1.Bölüm

44 4 4
                                    

İlk bölümü Rabia Çelik'e (rabiacelikist)  armağan etmek istiyorum. Desteklerini benden hiç esirgemedi. Onu çooook öpüyorum. 😚

"Hocam lütfen o seminere sizinle gelmeme müsade edin. Lütfen,lütfen,lütfen." dedim tüm sevecenliğimle.

"Hala tam bir karar vermiş sayılmam Asya. Hilmi'nin de bu seminere ne kadar gelmek istediğini bilmiyor olamazsın değil mi? Aranızda seçim yapmadım henüz."

"Peki kimi seçeceksiniz?"

Merakla Figen Hoca'nın vereceği cevabı bekledim. O ise sakin bir şekilde bana yaklaştı, yaklaştı,yaklaştı ve sırıtıp gitti. Ah bu kadın! Bayılıyor beni kıvrandırmaya.

Siz şimdi ne diyor bu kız diyeceksiniz. Pek bir şey de anlamadınız tabi. Afedersiniz! Öncelikle ben Asya. Asya Yıldırım. Çocukluğumdan beri hayallerimi süsleyen o okulda öğrenciyim. İstanbul Üniversitesi mühendislik fakültesinde  ikinci sınıf öğrencisiyim. Okulda adından fazlasıyla "inek" olarak bahsedilen, derece yapabilmek için vize ve finallerle cebelleşen, en büyük düşmanı Hilmi ile girdiği savaşlarda... Tamam, bir saniye. Sanırım abarttım. Evet yine Hilmi damarım tutmuş ve kendimi kaybetmiş olabilirim. Kendisi ezeli rakibim olur. Gıcık.

"Asya!"

"Hey,Sema."

Sema da kim diyecek olursanız: Sema benim üç yıldır en yakın arkadaşım,dostum. İstanbul'a geldiğim ilk yıl tanıştık, bir daha da hiç ayrılmadık.

"Yine Figen Hoca'nın tepesinde ne yapıyordun acaba?"

"Şu seminer... Yanında bende gitmek istiyorum ama Hilmi engeli çıktı yine başıma. Daha karar vermemiş. Hayır ben anlamıyorum bu çocuğu atlamasa her şeye 'bende bende' diye ortada bir sorun kalm..."

"Tamam,tamam. Pes! Pişman oldum sorduğuma. Neyse, eeee... Dersten sonra ne yapıyoruz bakalım?"

"Hmmm... Bilemedim ki şimdi. Ama senin bakışlarından anlaşıldığı üzere var aklında bir şeyler sanki."

"Üstüne bastın, çek ayağını. Taş yığınlarının arasından kurtulup doğa kucaklaşması adlı gezi programıma hoşgeldiniz o zaman Asya Hanım!"

----------------

2 gün sonra...

"Evet arkadaşlar herkes ödev konularını aldığına göre iki ay sonra ödevlerinizi teslim ediyorsunuz. En geç ödevlerinizi iki ay sonra bugün gece 12'ye kadar bana mail yoluyla ulaştırabilirsiniz. Sorusu olan var mı?"

Kimseden çıt çıkmayınca ders bitmişti. Tam toplanmaya hazırlanmıştım ki:

"Asya ve Hilmi 10 dakika sonra odamda olun. Sizi bekliyorum."

Dedi ve sınıftan çıktı. Sonunda karar verdi sanırım. Heyecan bastı bana, ay! Kitaplarımı alıp doğruca Figen Hoca'nın odasının yolunu tutmuştum ta ki o sesi duyana kadar:

"Seni seçtiğini düşünüyorsan çok yanılıyorsun, bücür."

Yine başladı beni sinir etmeye işte! Altta kalır mıyım ben hiç? En sinir bozucu gülümsememi takınıp ona cevap verdim tabiki.

"Sen, seni seçmiş olabileceğini bir saniye olsun düşündün sanırım, ahmak."

Arkamı dönüp sırıta sırıta odaya yürüdüm. Sen misin bana laf sokabileceğini sanan Hilmi efendi. Adamı öyle değil böyle sinir ederler.

Aynı anda kapıyı çalıp içeri girdik. Figen Hoca sakince bizi şöyle bir süzdü ve:

"Eveeeet... Bursa'da yapılacak olan seminer için yanımda bir öğrencimi götürmek gibi bir fikrim olduğunu geçen hafta söylemiştim. Bu seçimi en yüksek ortalamalı bir öğrencimden yana kullanmak istediğimi de... Fakat iki seçenek oluştu, onlar da sizlersiniz arkadaşlar. Malumunuz..."

" Afedersiniz bölüyorum hocam ama aslında benim ortalamam Hilmi'den 0,4 puan daha yüksek hatırlatmak istemiştim de."

"Virgül farkıyla bana fark atmış sayılmaz değil mi hocam?"

"Tabiki de sayılır, hem..."

"Tamam arkadaşlar, aranızda atışmayın. Ben kararımı sizlerle paylaşmak için çağırdım zaten."

Hadi artık! Açıkla da Hilmi'ye karşı şu müthiş zaferlerimden birini daha yaşayayım be Figen Hoca!

"İkiniz."

"Ne?"

"Anlamadım?!" dedik aynı anda.

"İkinizi de seminere yanımda götürmeye karar verdim. Bunu ikinizin de hakettiğinizi düşündüm. Aranızdaki şu tatlı(!) atışmanıza da renk katar değil mi?"

Verdiği karardan pek mutlu olduğunu belli ederek sırıtarak tepkilerimizi ölçüyordu. Şaşırdım, ne yalan söyleyeyim. Hatta şaşırdık! İkimizi birden götüreceğini düşünmemişsek demek ki... Yine dibimden ayrılmadı, gıcık.

"Yaa, tabi tabi hocam. Hilmi'yle ne de tatlı atışırız ay yani anlaşırız biz."

"Cuma günü sabahtan yola çıkıyoruz, hazırlıklarınızı ona göre yapın. Sizin için bulunmaz bir deneyim olacak bu seminer emin olun. Alanınızla alakalı çok önemli ve özel insanlarla tanışmaya hazır olun. Bu ufak çaplı gezinin çok eğlenceli geçeceğine ise şimdiden eminim."

Hilmi'nin olduğu bir programın neresi eğlenceli olabilir ki Figen Hoca'm... Dedim ama içimden tabi.

Keşke bu gezi sadece içimden Hilmi'ye saydıklarımla ve atışmalarımızla kalsaydı diyorum şimdi. Yaşadığım şu an ki iç huzurumu ve her şeyin çok yolunda oluşunu mumla arayacağımı nerden bilebilirdim ki... Bir eğitim gezisinin bundan sonraki hayatımı bu kadar değiştireceğini nerden bilebilirdim... Hayatımın geri kalanının seminerden öncesi ve sonrası diye ayrılacağını, sonrasının yarattığı kriz ve durumlar odaklı geçeceğini nerden bilebilirdim... Onu tanıyacağımı nerden bilebilirdim... İlklerimi yaşayacağımı, içimdeki çocuğun öleceğini nerden bilebilirdim... Bambaşka bir Asya'yla tanışacağımı nerden bilebilirdim... Yaşayıp görmeden bilemezsiniz.

Hey! Herkese merhaba. Hikayemin ilk bölümünü yayınladım pek sonunda. 🙈😌 Umarım beğenirsiniz. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum; ilk defa bir hikaye yazıyorum. Daha önce hiç böyle bir deneyimim olmamıştı. Kusurlarım şimdiden affola... Benimle düşüncelerinizi paylaşırsanız çooook sevinirim. Önerilerinize kesinlikle açığım. Ayrıca hikayeye kapak hazırlamak isteyen olursa bana bizzat ulaşırsa memnun olurum. Hepinizi çok çok öpüyorum, iyi okumalar! ☺️

KIRGIN İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin