Koşmaya devam ediyordum. Nefes nefese kalmıştım. Üzerimde gelinlikle ve altımda topuklarla. Topuklularla yürümeyi bile zor beceren bir insanken koşmayı nasıl başarıyordum bilemiyorum. Topukluları çıkarıp hemen yere fırlattım. Ay acaba onları da sırt çantama koyup satsam mı? Çok pahalıya almıştık çünkü. Saçmalama be kızım sırt çantanda sana yetecek kadar para ve altın var! Gelinlikle koşması çok zor oluyordu kan ter içine kalmıştım. Ne yapabileceğimi düşünürken bir balkonda seleye asılmış çamaşırlar çekti dikkatimi. Balkon ve zemin yakındı. Gelinliğimle balkona çıkıp gelinliğimi çıkarıp üstüme ordan birşeyler giyindim. Gelinliğide aldığım üstlere karşılık orda bıraktım okadar da düşüncesiz değiliz tabi. Etrafa iyice bakarak yürümeye başladım. Bir polis arabası gördüm. Ve hemen sağımda duran bir apartmana girdim. Polisler gidene kadar orda bekledim tam çıkacakken ayağıma batan birşey yüzünden ayakkabılarımın olmadığını fark ettim. Tam karşımda bir kapı duruyordu ve bir çift nine ayakkabısı vardı. O ayakkabıları almaya karar verdim. Ayakkabılar biraz küçüktü giyerken bir elimi duvara yasladım. Ve ne olsun? Meğer elimi yasladığım duvar değil, zilmiş! Ne olduğunu daha idrak edememişken kapı açıldı. Kaslı bir oğlanmı dersiniz, bir genç kızmı dersiniz hayır kapıdan bir yaşlı teyze çıktı! Ve bana baktığında yüzünde bir tebessüm oluştu. Ve anında sarıldı.
"Yavrum nerelerdeydin sen? Kızım benim Helinim." dedi kokumu içine çekerek. "Gelmeyecek dediler yavrum gelecek dedim kurban olsun anan sana geç iceri birtanem." Noluyo ya diye düşünürken geçtim iceri.
"Acıktın mı yavrum? Özlemissindir sen şimdi annenin yemeklerini." dedi, gözlerinin içi gülüyordu bende bozmaya kıyamadım. Ben senin kızın değilim diyemedim.
Acıktım bile demeden hemen mutfağa girdi "Bugünde annen mercimek corbası yaptı senin en sevdiğinden." Ne mercimek çorbası mı? Hiç sevmem! Tabiki ona sevmediğimi söyleyemedim. Etrafa biraz bakındım. Altın rengindeki bir kolye çekti dikkatimi. Hayır tabikide yaşlı bir teyzenin altın kolyesini çalmayacağım! Küçük kız resimleri vardı. Kızı olmalıydı herhalde. Masada duran bir kağıt dikkatimi çekti ve aldım. Sultan Yıldız için gelen bir mektuptu. Demek teyzenin ismi Sultan. Yazıda 5 aydır kira ve elektriğin ödenmediği ve haciz söz konusu olabileceği yazıyordu.
Garibim teyzem kimsesi yok ki nasıl ödesin? "Mercimek çorban geldi." diyerekten koydu masaya çorbayı. Yanında ekmek ve salata getirdi. O değilde ben mercimek çorbasını ağzıma bile sürmem. Boş boş bakındım, çorba bana bakıyordu ben çorbaya.
"Canım kızım yesene soğudu bak." Çaresizce çorbadan bir kaşık aldım ve az birşey içtim. İçtikten sonra Sultan teyzeye attığım bakışın tarifi yoktu sanki cidden mercimek çorbası en sevdiğim yemekti. "Oh özlemişim ellerine sağlık."
"Kızım uykun geldiyse yat odan hala aynı duruyor." İlk hayır demek istesemde fena bir fikir olmadığının kanatine vardım. Saatte geç oldu baya hotelde boş oda bulmam zor olurdu. "Tamam yatıyorum ben iyi geceler." Sultan teyze öptü kokladı ve iyi geceler diledi onun bana bakarken gözlerindeki o mutluluğu gördüğümde onun kızı olmayı diledim. Sol kapıya doğru yürüdüm. "Kızım nereye gidiyorsun senin odan sağ tarafta."
"Haha yorgunluktan kafam gitmiş." diyerek toparlamaya çalıştım ve odaya doğru yürüdüm.Odaya girdiğimde ben shok oldum. Bu kız bukadar güzel bir odayı nasıl bırakıp gitti merak etmedim değil. Gardrobu açtığımda bir sürü kiyafet vardı şanşımdan hepsi benim bedenimdendi. İlk bi banyo yaptım saçımı düğün için dağınık topuz yaptırmıştım tokaların hepsini çıkardım. 10 kilo makyajımıda akıttıktan sonra pyama alıp giydim dolaptan. Ve yatağa yattım. "Oh be dünya varmış!" Çok yorgundum uyumak istiyordum bildiğim tek birşey vardı yarın erkenden tüymeliydim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜRÜST DOLANDIRICI
ChickLit"Dolandırıcının dürüstümü olur ya!" dediginizi duyar gibiyim. Ben sadece mükemmel aşık rölü yapan profesyonel bir dolandırıcıyım. Kurbanlarımı özenle seçiyorum. Dolandırdıklarım genelde iş adamları oluyor. Bende ekmek paramı böyle kazanıyorum. Ayrıc...