he was here

361 48 29
                                    

Çin

"Yah, neden telefonlarıma cevap vermiyorsun?!" Luhan, sinirle içeriye girdiğinde Kris yeni bir şişe açmakla meşguldü.

Luhan, evi sarmış olan yoğun alkol kokusu yüzünden suratını buruşturup içmeye devam eden Kris'in elinden şişeyi aldı. "Kendine gel, Kris! Neden böyle davranıyorsun?"

Diğer onu duymuyor gibiydi. Masaya konulan şişeyi tekrar almaya çalıştı. Luhan, çatılmış kaşlar ardından kendisine bakarken Kris hiçbir şey umursamıyordu. Şişe tekrar elinden alındığında öfke ile arkadaşına baktı.

"Kes şunu, Luhan!"

"Asıl sen kes, Kris. Ne diye içiyorsun anlamadım ki?"

Bakışları, elini saçlarından geçirip kendini koltuğa yaslayan arkadaşından ayrılmadan sormuştu. Kris, başını iki yana sallayıp diğerini geçiştirmek istedi. Avuç içlerini gözlerine bastırmıştı.

"Yoksa Suho ile kavga mı ettiniz? Oysa barışırsınız sanmıştım."

Kris, diğerinin ne demek istediğini anlamamıştı. Ellerini gözlerinden çekip dikkatlice diğerine baktı. "Ne demek kavga mı ettiniz? Luhan sarhoş olan benim kafan güzel mi?"

Luhan, imalı ses tonunu duymazdan geldi. "Kafam gayet güzel Kris ama sarhoş değilim. Belli ki senin beynin buharlaşıp yok olmuş."

"Ne diyorsun, Luhan anlamıyorum."

Luhan, derin bir iç çekti ve koltuğun boş kısmına oturdu. "Diyorum ki Suho buraya gelmişti hani, kavga mı ettiniz?"

Kris, birkaç saniye diğerinin ne demek istediğini anlamaya çalıştı. Suho'nun buraya geldiğinden bahsediyordu ve eğer böyle bir şey olmuş olsa, Kris onun gitmesine asla izin vermezdi.

"Ne saçmalıyorsun, Luhan? Ne demek Suho buraya geldi?"

Luhan, Kris'in anlamaz gözlerle kendine baktığını gördüğünde, iç sesi sesli dile getirilmeyecek bir küfür savurdu. Büyük ihtimalle -gerçi bunu nasıl yaptığına anlam verememişti ama- Suho eve girmiş ve Kris onu fark etmeden gitmişti. Kris arkadaşına 'artık konuş' bakışları atıyordu ve Luhan daha fazla sessiz kalamazdı.

"Tam olarak hatırlamıyorum ama üç gün önce olabilir, Suho beni aradı ve buraya geldiğini söyledi. Hatta kapıdaki güvenlik görevlisi içeri almadığı için ben konuştum ve içeri girmesini sağladım. Bana öyle bakma, Kris! Nerden bilebilirdim, sessizce gelip gideceğini?"

Şimdi her şey yerine oturmuştu. O gün gördüğü sandığı şey rüya değil, gerçeğin tam kendisiydi ve Suho kollarının arasındaydı. Ona mesaj atan kişinin kim olduğunu biliyordu ve bu yüzden bir daha mesaj atmaması gerektiğini söylemişti. Kris, hızla ayağa kalktı. Buraya kadar, dedi kendine. Şimdi gerçek bir adam olup diğerinin karşısına çıkmalı ve şunu sormalıydı: Neden böylesine aşıkken değilmiş gibi yapıp zor olanı seçiyordu?

Luhan, arkadaşının ayaklandığını gördüğünde, hiçbir şey söylemedi. Artık bu meselenin çözüme kavuşması lazımdı. Bu yüzden, Kris hızla hazırlanıp çıkarken onu durdurmadı.

Kris, havaalanına geldiğinde, telefonunu çıkardı ve mesajların ulaşmama ihtimalini bilmesine rağmen cümleyi yazdı.

WrongwaY
Bir hata yaptım ama aynı hatayı senin de yapmana izin vermeyeceğim.

***

İç Ses : İnsafsı- Hey neyin var senin zombiye benziyorsun o.O

Ben : Sınavlarımın başlamasına 17 gün 6 saat kaldı ve benim tonlarca kitap bitirmem lazım T.T

İç Ses : o zaman sana bugün bulaşmayacağım bebek, hadi usul usul musul çalış ≧∇≦

Ben : Espri yaptı bal kabağı. Ha ha ha >_>

Tell me What is LOVE √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin