(Evet arkadaşlar! Çok uzun bir aradan sonra sadece tanıtımını ve ilk bölümünü yazdığım hikayemin 2.bölümünü yayınladım. Biliyorum uzun bir ara oldu fakat yeniden yazabilmem için doğru zamanı bekledim. Daha önce de söylediğim gibi bu benim ilk hikayem ve fazlasıyla acemiyim. Bir eksik, hata ya da öneriniz olursa benimle paylaşırsanız çok memnun olurum. İyi okumalar! :) )
Bardağa her zaman dolu tarafından bakılması gerektiğine inanıyorum. Olmasını istediğim her şeyin peşinden koşabilirim. İster hırs, ister azim... Onu adlandırmak size kalmış. Ona ulaştığım zaman yaşadığım mutluluk paha biçilemez. Benim için şu ana kadar yaşadığım en güzel duygu başarı. Dahası yok ya da ben yaşamadığım için bilmiyorum. Tabi ona ulaşırken arada pürüzler(!) de çıkmıyor değil. Biz şuna pürüz demeyelim de kısaca Hilmi diyelim.
'Akşama ne yemek istersin?'
'İçinde kereviz olmayan her şey..'
'Fazlasıyla açıklayıcı oldu bu Asya.'
'Sana yardımcı olmamı ister misin?'
Muftaktan seslendi:
'Hayııır!'
'Sen bilirsin Semoş!'
'Muftağa gelsene konuşalım. Hem ben de sıkılmam.'
'Geldim.'
'Eee şu Bursa semineri ne zaman?'
'Bir ay sonra... Figen Hoca şimdilik ufak birkaç detay haricinde bir şey söylemedi.'
'Okul arasında da güzel bir tatil olacak. Keşke senin yerinde olsam...'
'Hilmi'yle ne kadar güzel olabilirse..'
'Abartma Asya ne kadar kötü olabilir?'
'Bakalım ne kadar kötü olabiliyormuş...'
Ertesi gün...
Ders arasında okulumuzun NOBEL Fizik Ödülü almış hocasının vereceği konferansa doğru hızla yürüyordum. Kendisi zamanında Figen Hoca'nın hocasıymış. Şimdiden kendisiyle tanışabilmenin planlarını kuruyorum kafamda. Sadece Figen Hoca'yı yanında bulmalıyım...
'Asya gel yanım boş!'
'Geliyorum Pınar.'
'Geç kaldın hayret ettim.'
'Fotokopide işim uzadı sorma.'
'Aa başlıyor sanırım...'
İki saatlik konferansın ardından herkes salonu boşaltmaya başladı. Gözlerim tüm konferans boyu Figen Hoca'yı takip etti. Ordan psikopat gibi görünüyorum ama öyle değil işte. Evet orda gördüm!
'Hocam! Figen Hoca'm..'
'Asya'
'Merhaba Hocam, sizi görünce selam vermek istedim.'
'Aa öyle mi. Ne kadar da düşüncelisin(!) Bak seni çok değerli hocamla tanıştırayım. Kendisi benim rol model aldığım biridir. Hocam Asya'da bölümün sizin deyiminizle zehirlerinden.'
'Merhaba küçük hanım, memnun oldum.'
'Bende çok memnun oldum efendim. Çok çok memnun oldum. Hatta ne kadar memnun olduğumu nasıl anlatabilirim bilmiyorum.'
Dedikten sonra bir an ağzımdan çıkanı kulağımın duymadığına emin oldum. Of Asya! Rezil oldun ilk defa tanıştığın adama! Bir de Figen Hoca'yla şaşkınlığıma kahkahayı basmasınlar mı? Yerin dibine girdim iyice.
'Ah Asya alemsin kızım' dedi Figen Hoca.
'Yaaa evet hocam öyleyimdir.' Diye durumu toparlamaya çalıştım. Ne kadar olduysa tabi. Daha sonra Figen Hoca profesöre :
'Hocam gelirken yanınızda asistanınız vardı sanırım. '
'Evet Figen'cim, ufak bir iş için ayrıldı yanımdan. Gelir birazdan. Aslına bakarsan kendisi asistanım değil. Son yıllarda ders verdiğim esnada elini üzerimden çekmediğim öğrencim. Kendisi şu an başarılı bir iş adamı. Bugün eski okulunda gerçekleşen program için kendisi bana yardımcı olmayı teklif etti. Ben de severek kabul ettim. '
'Aa yoksa bana birkaç kez bahsettiğiniz öğrenciniz mi? Kendisiyle ilgili sayenizde oldukça bilgiye sahibim ama daha tanışmak kısmet olmamıştı. Güzel bir tesadüf desenize...'
Figen Hoca ve profesörün konuşmasına kulak kesilmiş hala yanlarından ayrılmamıştım. Açıkçası şu 'başarılı' eski öğrenci, yeni başarılı iş adamını da merak etmedim değil. Profesörün sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
'Ah işte kendisi de geldi.'
Profesörün sözleri üzerine işaret ettiği yöne doğru Figen Hoca'yla aynı anda yöneldik. Onu gördük. Gördüm... Uzun boyu, kahverengi hafif dağınık saçları ve buğday teniyle gözlerimi ondan çekemedim. Tam bir iş adamına yakışır tavırda hareketleri, tavırları onu inanılmaz karizmatik gösteriyordu. Şu an kendime resmen inanamıyorum! Ben hayatımda hiçbir erkeği betimlemeye,anlatmaya çalışmayan Asya karşıdan gelen adamla ilgili nerdeyse methiyeler dizeceğim, nerdeyse! Hemen kendine gel Asya!
'Afedersiniz Hocam, işle ilgili önemli bir telefondu. Umarım çok bekletmemişimdir.' Dedi.
'Hayır, biz de Figen Hanım ve öğrencisiyle sohbet ediyorduk. Geldiğin iyi oldu seni de tanıştırmak istiyorum. Figen benim hocalığımın ilk yıllarından öğrencimdi. Kendisi de bu okulda öğretim görevlisi.'
'Merhaba Figen Hanım, tanıştığıma memnun oldum. İsminizi birkaç kez profesörden duydum.'
'Ben de memnun oldum. Tesadüf ki bende aynı şekilde adınızı duydum fakat tanışmak şimdiye kısmetmiş.'
Üçünün arasında geçen konuşmayı dikkatle izliyordum. Fakat ona özellikle bakmamaya dikkat ediyordum. Utanıyordum. Çok saçma ama öyle. Profesör bir anda bana döndü.
'Bu küçük hanımda Figen'in öğrencisi, Asya.'
Az önceden beri bakmaktan kaçındığım adam bir anda tüm dikkatini bana verdi. Ne yapacağımı gerçekten şaşırdım. Az önceki şapşallığıma bir yenisini daha eklemek istemiyordum. Kendine gel diyorum Asya, ne oluyor sana böyle Allah aşkına? Hiç tanımadığın etmediğin adamdan böylesine utanmak da neyin nesi. Bir anda cesaretimi topladım ve ona baktım. Zaten bana bakıyordu. Birkaç saniye beni inceledikten sonra elini uzattı:
'Merhaba küçük hanım, Ben Yiğit SOYUER.'
![](https://img.wattpad.com/cover/53095750-288-k133950.jpg)