Günlerdir uyanmamak umuduyla uyuyordum geceleri. Ama bu gece farklıydı. Bu sefer sabah uyanmak için uyumuştum. Heyecanla sabahı bekliyordum. Sabah uyanır uyanmaz banyoya yönelmiştim. hızlıca duşumu alıp çıktığımda siporcu atletimle taytımı giymiştim Bir türlü kurumayamn saçlarımı elimle dağıtıyor kurumasını sağlıyordum. Aşşağıya indiğimde Dael elinde bir bardakla beni bekliyordu. Hızla yanına gittiğimde
-Bu ney ?
Diye sormuştum. Dalel-Sen bir vapmirsin. Ve vampir gibi yaşamaya başlamalısın. Bu elimdeki kan.
Ne ?kanmı içecektim? Kafamı gülerek iki yana salladım
-Hayır hayır. Ben onu içmem. Bi kere beni kan tutar.
Bunu söyledigimin ardından herkes gülmeya başlamıştı. Nik Dael in elinden bardağı aldı ve yanıma geldi.
-Bunu içmen gerek. En azından dene. İnan bana tadını seveceksin.
Yüzümü buruşturdum ve bardağı aldım. Kimsenin bana bakmasını istemiyordum. Dael bunu anlamış olacaktıki beni alıp bahçeye çıkardı.
-Hadi iç.
Kanın kokusunu alaniliyordum. Ama bu beni rahatsız etmiyordu. O yüzden burnumu kapatma ihtiyacı duymamıştım. Bardağı ağzıma diktiğimde tüm bardağı bir seferde içmişti. Tadı gerçekten müthişti. Kanın vücuduma dağıldığını hissediyordum. Hiç olmadığım kadar güçlüydüm. Kan beynime ulaştığında kalbimin taşlaştığını hissediyordum. Dael gülerek konuşmaya başladı
-Sanırım beğendin.
Kafamı gülerek evet anlamında salladıktan sonra aklımdan"Ben bu kadar şeyi ne ara kabullendim. Ben bu kadar güçlü değilim."
Dael kaşının birini kaldırarak-Kendini çok hafife alıyosun. Sen çok güçlü bir kızsın. Ve vampirlik senin genlerinde var kolay kabullenmenin sebebi bu.
Hayran hayran Dael e bakarken
küçük harflerle konuşarak-Sen benim aklımımı okuyosun?
Dediğimde gülerek
-Ben hiç öyle şey yaparmıyım. Tabikide aklını okuyorum.
Daelin karnına sert bir yumruk attığımda ikimizde gülyorduk. Daha fazla zaman kaybetmeden eğitime başlamalıydık. Dael le boş bir araziye gittik dael karşıma geçerek konuşmaya başladı.
-Evet Zafrina şimdi senden karnıma bir yumruk atmanı istiyorum.
Bense sadece gülüyordum. Dael ise beni sinirlendirmeya çalışıyordu. Aklımdan geçenler onun için iyi bir kaynaktı. Düşünceleri değiştire bildiği gibi okuyada biliyordu. O beni sinirlendirmeye çalışırken ben sinirlenmemek için başka şeyler düşünüyordum ama Dael düşüncelerimi değiştiriyor bir yandanda konuşuyordu.
-İlkay sana gerçekten bunlarımı yaptı. Siz kızlara inanamıyorum. Hadi ama zafrina yada eylül. Nasıl bu kadar aptal ola bildin.
Bunu beni sinirlendirmek için yapıyordu ve başarılıda oluyordu. Gözlerimin kırmızılaştığını hissediyordum. Dişlerimi sıkıyor ellerimi kaldırıyordum. Daelin acıyla bağırmalarına aldırmadan daha çok acı çektiriyordum. Dael ise düşüncelerimi değiştirerek beni sakinleştiriyordu. Daeli yaklaşık 3-4 metre yukardan aşiağıya bıraktığımda Dael yerde kıvranıyordu. Kendime geldiğimde koşarak Dael in yanına gitmiştim dael ise hem gülüyor hemde kıvranıyordu. Daele bakarak
-Tavşan çifliğimi?
Bana düşündürdüğü şey buydu. Dael
-Sakinleştin ama sonuşta.
Ayağa kalktığında
-Gücünü kullanmayı çabuk öğrendin. Hadi şimdi karşılıklı dövüşücez. Sana karşılık vericem.
Kafamı tamam anlamında salladıktan sonra birbirimize yaklaşmaya başladık. Dael bana bakarken suratına sert bir yumruk geçirmiştim. Yumruğun etkisiyle dael yere savrulmuştu. Tekrar ayağa kalktığında hızla birbirimize doğru koşmaya başlamıştık. Karnıma bir uçan tekme atmıştı. Ve beni 10 metre fırlatmıştı. Karnımın acısı beynimi uyuşturmuştu ama kısa bir süre sonra toparlanmıştım. Dael yanıma gelerek elimden tuttuğunda hızla ayağa kalkıp dizimle karnına sert bir tekme attıktan sonra dirseğimle sırtına vurdum. Dael benden bunu beklemiyordu. Şaşkın yüz ifadesiyle yüzüme bakıyordu. Bakışlarındaki masumluğu bir yerden hatırlıyordum. Bana kardeşim Alinin baktığı gibi bakıyordu. Dael ayağa kalktı ve
-Ali kim ?
Diye sordu. Derin bir nefes alarak anlatmaya başladım.