DERİN YALNIZLIK

325 29 4
                                    

DERİN

Bir kaç yılda bir ev, arkadaş,hayat ve şehir değiştirir olduk.Anlattıklarına göre işlerinde ufak tefek sıkıntılar yaşıyorlarmış.  Bana seçim şansı bırakmıyorlar  diyerek hata yapmış olurum. Seçim şansım var. Sadece bir yerde yaşamayı da seçebilirim fakat  ailemden ayrı kalırım ve ben onlarsız yaşayamam . Kendimi yalnız hissederim. 

   İşte yeni şehrimiz.Buraya alışsam iyi olacak. Alışacağımı pek sanmam çünkü havası da soğuk insanları da ya da bana öyle geliyor.  Herneyse yeni evimize çıkalı üç gün oldu. Yeni evimizin salonu boydan boya camlarla kaplı ve mutfak ile birleşik. Merdivenlerden çıkıp koridorda ilerledim. Koridorun sonundaki oda benim odamdı. Salon gibi ferahlatıcı bir güzelliğe sahip. Küçükte olsa sevimli bir balkonum var artık orada sıcak kahve içip kitap okuyabilirim. Balkona çıkıp bahçeyi izlemeye başladım. Buradan sadece arka bahçe görülüyordu ki bu da çok güzel bir manzara demek oluyor. Hem buradan güneşin doğuşunu da görebilirim. Hava soğuk ama manzara güzel.

Akşam televizyonun karşısında yayıla yayıla film izlerken kapı çaldı. Annemlerin geldiğini tahmin ederek kapıyı açtım. Tahminim doğru çıktı da neden suratları asık ki  "Hoş geldiniz." suratıma bile bakmadan içeri girdiler. Annem direk mutfağa girip yemek hazırlığına koyuldu. Ne olduğunu anlamak için annemin yanına gittim. "Anne ne oldu? Canınızı sıkan  bir şey olmuş sanki, söylesene kötü bir şey yok değil mi?." dedim cevap bile vermedi. Bu sefer daha yüksek sesle "Anne bana bakar misin? Bir şey olduğu kesin." annem işi gücü bırakıp bir hışımla bana döndü "Yeter Derin ya yeter. Niye bu kadar üstüne düşüyorsun? Bir şey yok." deyince şaşırdım ve biraz da kırıldım. Annem bana hiç bağırmazdı. Kırıldığımı düşünmüş olmalı ki ellerimi tutup"Kızım bir şey yok tamam mı? Endişe etmeni gerektirecek bir durum yok. Seni seviyorum. Hadi yardım ette masayı hazırlayalım" ellerimi öptü bende onu öptüm. Bu işte bir şey var ama hayırlısı bakalım. Masayı hazırladıktan sonra yemeğe oturduk. Hiç konuşmuyorduk. Çatal ve kaşık sesi ile yemeğimizi yiyorduk. Sıkıldığım için  kalkıp "Afiyet oldun size, ben yarın erken kalkacağım."merdivenlerden çıkarken bir şeyler duyunca . Onlara dikkat kesildim. Sessiz konuşuyorlardı .
"Ekrem kıza söylemeyecek miyiz?"
"Hayır tabi ki Aynur. Zamanı gelince öğreneceğini düşünüyorum."
"Tamam da söylememiz lazım. Bak kocaman oldu artık."
"Tamam Aynur tamam."
Konuşma bitince yukarıya çıktım. Odama girip, kendimi yatağa attım.Acaba bana söyleyecek oldukları şey neydi? Suratlarının asık olmasının nedeni bu konu ile alakalı olabilir mi? Kafamda onca soru ile birlikte uykunun kollarına kendimi bırakrım.

Sabah çok erken kalktım. Okul var ve ben heyecanlı mıyım? Yani , sayılır. KIsa bir duşun ardından okul kıyafetime şöyle bir göz gezdirdim. Etek mi? Ya Ankara burası ne eteği bu soğukta etek mi giyilir? Diye kafamda sinir patlaması yaşasam da  kabullenip giydim.Uzun sarı saçlarımı atkuyruğu şeklinde topladım sade bir makyaj yapıp aşağıya indim. Aşağıya indiğimde kimsenin olmadığını farkettim ve evdeki gerginliği kaldırmak için mutfağa geçtim. Masaya kahvaltılık bir seyler hazırladım. Dolapta ne varsa koydum. Aşağıya doğru ayak seslerinin geldiğini duyunca çayı da masaya koydum. Her şey hazırdı. Masanın önünde durmuş kahvaltının güzelliğine bakarken mutfağa annem geldi, bana sarılıp "Oooo!!! Marifetli kızımız bize kahvaltı hazırlamış.Ekrem görüyor musun? Kızımız ne yapmış." babamda gelince tam oldu. Babam yanağıma bir öpücük kondurdu.Akşam ki gerginlik yok oldu. Hep birlikte masaya oturunca kahvaltıda başladık.Kahvaltı ederken babama mesaj gelip durdu. Ayağa kalktım bir babama bir de anneme öpücük yollayıp " Ben kaçar okula geç kalacağım." deyip masadan kalktım. Telefonunu alıp bir taksi çağırdım. Taksi gelesiye kadar ayakkabımı ve çantamı alıp çıktım. Taksi gelince hemen binip okulun adını söyledim.Taksiye bindiğinde bu gün ne yaşayacağımı düşünmeye başladım. Belki bu sefer iyi bir arkadaş, takılabileceğim bir sevgili hiçte fena olmaz diye dünürken zamanın nasıl hızlı geçtiğini anlayamadan okula geldim. Taksiden inince bahçe kapısının önünde durup okulun adına baktım, içim ürperdi. Okulun bahçesi bayağı büyüktü. Bol ağaç vardı ve oturmak için çardaklar . Okulun içine girdiğimde fark ettim ki herkes gruplar halinde takılıyordu. Bunu pek beğenmedim gruplaşmayı hiç sevmem. İlerlemeye başladıkça arkamdan fısıltılar çoğalmaya başladı. Bu gibi durumlara alışık olduğumdan yoluma devam ettim.Yanımdan geçen birisine müdürün odasını sordu.  Dördüncü katta,soldan üçüncü kapı olduğunu öğrenince merdivenlere yöneldim. Bu okul fazla büyüktü . Yukarıya çıkarken ikinci katta boş bir sınıftan sesler geliyordu. İnsanın suratına vurursun ya yumrukla öyle sesler geliyordu. Koridorda bomboştu. Ya hiç mi nöbetçi öğretmen bulunmaz. Zil daha çalmadığı için herkes dışarıdaydı. Ben fazla meraklıyım.Gitmeyeyim şöyle şeylere bulaşmayayım diyorum da dayanamıyorum. O sınıfa doğru yöneldim , sınıf koridorun en sonundaydı. Biraz daha yaklaşınca o kadar patırtı gürültü sanki ben geldim diye kendini sessizliğe bıraktı. Biraz daha ilerledim. Adım adım. Tane tane ilerledim. Arada arkama da bakmayı ihmal etmiyordum . Kapının biraz aralık olduğunu görünce kafamı eğip baksam mı bakmasam mı diye düşündüm. Ama bir an düşündüm. Kapının aralığından baktım. Tabi şaşkın gözlerle...

                                                                                                         (DEVAM EDECEK)

DERİN YALNIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin