BÖLÜM 1

232 9 10
                                    

"Efendim?" sesimi neşeli tutmaya özen göstererek açtım telefonu.Açıkçası babam ölüm döşeğindeyken neşeli pek olamıyordum. "Kim?" diye fısıldadı İshak.İshak...Küçüklüğümden beri öz abim olarak gördüğüm, arkadaşım, kardeşimdi.
"Amcam," dedim ağzımı oynatarak.Telefondan hıçkırık sesleri gelince içime bir korku düştü.Gece gece ne olabilirdiki ?

"Amca ne oldu?Babama mı bir şey oldu?"

"Sare..." dedi,sustu. Kaşlarımı çattım.

"Sare," diye tekrarladı."Bak kızım,nasıl söylenir bilmiyorum ama...B-baban..." içimde ki korku gitgide büyürken, kötü olan haberi almak istemiyormuş gibi boş bir sesle,"Amca, ne oldu babama?" dedim.

Gitgide cılızlaşan sesiyle, "Baban...Kızım babanı kaybettik, o ö-öldü."

Her tarafım büyük bir acıyla kavrulurken,bağırdım,"Yalan söylüyorsun!Beni bırakmaz!Söz vermişti bana!" dedim güçsüz sesimle.Amcam bu dediğim üzerine hıçkırdı.

"Hayır doğru söylüyorum kızım.Baban...öldü.Ağabeyimi kaybettik."

Bir an ruhumun çekildiğini,damarlarımda akan kanın,donduğunu hissettim.

Babanı kaybettik...
Baban öldü...
Öldü... amcamın söyledikleri beynimde fırıl fırıl dönerken, beynimin, yüreğimin, tüm benliğim, duygularım, hafızamın, yok olduğunu hissettim.

"Amca bugün doğum günüydü.Hediye aldım.Sabah yanına gelecektim. Beraber kutlayacaktık.Hem dün gayet iyiydi..." dudaklarıma inen tuzlu tadı hissettiğimde, ağladığımı farkettim. Samet kaşlarını çatıp,"Ne oldu?Babana mı bir şey oldu?"dedi.

Samet'e cevap vermeden amcam konuşdu, "Sare,doktorlar odasına girdiğinde ağabeyim...ölüymüş.Cenaze yarın kalkacak kızım.Yetişirse öğlen namazına,yetişemezse ikindiye." dedi.Hıçkırığımın ağzımdan kaçmasına izin verdim.

"T-tamam.Yarın k-konuşuruz o zaman."bir şey demesine fırsat vermeden telefonu yüzüne kapatacaktım ki,"Kızım ölüm saati 00.00." Tenekeden ibaret, içi boş bir robot gibi oturdum koltuğa.

Sena,Gökçen,Mina,İnci ve ardından Ersin,Anıl,Samet,İshak ve Serhat sarıldılar.Hıçkırdım.

Babamdı o benim.Çocukluğumun anlamı, kahramanım.Korktuğumda sığındığım tek sığınağımdı.Ben babama aşık bir kız çocuğuydum.Nasıl onsuz bir hayat yaşayabilecektim?

Gece yalnız kalmak istediğimi söyleyip odama çıktım.Battaniyemin altına girip tavana baktım.Ay ışığı karanlık odamı aydınlatıyordu.Bir anda tavanı hatırlarım sardı.

Dört beş yaşlarındayım.Sıcak bir haziran günü...Mavi gökyüzünde parıl parıl parlayan güneş...Tam piknik havası.Annem,babam ve ben...Mutlu ailemiz...Piknikdeyiz.Babamla top oynuyoruz ve yere düşüyorum.Bacağım kanıyor.Canım çok yanıyor.Babamın endişeli sesini duyuyorum.Ve beni kucağına alıyor.Acı felan kalmıyor.Çünkü en huzurlu yerdeyim.Babamın yanında...Kahramanımın yanında...

Üzerimden soğuk bir ürperti geçti.Daha bissürü babamla güldüğümüz eğlendiğimiz anılar geçti gözümün önünden.Bilinçaltımın, yeni oyunuyla, kalbim acıyla burkuldu.

Daha altı yedi yaşlarındayım.Babam ile eve geliyoruz.Yatak odasından kahkaha sesleri geliyor.Babam kaşlarını çatıp odaya giriyor.Peşinden bende...Annemle bir adam, yarı çıplaklar.Annem babamı aldatmış...O zaman pek anlamıyodum.Küçüktüm sonuçta.Babam annemi ve o iğrenç adamı evden kovuyor.Ve koltuğa oturup ağlıyor.Bana sarılarak...O günden sonra annemi hiç görmedim.Babam izin vermemişti.Zaten görsemde tokat atmaktan başka bir şey yapmam.O iğrenç kadına anne demek bile utandırıyordu beni.

TUTSAK RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin