Yalnızlığın hüznü dolanırken ruha bir destek arar olur yürek.Geçmişin yaşantılarını unutmak isteyerek gizler gôzyaşlarını.Hayallerin ve gerçeklerin büyüsünde uyurcasına geçen zaman kalır geriye....
Burcu barışın yanına giderken üst kattan gelen bebek ağlama sesiyle herkesin dikkati oraya gitmisti.Hemen merdivenlerden üst kata çıkıp odaya girdim.
Kalbim hızla çarparken uyanmış ağlayan egeyi kucağıma alıp başını omzuma getirerek sırtını sıvazladım.
-Şşşşt ağlama oğlum bak anne burda.
Egeyi sakinleştirirken arkama döndüğümde barışın çatılmış kaşları hesap soran yüz ifadesiyle karşılaştım.
Duymuştu beni bilmiyordu belkide şimdi ôğrendi.
Oğlumuzu ilk kez görüyordu.
Ama asla oğlumuz olduğunu bilmeyecek bilmemeli.
O beni unuttu yeni hayatında çıkıntılık yapmak istemem.
Ege sadece benim oğlum...Egeye sıkıca sarılırken yüreğimin sesi yankılanıyordu odada sanki.
Titrek bakışlarla barışa bakarken ayaklarım bile titriyordu.
Düşünmeliydim hemen bir yalan uydurmam gerekiyor.Barış bana soran gözlerle bakarken yutkunmakta bile zorlanıyordum aklıma birşey gelmesi mümkün değil.Allahım beni bôyle sınama lütfen.
-Nehir bu çocuk kimin?
Sesini uzun zaman sonra ilk kez duyuyordum.Çok garip bir his.İlk sorduğu sorunun bu olmasıda hiç iyi olmadı.
Ne diyeceğim şimdi nereden çıkıp geldi bu adam gelir gelmez dengemi bozdu.
-Uyanmış mı benim oğlum.
Bu ses...savaş...ne demisti oğlum mu?Of hayır bukadarı fazla değil mi?
Ben şaşkınlıktan konuşamazken savaş barışın yanından geçerek yanıma geldi.Yüzüne şaşkınlıkla bakarken bana gôz kırptı.Ne yapmaya çalışıyordu bu adam böyle anlamıyorum.
Tekrar barışın yanına gidip elini uzattı.Dikkatle barışın ne tepki vereceğini bekliyordum.
-Hoş geldin barış.
İlk konuşan savaş olmuştu.Ama barışta hala bir tepki yoktu.Kucağım da ege debelenirken gülmekli sesler çıkarıyordu.Tekrar barışa baktığım da gôz gôze geldik.Bana anlam veremediğim bir şekilde baktı ve savaşın elini havada bırakarak sessizce odadan çıktı.İyi mi olmuştu bu yalan bilmiyorum ama barışın bana bakışları ve sessizliği canımı yakmıştı.
-Nasılsın bakalım?
Savaşın sorusuyla bakışlarımı ona çevirdim.Ona yalanı yüzünden kızmak istiyordum ama kızamam.Cünkü beni ve bebeğimi düşündüğü için söyledi bu yalanı.
-İdare eder sen?
-Gôrdüğün gibi.
Tekrar sessizlik olduğun da egenin uykuya daldığını fark ettim ve yatağına yatırdım.Herşeyden habersiz bir bebek olmak isterdim.
Tek derdim uyumak ve yemek olurdu.
Sessizce koltuğa oturduğum da savaş da yanıma oturdu.
-Teşekkür ederim savaş.
-Önemli değil habersiz oldu ama olsun.Geleceklerini biliyor
muydun?
-Hayır.
-İstersen seni götürürüm buradan hemen şimdi.Onların yüzünü gôrmek zorunda değilsin.
-İsterdim ama olmaz.
-Neden olmasın?
-Aşağıdakilere ne diyeceğiz?
-Siz ikiniz barışa ne dediniz öyle suratı asık aşağıda.
Burcu yanımıza geldiğin de elimle sessiz ol diyerek susturdum.
-Egenin bizim çocuğumuz olduğunu sôyledik.
-Neee!
Savaşın sôylediğiyle burcunun bağırması bir olmuştu ve tabiki egeninde ağlaması.
Hemen yatağın yanına giderek egeyi tekrar kucağıma aldım.
-Of burcu sessiz olmanı söylemiştim.
-Çok özür dilerim ama bir an duyunca...
Egeyi kucağımda sallarken alt kattan emre ve o kadının sesleri geliyordu.
-Savaş gidelim mi?
-Hey nereye gidiyorsunuz?
-Burcu bu günlük yemeği erteleyelim bu durumda ben burada duramam.
Burcu sessizce yanıma geldi.
-Tamam canım haklısın biz de bilmiyorduk geleceklerini en az senin kadar şaşkınım.
-Gidelim mi artık?
Savaş beni beklerken bir yandan da çantamı arıyordum.
-Savaş şurada ki çantayı alırmısın?
Savaş çantayı alıp çıktığın da bizde arkasından çıktık.Tekrar alt kata inerken kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.Salona girdiğimiz de herkesin gözleri bize çevrilmişti.
-Nehir gidiyor musunuz?
Emre ayağ kalkıp yanımıza gelirken barışın yanında oturan kıza bakmamaya çalışıyordum.
-Evet ege durmuyor gitsek iyi olur.
-Yemek?
-Başka zaman emre.
Savaşla birlikte kapıya yônelirken bir an ônce bu evden çıkmak için sabırsızlanıyordum.
-Yarın akşam bize de bekleriz. Duyduğum ses tüm hücrelerime işleyerek beni durdurmuştu.
Yüzümü sesin sahibi kıza çevirdiğim de sırıtarak bana bakıyordu.Sarı saçları beline kadar kahve gôzlü bir kızdı.Hakikaten barış bu kızın neresini beğenmişti diye sormak isterdim ama kızın fiziği muhteşem görünüyor.
İçimden konuşmaya son verip tebessüm ederek cevapladım.
-Tabi olabilir.
Zorla gülümserken barısın bakışlarıyla karşılaşınca yüzümü tekrar asarak hızlı adımlarla çıkışa yôneldim.
Savaş çoktan arabaya binerken emre ve burcuyla vedalaşıyordum.
-Nehir sen gitmeyi düşünüyor musun?
-Burcu bunları sonra konuşsak hem emreye şu yalandan bahset.
-Ne yalanı?
-Emrecim burcu anlatır sana hadi gôrüşürüz.
Yanlarından ayrılarak arabaya bindim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pisikopat aşık2(Zehirin Son Damlası)
RandomYaşanmışlıkları silemeden bozulan umutlar.Yasaklar üzerine kurulmuş hayatlar.Yeni bir başlangıçla açılan sayfaların karalanıp yıpranmasıydı onlar. Nehir ve Barış Aşk zehirli sarmaşık olup acıtmıştı onları.Kana bulanmış geçmişten bir ışık doğdu gelec...