Titreyen ellerimi kucağım da kenetledim.Ama bu seferde ayağımı sallamaya başladım.Fena halde gerildim ve bu halimin fark edilmesini istemem.
Derya bir kaşını kaldırmış elinde ki zarfı bana uzatıyordu.Bu kızı şuracıkta boğmak isterdim malesef ki şartlar el vermiyor.İnadına yapar gibi bir de bana uzatıyor beyinsiz kız.
Bir anda aramıza giren el tabiki de savaşa aitti.Benim yerime zarfı deryadan aldı.Derya barışın yanına otururken masada sessizlik hakimiyetini sürdürüyordu.
Şu an kendimi tıkanmış hissediyorum.Ne yapacağımı elimi nereye koyacağımı, nefes almasını bile unuttum sanki.
Sandalye sesini duyduğum da bakışlarım o yône kaydı.Barış çalan telefonuyla birlikte uzaklaşıyordu.Bu fırsattan yararlanıp kalkmam gerekiyordu.
-Savaş gidelim.
Sessizce söylemiştim savaş başını salladığın da ayağ kalktım.Gôzler bize çevrildiğin de yutkundum.
-Biz gidelim artık size afiyet olsun.
Hızla masadan uzaklaşırken savaş da vedalaşıp yanıma geldi.Dışarı çıktığımız da ilk işim derin bir nefes almak oldu.
-Nehir
-Efendim.
-Seni getirmekle hata ettim gelmemeliydik.
-Konuşabilcek durumda değilim bir an ônce eve gitmek istiyorum.
Görevli arabayı getirdiğinde arabaya bindik.Sessiz geçen yolun ardından arabadan inip savaşa el sallayarak eve girdim.
Gözlerimden süzülen yaşı hemen elimle sildim.Songülün beni böyle gôrmesini istemiyorum.
Sessizce üst kata çıktım odamın kapısı açıktı.Odaya girdiğim de songül koltukta telefonuyla uğraşırken ege de çoktan uyumuş görünüyordu.
-Songül
-Geldiniz mi nehir hanım.
Sessizce konuşuyorduk her ikimizde.
Songül yanıma geldiğin de birlikte odadan çıkıp koridor da durduk.
-Eziyet etmedi değilmi?
-Hayır gayet iyi vakit geçirdik.
-Tamam teşekkür ederim artık gidebilirsin istersen kalabilirsin de.
-Yok kalmayayım teşekkür ederim iyi geceler.
-İyi geceler.
Songül alt kata inerken ben de sessizce odaya girdim.
Kapının kapanma sesini duyunca artık yanlızdık egeyle.İçimde tutmaktan zorlandığım gôz yaşlarımı saldım.
Ayakta durmakta zorlanıyordum.Kendimi güçsüz çaresiz hissediyorum.
Yatağın kenarına oturup sessizce ağlamaya devam ettim.Niye bu kadar üzülüyorum ki, ben uzaklaştırdım barışı kendimden.O beni savaşla evli biliyor egeyi bizim çocuğumuz sanıyor.Deryayla evlendiklerine şaşırmamam gerekiyor.Ama kalbim izin vermiyor ki barışı unutmama.Onsuzluğa alışmama izin vermiyor.Gözlerimi araladığım da yüzüme çarpan gün ışığı yüzünden gözlerimi kıstım.Egenin ağlamaya başlamasıyla oflayarak hızla yataktan kalktım.
Ama kalkmamla oturmam bir oldu.Aniden kalktığım için olacak ki gôzüm karardı.Tekrar yavaşca ayağ kalkıp egenin yatağına ilerledim.Başımda feci ağrıyor dün gece fazla ağlamamın etkisi.
-Oğlum uyandın mı sen gel bakalım anneye.
Egeyi kucağıma alıp sallamaya başladım.
-Canımın içi acıktın mı ondan mı ağlıyorsun?
Egeyi yanağından ôptüğüm de eteşinin olduğunu fark ettim.Elimle yanağını ve alnını tekrar elleştiğim de gerçektende yandığını anladım.
-Ah birtanem sen yanıyorsun.
Korkudan ne yapacağımı bilemeden odanın için de telaşlanırken kendime gelip egeyi yatağa yatırdım.Hemen dolaptan üzerime birşeyler giyip egeyi de alıp hızla aşağıya indim.
Ağlamaktan kızarmıştı resmen bu hali beni daha çok korkutuyor.Aceleyle evden çıkıp caddeye doğru ilerledim.Taksi de geçmez ki şimdi niye bir araba almadım ki ben.Elbet birgün lazım olucak aptal kafam.
Cebimden telefonu çıkarıp savaşın adını bulup aradım.
Saat daha sabahın yedisi inşallah uyanır.
-Hadi savaş aç şunu.
Uzun uzun çalsada savaş cevap vermeyince sinirle telefonu kapattım.
-Napalım yürüyelim bari bir taksi çıkar karşımıza.Ah aptalım ben oğlum en kısa zamanda araba almam gerekiyor.
Hem se...
-Kendi kendine mi konuşuyorsun?
Allahım bu ses barışa ait neden hep böyle oluyor ki anlamıyorum.
Arkamı dôndüğüm de barışla yüzyüze geldim.
Allahım sen yardımcım ol.
-Ne yapıyorsun burada?
-Hiç acelem var oyalama beni.
-Birşey mi oldu nehir?
Tamam buna oğlum için mecburum.
-Araban burdamı?
-Evet noldu?
-Egeyi hastahaneye gôtürmem gerek araba bulamadım.
-Bin arabaya hemen.
Kendisi ônden gidip karşıda ki arabanın arka taraftaki kapısını açtı.Acele ederek açtığı kapıdan girip oturdum.Koşar adım ônden dolaşıp direksiyona geçti ve arabayı çalıştırdı.
Şuan ki durumumuz çok garip geliyor ama başka çarem yoktu.Hem sabahın bu saatinde burada ne işi varsa merak ettim.
-Nesi var?
Sorusuyla merakımdan sıyrılıp cevap verdim.
-Ateşi var ağlıyor sürekli.
-Savaş nerelerde çocuk bu haldeyken?
Ahh ne diyeceğim şimdi tamamen aklımdan çıkmış yalanımız.
-Daha kötü birşey olsaydı?
Barışın ôfkeli sesi konuşmamı engelliyordu.Haklı olarak savaşa kızıyor.Ama kızılması gereken kişinin ikimiz olduğunu bilmiyor ki.
-Barış bağırmadan konuş lütfen.
-Tamam egenin ateşi yüksek mi hala?
Sorusuyla egenin ateşine baktım.Bu ilgisi beni sevindirse de gerçekler aklıma gelince sevincim kayboldu.
-Evet birazdaha hızlı sürebilir misin?
Ege tekrar ağlamaya başladığın da telaşlanarak kucağım da sallamaya başladım.
-Geldik.
Barış arabayı durduğunda hemen kapıyı açıp indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pisikopat aşık2(Zehirin Son Damlası)
RandomYaşanmışlıkları silemeden bozulan umutlar.Yasaklar üzerine kurulmuş hayatlar.Yeni bir başlangıçla açılan sayfaların karalanıp yıpranmasıydı onlar. Nehir ve Barış Aşk zehirli sarmaşık olup acıtmıştı onları.Kana bulanmış geçmişten bir ışık doğdu gelec...