Karşıda oturan hasanın yanına giderken yanından geçtiğim korumanın belinde ki silahı hızla alıp hasana doğrulttum.
-Oğlumu bana vermezsen seni öldürürüm hasan yemin ederim bunu yaparım....Hayatın sunduklarına katlanmak zordu benim için.Çünkü bir anlık aldığım kararlar herşeyi alt üst edebiliyordu.Sabırsız,düşüncesiz hareket eden biriydim bu huyum annemden geliyor.Ama biliyorum ki babama çeken bir huyum var o da aklıma koydugumu ne pahasına olursa olsun yaparım.
İçımde ki öfke alev almış herkesi yakmak istiyordu.Şu an ağlamak istiyordum oğluma sarılıp koklamak istiyordum.Ama ellerim de ege değil bir silah vardı.Hasan kaşlarını kaldırarak bana bakarken kulağımı tırmalayan bir ses duydum.
-Ayyy bu kız düğünümüzün içini ediyor barış birşey yapsanıza.
Bu ses deryaya aitti ama kimse onu takmıyor gibiydi.Aradan salondan bağırarak çıkan davetlilerin sesini duyuyordum.
-Yakalayın şunu.
Hasanın adamlarına emir vermesiyle silahımı onlara doğrulttum.Dört kişi vardı ve hepsi silahını cıkardığında etkisiz eleman olmuştum.
-Hasan söyle silahlarını indirsinler!
Emrenin kızgınlığı sesine yansırken hasan kahkaha atmıştı.
-Egeyi sen kacırdın biliyorum.Eğer oğluma birşey yaparsan onun kılına zarar gelsin seni pişman ederim.
-Yeter bu saçmalığı dinlediğim oğlumun düğününde cıkardığın rezalete bak alın şunu götürün burdan hemen.
Adamlar üzerime gelirken emre ve savaş önüme geçmişti.
- Bir adım daha atarsanız ölürsünüz.
Sesin sahibi barışa gözlerimi çevirdigim de tam yanımda duruyordu.Çok sinirliydi bunu yumruk yaptığı elleri ve gerilen yüz hatlarından anlamıştım.
Bana baktığın da boşluğumdan yararlanıp hızla elimde ki silahı aldı.
-Hey ne yapt...
-Sus!
Bu hareketi icime otururken sabrım taşıyordu.
-Benim oğlum kayıp bunu yapansa baban ve sen bana sus mu diyorsun?
-Babam neden böyle birşey yapsın?
Söylediği tüm hücrelerime işlerken tamamen ona dönüp gözlerine baktım.
-İnanmıyor musun bana?
-Sana nasıl inanayım?
-Barış doğru söylüyor.
-Sende biliyordun emre değil mi ama bana söylemedin.
-Ne diyor bunlar barışcım?
Deryanın sorusuna cevap veren olmayınca derya sinirle barışın kolunu çekiştirdi.
-Barış konuşsana.
-Ege barışın oğlu.
Burcunun cevabıyla sessiz kalan derya şaşkınlıkla barışla bana bakıyordu.
Vakit geçtikçe korkum da artıyordu.Emre ve savaşın arasından geçerek korumaların da bakışları arasında hasana yaklaştım.
-Son kez soruyorum oğlum nerede?
-Sen kafayı yemişsin ben oglun olduğunu bile bilmiyorum.
Duyduğum cümleyle hasanın yüzüne tokat atmam bir olmuştu.O an kollarımdan tutan korumaları durduran emre ve savastı.
Bir el kolumu sertçe kavradığın da kim olduğuna baktım.Barış beni dışarı çıkarmaya çalışırken hayal kırıklığıyla ona bakıyordum.
Burcu arkamızdan seslenirken çoktan dışarı çıkmıştık.
-Git buradan hemen!
Bağırarak konuşmuştu beni orada bırakıp tam geri dönecekken kelimeler döküldü dilimden.
-Neden sakladım biliyor musun?
Durdu ve sessizce konuşmamı bekledi.
-Sen baba olabilecek cesarete sahip değilsin şu anda olduğu gibi.
Savaş koşarak yanıma gelirken arkamı dönüp arabaya ilerledim.
Savaş kapıyı actiğında arabaya bindim....-Emre sakin olamam oğlum yanımda değil çünkü.
-Nehir mantıklı hareket etmeliyiz.
-O adamın evine gidip onu öldürüp oğlumu almanın nesi mantıksız burcu?
-Şu an bu mümkün değil?
-Savaş sende mi tamam ben giderim siz gelmeyin.
Ayağ kalkıp kapıya yönelecekken burcu kolumdan tutup durdurdu.
-Saçmalama otur şuraya.
Telefonumun sesini duymamla hızla koltuğun üzerinden alıp kim olduğuna baktım.
-Görüntülü arıyor yabancı numara.
-Ver bana.
Emre telefonu elimden alıp açtığında hepimiz merakla ekrana bakıyorduk.
Ekranda egeyi görmemle gözümden yaşların süzülmesi bir olmuştu.
-Şerefsiz herif.
Emrenin sesinin ardından duyduğum ses yabancı değildi.
-Cık cık cık...Ayıp oluyor emre evladım.
Hasan ekrandan bize gülerken telefona yumruk geçirmek istemiştim.
-Hasan uzatma ne istiyorsun?
-Yazık sana nehir sevdiğin adam, çocuğunun babası sana inanmadı.
Söyledikleri canımı yakıyordu ama oglumdan başka birşey umurumda değildi.
-Hasan ne istiyorsun?
Emre bağırdığında hasan gülmeyi bıraktı.
-Sizle bir işim yok,benim işim nehirle.
Onun canını yakmak hoşuma gidiyor.
Onun canından bir parça koparmak daha bir zevkli.Elife veda edebilmişmiydin nehir?Oğluna da mı veda edemeyeceksin?
Ve ardından telefonu kapattı.
Kaskatı kesilmiş konuşamıyor ve kıpırdayamıyordum.Egeyi oğlumu öldürecekmiydi canımı benden alacaktı.Ona nasıl kıyabilir ki,elife kendi evladına kıyan benim çocuğuma neler yapardı?
-Nehir duyuyor musun beni?
Burcunun sesini duyuyordum ama ne dediğini anlayamıyordum.
-Gitmeliyim bırakın beni.
-Nehir iyi değilsin olmaz emre ve savaş gidecek şimdi.
-Olmaz.
Kapının sesini duyduğum da kimin geldiğine bakıyordum.Emre yanında barışla içeri girerken burcunun elinden kolumu kurtarıp hızlı adımlarla barışın yanına gittim.
-Git buradan defol!
-Nasıl bukadar rahat yalan söyleyebiliyorsun?
Barışın söyledikleri sinirlerimi alt üst ediyordu.Hala bana inanmıyorken neden buraya geliyor anlamıyorum.
-Nehir,emre o arıyor?
Burcu telefonumu bana uzatınca hemen alıp açtım.Bu sefer görüntülü aramamıştı.
-Barış yanında biliyorum.
-Oğlum nerede?
-Oğlunu sağ bırakırım ama bir şartla.
-Ne istiyorsun söyle.
-Hemen şimdi tarif ettiğim yere geliyorsun.Yanlız geleceksin ve kimseye birşey söylemiceksin.
-Sana nasıl güvenicem?
-Odana bak.
-Ne?
Yukarıdan ağlama sesini duyduğumuzda burcu ve savaş koşarak yukarı çıkıyordu.
-Nehir ege burada!
Burcu sevinçle seslenirken yanağımdan yaşlar süzülüyordu.
Emre de hemen yukarı çıkarken birtek barış kalmıştı yanımda.
-Artık güvenin tamdır.Eğer gelmezsen olacaklardan sorumlu değilim.
Hasanın tehdidi üzerine hemen cevap verdim.
-Tamam.
Hasan adresi bana söylediğin de telefonu kapattım.Barış bakışlarını üzerime sahiplemiş sessizliğini koruyordu.
-Barış.
Sesim titrek çıkarken gözyaşlarımı sildim.
-Biz savaşla evli değiliz ve ege senin oğlun.Bunu saklamak zorunda kaldım çünkü sen benden nefret ediyordun.Beni kardeşinin katili biliyordun.Ama bilmediğin birşey daha var.
Barış merakla beni dinlerken konuşmamı bekliyordu.
-Kardeşin elifin katili baban.
Gerçeği söylediğimde şaşkınlıkla bana bakıyordu.Öfkelendimi,üzüldümü yada bana inandı mı bilmiyorum sadece sustu.Onun dalgın bakışları arasında yanindan ayrılıp mutfağa gittim.Cekmeceden bir bıçak alıp çantama kattım ve evden ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pisikopat aşık2(Zehirin Son Damlası)
RandomYaşanmışlıkları silemeden bozulan umutlar.Yasaklar üzerine kurulmuş hayatlar.Yeni bir başlangıçla açılan sayfaların karalanıp yıpranmasıydı onlar. Nehir ve Barış Aşk zehirli sarmaşık olup acıtmıştı onları.Kana bulanmış geçmişten bir ışık doğdu gelec...