Sabah telefonumun sinir bozucu sesiyle uyandım. Gerçekten midemi bulandırıyordu. Kalktım ve odamdaki lavaboya girdim. Rutin işlerimi hallettikten sonra çıktım. Formalarımı giydim. Hafif olmayan bir makyaj yaptım. İyi görünüyordum. Aşağı indim. Azra kahvaltı yapıyordu. Amcam işe erken gitti için sadece ikimiz vardık. Sabahları çok yiyemiyordum. Birkaç lokma yedikten sonra çıktık. Şoförümüz Ali abiye selam verdik. Okula doğru yola çıktık. Okuldan içeri girdiğimizde her şey aynıydı. Birkaç insan farklıydı. Gözüm birine takıldı. Bana bakıyordu. Biri baktığında hemen hissediyordum. Yeni diye düşünüp kafamı çevirdim. Dikkatimi çekmedi. Kötü olduğundan filan değil fazlasıyla iyiydi. Ama nedensiz bir şekilde ilgilenmedim. Azra tanınan bir kızdı. Çevresine arkadaşları toplandı nefesimi sıkıntılı bir şekilde verip okula doğru ilerledim. Kalabalık sevmiyorum. Özellikle de o yapmacık kızları. Sınıfa girdim. 12/B. Dört yıldır aynı okul, aynı şube, aynı insanlar. Aslında değişmemesi daha iyiydi. Çünkü pek konuşmasamda alışmıştım. Ders zili çaldı. Azra 12/D sınıfındaydı. Cam kenarının sondan ikinci sıraya oturdum. Camdan dışarıya bakmayı sevdiğim için buraya oturuyordum. Okula girdiğimde karşılaştığım çocuk sınıfa girdi. Demek ki benim sınıfıma kayıt olmuştu. Boş birsürü sıra vardı. Ama başımda dikilmeye başladı. Tabiki de onu yanıma otuturmasına izin vermeyecektim.
-Çantanı çekersen oturmayı düşünüyorum.
×Başka yer mi kalmadı?
-Burada manzara güzel.
×Manzarayı izlemek yerine dersi dinleyebileceğin bir yere otur,dedim.
Beklemediğim bir anda çantamı yere attı. Sinirlendim.
×Seni iblis kaldır çantamı yerden!
-Çekseydin atmazdım,dedi ve yüzüne "gel ve bana yumruk at" diyen bir ifade takındı. Eğer böyle giderse isteğini yerine getirip sert olduğunu düşündüğüm bir yumruk atabilirdim.
×Çantamı kaldırmak için üç saniye süren var iblis.
-Benim bir adım var güzelim,Birant.
×Adının ne olduğu zerre kadar umrumda değil. Çantamı kaldır,dedim.
Yanıma oturdu. Kaşlarım çatık ona bakmaya başladım.
-Eğer bana öyle bakmazsan çantanı kaldırırım,dedi.
×Yanımdan da kalkman lazım.
-Sadece çanta.
Çantamı kaldırdı ve ortamıza koydu. Ama yanımdan kalkmadı. Konuşmadığı sürece burda kalmasına izin verebilirdim. Tatmin olmuş bir ifadeyle bakarken;
×Sesini kestiğin sürece oturabilirsin.
-Umrumda değilsin zaten.
Böyle demesine kızmıştım. Oturmak için çaba harcayıp oturduğu an umrunda olmadığını söylemişti. Aslında bu hareketinden ufak da olsa karakterinden küçük bir tiyo vermişti. Elde etmek için uğraşıp avcunun içine aldığı an sıkılanlardandı. Güvenilir olmayanlardan anlayacağınız. Önüme döndüm hoca gelmişti. Ayağa kalktım ama o kalkmadı. Umursamadım. Beni ilgilendirmiyordu. Yaptığı hareketle hocanın dikkatini çektiğinin farkında mıydı acaba? Öğretmenleri çok fazla umursamasamda saygısız görünmek istemiyordum. Edebiyat öğretmenimiz Cem Hoca ters bir bakış attı iblise yani henüz adını öğrendiğim Birant'a. Oturmamızı söyleyip iblisi tahtaya kaldırdı.
+Sen yeni öğrenci olmalısın?
-Evet.
+Bize kendini tanıtır mısın?
-Bunu yerimde de yapabilirdim.
+Ben burada anlatmanı istiyorum.
Derin bi nefes aldı iblis.
-Birant Çağlayan. 19 yaşındayım.
Bizden bir yaş büyüktü. Tahminimce sınıfta kalmış olabilirdi. Öyle bir tipi vardı serseri iblis. Cem Hoca tekrar söze başladı;
-Sende biliyorsun ki her okulda olduğu gibi bu okulunda kuralları var. Aslında on iki yıllık okul hayatınızda olduğu gibi alışagelmiş olan tanıdık bir sima gibi öğretmen geldiğinde ayağa kalkmak. Disiplinli bir okulda okumaya başladın. Bunu tekrar hatırlatma gereği duymuyoruz. Neden kalkmadığının sebebini bizimle paylaşır mısın?
+Canım öyle istedi, dedi. Dışarıdan fazlasıyla gıcık serseri ve iblis görünüyordu.
-Canının her istediğini yapamazsın.
+Her istediğini olmasada yapıyorum, dedi. Ve çıktı. Evet ilk dersten çıktı. O zaman niye gelmişti bu iblis? Hoca bozulmuştu ama olsun ilk gün olduğundan serbest kalmamıza izin verdi. Dersler birbirini kovalarken sıradan olaylar haricinde hiçbir şey olmadı. İblis de yoktu. Okulu ekmişti anlaşılan. Bu hareketleri sınıfta kalma tezimi doğrular gibiydi. Son dersten sonra Azra geldi ve arabayla eve doğru yola çıktık.
------------
Eve geldiğimizde yorgun hissediyordum. Odama çıktım. Üstümü değiştirip yatağıma uzandım. Aç olmadığımdan yemek de yemeyecektim. Erken yatmaktan zarar gelmezdi. Yattığım an uyku üzerime bastırdı. Bende ona karşı direnmeden kendimi eşsiz ilaca teslim ettim. Durup dururken şunu düşündüm. Uyku ve ölüm aynı kavramlardı. Sadece uyurken uyanabiliyor, öldüğünde tekrar dirilemiyordun. Birgün uykudan uyanamayacaktım. Uyanmayacaktım. Birgün değil belkide bugün uyanamayacaktım. Bunları zihnimden kovup uyumak istedim. Fazla derine daldığımda boğulurdum çünkü. İnsanlar bana ulaşamazdı. Hızlı batardım en derine. Yetişemezlerdi. Kurtaramazlardı.
Oylarınızı bekliyorumm😊