin yolları olabileceğini bana hatırlatıyordu.
*************
Partide Harry ile deli gibi dans ediyordum. Herkesin kafasına göre takıldığı bir disko gibiydi. Böle saçma yerlere gelmemizin ne anlamı vardı bilmiyorum o yüzden birkaç saat sonra Harry'yi oradan sürükleyerek çıkardım diyebiliriz.
İkimiz de içmiştik ama sarhoş değildik. Ve bu saatte taksi bulacağımızı sanmıyordum. Yürümek ise yaşadıklarımızdan dolayı içimi ürpertiyordu.
Yolu yarılamıştık ve Harry ile konuşup duruyorduk. ''Tanrım muhteşem görünüyorsun Al''
''Sen de öyle.''
Bir saniyeliğine durduk çünkü ikimiz de acayip yorulmuştuk. Sırtımı duvara yasladım. Sırt dekoltem ayı kadar olduğu için soğuk tenime işledi.
''Böyle yerlerde durmak ödümü koparıyor desem?'' dedim.
''Ben yanındayım ya?''
''Tabii son iki seferde bizi sen kurtardın zaten.'' Kıkırdadı.
Sonra bana yaklaştı ve tek elini bir yanıma koydu. Sonra da diğerini.
''Ama beni durduramazsın.'' dudaklarıma doğru konuşmuştu. Sonra dudakları benimkilere değdi. Dudaklarım onunkilerle uyumlu bir şekilde aralandı. Tek elimi ensesine koydum. Onun ise tek eli duvardan destek alırken, diğeri belimdeydi.
Öpüşmemiz gittikçe ateşleniyordu. Ta ki biri Harry'yi benden çekip koparana kadar.
Harry bunu kimin yaptığına bakmadan arkasındaki kişiyi yere serdi. O kadar seri hareket etmişti ki karşımdaki sanki o değilde.. başka biriydi.
''YETER ARTIK DAVE.'' diye bağırdı. Dave'nin suratı hala tam olarak iyileşmemişti.
''Ondan uzak dur.'' diye bağırdı Dave de.. Neler oluyordu? Beni koruyan Harry değil miydi zaten?
''Ondan uzak durması gereken ben değilim.'' diye inledi Harry. Sanki Dave'yi değil de kendini ikna etmeye çalışıyor gibiydi.
Kalbim yerinden çıkacaktı.
''Evet öylesin. Gerçekleri ona anlattığın anda senden vaz geçecek. Ve bunu yapacak olan ben olmayacağım. Kendi belanı başına kendin açtın. En yakın arkadaşına aşık oldun.. sence de klişe değil mi?''
Harry Dave'in suratına sıkı bir yumruk attı.
Ayağa kalktı beni bileğimden yakaladı ve koşmaya başladı.
''Harry neler oluyor?'' Her seferinde başımıza bir bela açılmak zorunda mıydı?
Dave elbisemin kuyruğundan yakaladı ve beni yere çekti. Küçük bir çığlık attım.
''Onunla gitmeyeceksin.'' beni boğuyordu.
Harry Dave'in karnına ayağını geçirdi. Beni tekrar ayağa kaldırdı ve koşmaya devam ettik.
''HER ŞEYİ SEN KENDİNE YAPTIN HAROLD!''