EN BÜYÜK ACI

10 1 2
                                    


Annem telefonda ağlıyordu ve hemen hastaneye koştum. Hastaneye varınca ayaklarım bir türlü gitmiyordu. Kalbime bir bıçak saplanmıştı sanki. Nefes alamamayı ancak annem beni karşılayınca anladım. Annem koşarak bana sarıldı. Ağlayarak "onu son bir kez gör, o gidiyor son yolculuğuna..." dedi. Bana nasıl bir cesaret geldi bilmiyorum ama koşup onun odasına gittim. Üstüne abandım. Ama o hiç bir tepki vermiyordu. Bana verdiği süs kedisini kucağımda tutuyor, ona vermeye çalışıyordum ama nafile. Öylece yatıyordu. Sesimi çıkaramayıp öylece bakıyordum. Hiçbir şey düşünecek halde değildim. Sessizce giderken gözüme bir şey takıldı. Ölürken bile gülümsediğini görmüştüm. Ve o an anladım. Muyluydu ve hiç acı çekmemişti. Bu benim tek avuntumdu.

Cenazesi kalkarken hala şoku atlatamamıştım. Ağacın dibinde durup kucağımda süs kedisi ile birlikte öylece ayakta dikiliyordum. Çok geçmeden bir kedi sesi duydum. Önce kafamın içinden geldiğini düşünerek tepki göstermedim ama önüme sıçrayıp tekrar "mmiiiiyavvvv" diyince biraz kıpırdandım. Bir de ne göreyim. Kucağımdaki süs kediye aynı benzeyen bir kedi karşımda duruyordu.

- İnanamıyorum. Sen gerçek misin?

- Miiiyaaavvvv

- Gerçekten mi?

"Ben herhalde delirdim. Bu kedi ile ben insanmış gibi konuşuyorum ve neden kendimi ona tıpkı..."

Ayaklarıma doğru sürtünüp durunca iki birde kucağıma ve kediye bakmaktan vazgeçtim. Hemen kediyi kucaklayıp sarıldım. Daha sonra o kediye "senin adın Alacalı olsun" dedim. Yüzüme bir gülümseme geldi.

Annem ve babam beni okula yazdırmak için sonbaharı bekliyordu. Bende Alacalı ile meşguldüm. Tabi kardeşimin acısı hala tazeydi ama Alacalı nedense bunu yavaş yavaş unutturmuştu bana. Alacalı yokken o kısacık ama bana bir ömür gibi gelen zamanlarımda bildiğiniz bir robot misali oldum. Ne konuşuyor ne de gülüyor ne de ağlıyordum. Annem ve babam benim için o kadar endişelendiklerini görsem de bu umurumda değildi. Çünkü benim canım, kanım, her şeyim gitmişti. Ve bir daha onu göremeyecektim. Ama Alacalı bu duygu ve düşüncelerimi yavaş yavaş açılmış olan yaralarımı tek tek sarmıştı.

- Kızım. Biliyorum ama okula gitmek zorundasın. Ve Angee...

- Peki anne. Okula gitmek istiyorum. Sizi de endişelendirdiğim için özürdilerim. Ama artık değişeceğim. Ve Angee'nin yokluğu bana acı vermeyecek. Sadece onu özlüyorum anne. Hem de çok.

- Ahhh Biliyorum canım. Bende çok özlüyorum. İnan seni de kaybetmek bana daha çok acı verirdi. İnan ki, verirdi.

- Biliyorum anne. Ben seni bırakmayacağım. Evlat acısını sana tekrar yaşatmayacağım. Söz veriyorum.

- Ahhh kızım. Beni o kadar mutlu ettin ki. Seni çoook Seviyorum. Çok.

- Biliyorum.

Annem beni bağrına basıp ağlamaya devam ediyordu. Tabi ki bende onunla birlikte. Sonra babam bize katılıp hep birlikte içimizdeki acı gözyaşlarını döktük.

Alacalı ile birlikte okul başlayana kadar hep birlikteydik. Okul başlayınca benim ısrarlarım sonucunda kedi hep benim kucağımda olmak şartı ile okula götürmeye başladım. Bizim sınıf öğretmenimiz de pek ilgili idi bizimle ama benimle daha bir özel ilgilenirdi. Sanırım Angee ile olan bağımı bildiği için olabilir. Öğretmenim üzerime titrerdi. Bende onu çok severdim ama Alacalı'yı hiç bırakmadım. Zaten o da hep peşimdeydi.

Bir gün yine sıradan bir okul günü iken servise bindim. Ama Alacalı çok huzursuzdu. Bende hiç anlayamadım.

- Alacalı, rahat dursana yahu. Her zaman ki gibi servise biniyoruz. Bak... Alacalı... Bu kadar sorun etme. Neyin var senin?

- Ne oldu tatlım? Bir şey mi var Sally?

- Bilmiyorum. Alacalı çok huzursuz şu an. Oysa ki hiç böyle yapmazdı.

- Belki tuvaleti geldi.

- Hiç sanmıyorum. Miyavlardı o zaman. Bu seferi çok farklı.

- Neyse Sally, tatlım. Bin servise yoksa geç kalacağız.

- Peki öğretmenim?


Servise bindik ve Alacalı ne yapıp edip benim elimi tırmaladı ve canım acıdı. Kaçıp gitti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 04, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLÜMÜN SESSİZLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin