2. Bölüm (devrilen eşyalar)

334 33 5
                                    

En sonunda eve taşınmıştım. Komşu kadının söylediklerini mahallede ki diğer komşular da söylemişti ve kafam karışmıştı.
Evin kasvetli, ürkütücü bir havası var evet doğru ama söylediklerine inanmamı beklemeyin benden.
Eğer söyledikleri doğruysa -ki hiç sanmıyorum- kendi gözlerimle görmem daha iyi değil mi? En fazla ne olabilir ki?

Birden mutfaktan gelen patırtıyla yerimden zıpladım. O da neydi?
Korkuyla ayağa kalktım ve yavaşça mutfağa doğru adımladım. Etrafa göz gezdirdiğimde kola şişesinin yere devrilmiş olduğunu gördüm. Seslice yutkundum.
Yere devrildiğ için köpüklenen şişeyi yerine koydum ve salona gittim.
Biraz televizyon izlesem iyi olacak.

***
Saat akşam 21:10'du. Televizyonu kapatıp mutfağa gittim. Sabahtan beri doğru düzgün birşey yememiştim ve artık açlıktan elim ayağım titriyordu.
Dolaptan yeni aldığım sebzeleri ve erişteleri çıkardım. Sebzeleri yıkayıp ince ince doğramaya başlarken ikinci patırtıyla elimi kesmiştim. Acıyla ağzımdan küfürler dökülmüştü. Elimin kanını yıkayıp bir peçeteyle kesiğe bastırdım. Hızla içeriye girdim bu seferde kumanda yerdeydi.

"Dengesiz koymuş olmalıyım."
O insanların söylediklerini düşünmemekte ısrarcıydım. Kumandayı yerine koyup mutfağa geri gittim. Kaldığım yerden sebzeleri doğramaya koyuldum. Bir yandan da erişteleri haşlıyordum.
Kısa bir süre sonra yemek hazırdı. Masaya rameni koyup oturdum. Gayet lezzetli görünüyordu. İştahla kaşıklamaya başladım. Tadı gerçekten harikaydı. Aşçı mı olsam ne?kk

Kendi kendime kıkardayıp yemeğimi yerken gördüğüm şeyle yemeğim boğazıma kaçtı.
Ardı ardına öksürüyordum. Hemen ayağa kalkıp bardağa suyu doldurdum ve yudumlamaya başladım.

"Azura"
Kulağıma fısıldanan şeyle gözlerim kocaman olmuştu.

"HEY KİM VAR ORADA?"
Deli gibi heryere bakmaya başladım.

"LANET OLSUN ÇIK ORTAYA!!"
bir süre sonra aranmayı bırakıp derin derin nefesler almaya başladım. Hiçbir şey yoktu.

'amuda? Amuda'da ne? Sanırım kafayı yiyorum!."
Mutfağı telefonumun zil sesi kaplamıştı. Hızla telefonu alıp kimin aradığına bakmadan açtım.

"Alo Sehun" dedi ince ve canlı ses. Bu Baekhyun'du. Arkadaşımın sesini duyunca rahatlamıştım.

"Efendim Baekhyun" dedim sesimi normale ayarlayarak.

"Nasılsın? Yeni evine alışabildin mi?"

"E-evet alıştım, gayet iyiyim sen?"

"Ben iyiyim ama senin sesin pek iyi gelmiyor birşey mi oldu?" ne kadar sesimi ayarlamaya çalışsamda anlamıştı.

"Yok, hayır iyiyim ben"

"Peki öyleyse. Çocuklarla diyorduk Sehun'un yeni evine bi gidip bakalım"

"Uh, iyi olur. Hemen gelin" onların gelmesi benim için çok iyi olacaktı. Rahatlamıştım.

" tamam, o zaman sen bize evin adresini mesaj at. Hadi görüşürüz."

"Tamam görüşürüz" dedim ve kapattım. Evin adresini yazıp Baekhyun'a yolladım.

***
Kapı zilini duyduğumda koşup hemen açtım. Karşımda Baekhyun, sevgilisi Chanyeol, Tao ve Chen vardı.

"Hoşgeldiniz" dedim soğukkanlılıkla. Gülümseyip içeri girdiler.

"Bu evde nesi böyle?" dedi chen.

"Neden?" diye sordum. Sanırım evi korkunç bulmuştu.

"Çok, nasıl söylesem tüyler ürpertici." dedi yüzünü buruşturarak. Diğerleride onu onaylamıştı.

"Biraz öyle sanırım. Size daha başka anlatacaklarımda var" dediğimde herkes merakla bana bakıyordu.

"Ne oldu?" diye sordu Baekhyun.

"İlk önce birşeyler içelim. Kahve içer misiniz?" diye sordum. Hepsi onayladıktan sonra mutfağa gidip kahveleri hazırladım. Arkadaşlarımı seviyordum. Baekhyun ve Chanyeol sevgiliydi. Onlar eğlenceli çiftti. Herşeye pozitif bakmayı severlerdi. Çocukluklarından beri birbirlerine aşıktılar ama bir türlü birbirlerine açılamamışlardı. En sonunda bir yıl önce çıkmaya başladılar.
Tao ise gizemli olanımızdı. Dış görünüşü erkeksi ve seksi olmasına rağmen sevimliydi.
Gizemli, korkunç olayları sever ve sürekli öyle şeyleri araştırıp, kitaplar okurdu. O şeyler hakkında çok bilgiliydi. Birazdan anlatacaklarım en çok onun dikkatini çekecekti.
Chen'de aynı BaekYeol ikilisi gibiydi. Oldukça pozitif ve eğlenceli, saçma şakalar yapar ama nasıl oluyorsa insanları güldürmeyi başarıyordu. Eğer moraliniz bozuksa Chen'in yanına gidin.

Kahveler hazır olduğunda hepsini bir tepsiye koyup içeriye geçtim. Herkese teker teker ikram ettim.

" evet hadi anlatmayacak mısın?" dedi heyecanla Tao.

"Tamam başlıyorum. Bu ev dışarıdan ürkütücü görünüyor doğru ama komşuların anlattıkları daha korkunç"
Dediğimde tahmin ettiğim gibi Tao tüm dikkatini bana vermişti.

"Ne dediler?" diye sordu Baekhyun. O da en az Tao kadar heyecanlanmıştı.

Derin bir nefes aldım.
"Bu evin lanetli olduğunu, içinde bir ruhun dolaştığını, gelenlerin en fazla bir hafta kaldığını söylediler. Ayrıca bu ev yıllardır buradaymış ama hiç tadilat görmemiş evin kendi kendini yenilediğini söylediler."
Bitirdiğimde Tao seslice yutkundu heyecanı ikiye katlanmıştı. Diğerleride pek farklı değillerdi.

"Ayrıca işin garibi buraya taşınanların bir rüya gördüklerini söylüyorlar. Rüyada beyaz tenli bir genç ağlayarak yardım istiyormuş ve bende buraya taşınmadan hemen önce aynı rüyayı gördüm. " dediğimde hepsi adeta buz kesilmişlerdi.
Taki o sese kadar. Gene bir eşya devrilmişti. Bu sefer ses odadan geliyordu. Herkes çığlık atmıştı.

"Sakin olun önemli birşey değil" dedim ortalığı yatıştırmaya çalışarak sonra ayağa kalkıp odanın kapısını açtım. Işığı açıp etrafa bakındım. Komodinin üzerine koyduğum günlüğüm yerdeydi. Kaldırıp daha düzgün bir şekilde yerine koydum. İçeriye girdiğimde herkes korkmuş bir şekilde etrafına bakıyordu.

O insanlar haklı olabilir miydi?

* merhaba arkadaşlar. Biliyorum bölümleri geç atıyorum bunun için üzgünüm. Ama gerçekten hep aksilik çıkıyor neyse. Bunlar ilk bölümler oldukları için çok sıkıcı gelebilir ama bu yüzden hikayeyi okumayı bırakmayın
Neyse sizi seviyorum kendinize iyi bakın.*

Hayalet SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin