Zonklayan başım uyandırmıştı beni. Gözlerimi dahi açamıyordum.
"Çok bitkin düşmüş. Dinlenmesi gerekiyor. Anlaşılan çok hareketli zamanlardan geçmiş.Serumu bitince gidebilirsiniz. Yemeklerini yemeli ve ilaçlarını aksatmamalı. Geçmiş olsun."
Dedi tatlı bir kadın sesi ve ardından kapı kapandı. Gözlerimi sonunda açabilmiştim.
Bulanık beyaz tavan girdi görüş alanıma. Kısa süre sonra ise arkadaşlarımın sesleri kulaklarımı çınlattı. Sonunda vücudum kendine geldiğinde arkadaşlarıma göz gezdirdim. Hepsi çok korkmuş olmalıydı."Oh Sehun, Sonunda uyandın. Nasılsın? Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu Baekhyun elimi tutarken.
"Hey dostum çocuk yeni uyandı. Bırakta kendine gelsin." dedi chen
"I-iyiyim" konuştuğumda boğazım acımıştı ve sesim kısık, çatallı çıkmıştı. Ne zamandan beri uyuyordum ben?
"2 gündür uyuyorsun! Ne kadar korktuk haberin var mı?!" 2 gün mü? Koskaca 2 gündür uyuyor muydum sahi? O zaman ona ne olmuştu? Iyi miydi?
* *
Kendime geldiğimde hastahaneden çıkmış, Baekhyun'un evine gidiyorduk. Baek beni evime göndermemekle kararlıydı. Benimde gidesim yoktu ama genede. Hayır Sehun iyice salaklaştın sen! Ama o çocuk aklımdan çıkmıyordu. Içimde ona karşı koruma duygusu vardı. Çok savunmasızdı. Tıpkı bir bebek gibi, korunmaya yardıma muhtaç.Soğuk teninin ısınmaya ihtiyacı vardı. Zayıf bedeninin yemeğe,
O ağlayan yüzünün gülmeye ve o korkan kalbinin huzura..
İnsan sadece kabuslarında gördüğü biri için bunları hissedebilir miydi? Bunlar ne kadar normal ki? Var olduğu bile bilinmeyen biri için.Kafam çok karışıktı. Bir yanım evden taşınıp normal hayatıma geri dönmeyi isterken, diğer yanım kalıp o çocuğa yardım etmek istiyordu.
Adı ne? Kaç yaşında? Neden benden yardım istiyor? Niye o kadından bu kadar korkuyor? Bilmiyorum ama engel olamadığım bir his deliler gibi öğrenmek istiyordu. Sonunda ne olacağını bilmesem bile..
Ama bu aralar tek yapabileceğim o evden uzak durmak. Benim için, akıl sağlığım için. Yoksa şizofreni falan olabilir miydim?
Ya bu olanlar? Arkadaşlarım, o çocuk her şey aklımın bana oynadığı bir oyunsa? Gerçek olup olmadıklarını öğrenmek için Baekhyun'a dokunduğumda kazandığım şey Baek'in tuhaf bakışları ve gerçek olmasıydı.
Hayal olmasını mı istiyordum? Sanırım mantıklı olan insanın isteyeceği şey buydu ama nedense ben istemiyordum.
Tuhaf düşüncelerimden beni ayıran şey Kris'in "geldik" sesiydi. Arabayı durdurduğunda herkes tek tek inmiş ve benim inmemde yardımcı olmuştu. Temiz hava ciğerlerime dolduğunda kendimi tazelenmiş hissettimiştim ayrıca acıkmış ve susamıştım.
Eve girdiğimizde Baekhyun aklımı okumuş gibi
" ben tavuk sipariş ediyorum" dedi.
Ben Chanyeol'dan su isterken o da telefondan siparişlari vermişti."Kendini daha iyi hissediyor musun?" diye sordu Chanyeol suyu uzatırken. Başımla onayladım ve suyu yudumladım.
"Öyleyse, yeni bi ev bulana kadar bende kalıcaksın. Eşyalarını da biz alırız." dedi Baekhyun. Şuan onu onaylamaktan başka çarem yoktu. Tatmin olmuşcasına gülümsedi. Gözlerim Tao'ya kaydığında tuhaf bir şeyler olduğunu farketmiştim. Bu yanında Kris olduğu için değildi. Sanki bana anlatmak istediği bir şeyleri vardı. En son bana olanları araştıracağım demişti. Bir şeyler bulmuş olmalıydı.
**
Gelmeyeceksin değil mi Sehun? Sende diğerleri gibi kaçtın değil mi? Neden sana güvendim ki? Sonuçta sende diğerleri gibisin ve bunda seni suçlayamam. Sanırım sonsuza dek bu kadere boyun eğmek zorundayım."Hey, dur ben sana yardım etmek istiyorum. Senden kaçmadım! " dedim giden çocuğun arkasından. Durakladı ve gülümseyen suratıyla bana döndü. O gülmüştü.
"Gerçekten mi? Beni bırakmadın mı?" dedi gözlerinden hiç kesilmeyen yaşlarla tebessüm ederek.
"Gerçekten. Benim sadece dinlenmem gerekiyordu." dedim. Daha çok gülümsedi. Gülümsemesi o kadar masumduki aynı zamanda bir o kadar da acı dolu.
"Ama sana yardım edebilmem için ne olduğunu bilmem gerekiyor. "
"Haklısın ama burası güvenli değil Sehun-ah o her an gelebilir. Bu yüzden beni bekle tamam mı? Bir yolunu bulacağım. Teşekkür ederim. Çok Teşekkür ederim. Gitmem gerek. "
"Dur en azından adını söyle."
Durdu ve arkasını dönmeden 'Luhan' dedi. Gülümsediğini hissediyordum.
"Geliyor, Gitmeliyim! Git burdan!" diye bağırdı ve gözden kayboldu.
Korkunç kahkahalar kulaklarıma dolmaya başladığında,onun geldiğini anlamıştım.
Yavaşca kahkahalara doğru döndüm, gelmişti. Luhan'ın delicesine korktuğu kadın."Sen ona yardım edemezsin. Onun kaderi bu ve kadere asla karşı gelinmez." dedi git gide yaklaşırken korkunç sesiyle.
"Sehun. Sehun uyan hadi!" sıçrayarak uyandığımda. Baekhyun'u gördüm. Çoktan sabah olmuştu.
"Yine kabus mu gördün?" diye sordu.
"Uh,pek sayılmaz"
"O zaman hadi elini yüzünü yıka kahvaltı hazır. " dedi ve odadan çıktı.
Sahi pek kabus sayılmazdı. Ilk defa o çocukla bu kadar uzun konuşmuştum. Onun güldüğünü gördüm ve adı, adını öğrenmiştim. Luhan, adı bile tatlıydı. Sebepsizce gülüyor ve rahatlamış hissediyordum. 1 haftadır Baekhyun'un evinde kalıyordum. Her gün kabus görmüştüm ama ilk defa onunla böyle konuşmuştum. Tao'nun dediği işe yarıyordu. Onunla rüyalarda konuşabiliyordum ama o bunun güvenli olmadığını başka bir yolunu bulacağını söylemişti. Banyo da elimi yüzümü yıkadım ve salona geçtim. Baekhyun çok şık görünüyordu. Siyah dizleri yırtık kalça ve bacaklarını saran bir kot ve beyaz t-shirt, mavi kot gömlek giymişti. Açık kahve saçlarını özenle taramış ve makyaj yapmıştı.
"Wow, bugün neden böyle güzeliz?" diye sorduğumda Baekhyun utanarak gülümsedi.
"Chanyeol ile randevumuz varda." dedi. İşte şimdi anlaşılmıştı ve bu benim için büyük bir fırsattı. Onlar randevudayken eve gidebilir ve kitaba bakabilirdim. Ayrıca Tao'yu da çağırmalıydım. 1 haftadır ağzından hiçbir şey alamamıştım.
Sana yardım edeceğim Luhan sabret..
'Bekleyeceğim Sehun. Teşekkür ederim ve seni seviyorum.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Sevgilim
Misteri / ThrillerYüzyıllar öncesinden İdam edilen son cadı. Arkasında bıraktığı korkunç kehanet. Sıradan bir öğrenci. Lanetli bir ruh.