Okula gitmek için hazırlanmıştım. 2 gündür tuhaf şeyler olmuyordu kabuslar dışında. Her gece aynı kabusu görmem normal miydi? Bu durum beni korkutmaya başlamıştı. Her gece ağlayarak benden yardım istiyordu. Bu çocuk kimdi ? Neden benden yardım istiyordu? Ben ona nasıl yardım edebilirim ki? Aklımda boğuştuğum düşüncüler yüzünden otobüsün geldiğini son anda farketmiştim. Herkes garip garip bana bakarken boş bir koltuk bulup oturdum.
Komşuların söyledikleri hiç aklımdan çıkmıyordu. O günden sonra evde garip şeyler olmasada bir şekilde düşünmeden duramıyordum.
Kulaklıklarımı kulağıma takıp en sevdiğim müziklerden birini açtım. Müziğin ritmiyle beynim boşalmıştı.**
Sınıfa tam vaktinde gelmiştim. Hoca daha girmemişti. Hızlıca Kai'nin yanında ki yerime geçtim. Kai pek konuşmazdı. Kendi halinde bir çocuktu. Bir yıl içinde sadece bir kaç defa konuşmuştuk."Günaydın" dedi beni şaşırtarak.
"Günaydın"
"Pek iyi görünmüyorsun hasta mısın?" diye sorduğunda elimi yanağıma götürdüm. Hasta gibi mi görünüyordum?
" oh, hayır dün gece pek iyi uyuyamadım" dedim.
"Peki öyleyse " diyip telefonuna geri döndü.
Biraz sonra bizim grup geldiğinde bana gülümseyip selam verdiler. Bende aynı şekilde onlara karşılık verdim. Kapıda karizmatik hoca göründüğünde bütün sesler kesilmiş ve herkes ayağa kalkıp öğretmeni selamlamıştı. Hoca eliyle oturun işareti yapıp masasına oturdu. Kemik gözlüklerini işaret parmağıyla yukarıya kaldırdı ve sınıfı süzdü."Herkez tamam mı?" diye sordu kalın sesiyle.
Sınıf başkanı olan suho kalkıp
" evet hocam" dedi. Hoca başıyla onayladı."Dersimize başlamadan önce size proje ödevlerinizi vermek istiyorum." dedi ve çantasından kağıtları çıkardı.
" not alın. Ödevin konusu doğa üstü olaylar. Her biriniz birer hikaye yazacaksınız. Bu hikayeler gerçekte yaşanmış paranormal olaylar olmalı. Resimlerde eklerseniz güzel olur. Ödevin süresi 1 ay. Hepiniz not aldınız mı?" son soruyu vurgulayarak yongguk hoca. Herkezden evet sesi yükseldiğinde kafasını sallayıp derse başladı. Bu konu ödev için tuhaf değil miydi?
**
Kantinde oturmuş bir şeyler atıştırıyorduk."Sehun bence senin evin bu ödev için harika olur." dedi alayla Baekhyun. Umursamayarak kahvemi içmeye devam ettim.
"Bence en şanslımız Tao. Bu konular hakkında bilgili olduğu için şimdi den kafasında hangisinde yazsam diye düşünüyordur." dedi chen. Tao sinsice sırrıttı.
"Aslında ne yazacağımı biliyorum" dedi.
" ne yazıcaksın?" diye sordu merakla Chen.
"Orangutan suratlı Chen'in hayatı" diyince masada kahkahalar havalandı. Chen'in suratı düşmüştü. Tao'ya ölümcül bir bakış atarak çikolatasını yemeye devam etti.
Bir anda yanımıza oturan Kris'le sıçramıştık.
"Selam" dedi Kris her zaman ki cool tavırlarıyla.
Tabi platonik Tao'nun gözlerinden kalp fışkırıyordu." uh, Kris bey nerelerdeydiniz bir haftadır?" sordu Baekhyun.
" Çin'e gittim annem için" dedi omuzlarını silkerek.
"Neyi var hasta falan mı yoksa?" diye sordu Tao endişeyle.
" evet biraz üşütmüş ama şimdi iyi"
" uh , güzel. Geçmiş olsun."
Hepimiz de Tao gibi geçmiş olsun dedikten sonra sohbete devam ettik.**
Eve geldiğimde mutfağa gidip dünden kalan yemeği ocağa koydum ve odama çıkıp üzerime rahat bir şeyler geçirdim. Etrafa bir göz attım. Her şey yerli yerindeydi. Rahatlamayla tekrar mutfağa indiğimde ocağın altını sönmüş gördüm.
"Ben az önce bunu açmamış mıydım?" tekrar yaktım. Masayı hazırladım ve kendime bir bardak su doldurup yudumlamaya başladım.**
Saat 9 olmuştu. Ben oturmuş tek başıma televizyom izliyordum ve artık sıkıntıdan patlamak üzereydim. Birden televizyonun ekranı kararmıştı. Ayağa kalkıp düğmesini bastım açılmamıştı. Çok geçmeden bütün ev karanlığa bürünmüştü.
"Şartel attı heralde"
Gözlerim karanlığa alıştığında yürümeye başladım. Ellerimle duvardaki düğmeyi aramaya koyuldum. Sonunda dümdüz duvardaki bir çıkıntıya değmiştim. Ama bir saniye bu düğme değildi. Sıcak bir şeye değmiştim. Seslice yutkunup görebildiğim kadarıyla etrafa bakındım. Hiç bir şey yoktu. Peki bu tuttuğum şey neydi? Kalbim hızlanmıştı derin bir nefes aldım."Orada biri mi var?" diye bağırdım. Yüzümü yalayan nefesle ürperdim.
"Kim var orada?" diye sordum tekrarsan. Cevap almak yerine tekrardan nefesle karşılaştım. Tuttuğum şey ellerimin arasından kaydığında bağırmak istedim ama yapamıyordum. Hızlıca tekrar düğmeyi aradım. Bu sefer ki bulduğu düğmeydi hemen bastım. Salon aydınladığında hızlıca etrafa bakındım. Sadece taşınacağım zaman girdiğim odanın kapısının altından gelen ışığı gördüm.
"Sakin ol Sehun sadece bir elektirik sorunu kendi kendine paranoya yapıyorsun." yavaşça odaya yöneldim. Kapının önünde durdum. Içerden ağlama sesi geliyordu. Kulağımı kapıya dayadım ve dinlemeye koyuldum."Sehun- ah hık"
Ya-yanlış duydum değil mi?"Kurtar beni hık" bu ses, bu ses onundu rüyalarımda ki çocuktu.
"Lütfen" son söylediği fısıltı gibi çıkmıştı. Rüya görüyorum değil mi? Lütfen rüya olsun..
"Ki-kim var orada? Ne istiyorsun?" diye bağırdım titreyerek. Korkudan kalbim çıkıcak gibiydi. İçeriden ağlama sesinden başka bir şey gelmiyordu. Elime ilk gelen vazo'yu aldım. Elimle sıkıca tutup pozisyonumu aldım. Son bir kez derin bir nefes verip kapıyı açtım ve rastgele etrafa savurmaya başladım. Etrafta kimsenin olmadığını görünce durdum. Kapının arkasına ve dolaplara baktım hiç kimse yoktu ve bu beni daha da çok korkutuyordu. Elimde ki vazoyu bırakıp odadan çıktım. Uyumak en iyisi olucak. Merdivenlerden hızlıca çıkıp odama girdim. Üstümdekileri çıkarmadan yatağa yerleştim ve gözlerimi yumdum.
**
"Sehun-ah, Sehun Lütfen" köşeye sinmiş ağlayan gencin yanına gittim."Neden ağlıyorsun?" dedim yanına çömelirken. Kollarının arasına aldığı başını kaldırıp derin ve karanlık gözlerini gözlerime dikti.
"Bana ancak sen yardım edebilirsin"
"Neden? Ne yardımı?" genç gözlerini benden alıp karşıya baktı. Titriyordu.
"O, o geliyor!"
"Kim geliyor?" gencin baktığı yere baktım alevlerin içinde bir gölge vardı. Gözlerimi kısıp daha dikkatli baktığımda bir kadın silüetini alıyordu. Gence baktığımda yoktu. Nereye gitmişti? Bakışlarımı tekrar kadına çevirdim. Git gide yaklaşıyordu. Siyah uzun bir elbise giymişti. Yıllar öncesine ait gibi görünüyordu. Uzun saçları dağınıktı ve yüzü, tanrım bu da ne böyle?
Yüzü korkunç yanık izleriyle doluydu. Bana daha da yaklaşmıştı ve sonunda dibime kadar gelmişti. Duvara korkuyla sinmiştim. Ellerini kaldırdığında uzun tırnaklarını gördüm. Yüzünde iğrenç bir gülümsemeyle tırnaklarını yüzümde gezdirmeye başladı. Seslice yutkunup korku dolu gözlerle ona bakmaya devam ettim. Tırnaklarını tenime daha çok bastırıyordu ve bu canımı yakıyordu. Sonra ise korkunç bir şekilde çığlık atmaya başladı.Bağırırak uyandım. Derin derin nefes veriyordum. Her yerim terden sırılsıklam olmuştu. Ağlamak istiyordum. Artık korkuyordum..
Yazar: HANRIS
![](https://img.wattpad.com/cover/59614555-288-k309321.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Sevgilim
Mystery / ThrillerYüzyıllar öncesinden İdam edilen son cadı. Arkasında bıraktığı korkunç kehanet. Sıradan bir öğrenci. Lanetli bir ruh.