Bölüm Şarkısı : The Wamps - Somebody To You ft. Demi Lovato
Hava soğuktu.Malum şubata da az kalmıştı.Arabada ki sessizlik ve klimadan gelen sıcaklık beni mayıştırıyordu.Ama buna engel olacaktım,çünkü etraf gerçekten güzeldi.Karın soğukluğu kendini hala hissettiryordu.Ben soğuğu severdim.Elimin üşümesini,karda dışarda durmayı,yağmurdan sonraki o kokuyu severdim.Belki de Emre'nin kokusu bu yüzden beni büyülüyordu.
Soğuğun çeşitleri vardır.Belki de en acısı,dayanılmazı ölümden sonraki soğuktu.Ruh,içinde hapsolduğu bedeni terk etmişti.Gözleri kapalıydı,ten soğuk,hisler yok,kalp atışı yok.Her şey soğuk,etraf soğuk.
Ben çok kıyafet almamaktan yanaydım ama annem izin vermemiş ve üstelik Ahu'yu arayıp ondan geri verilmek üzere makyaj malzemesi istemişti.Makyaj malzemelerim varla yok arası bir şeydi.Zaten günlük nemlendirici balm ve bazende kapatıcı sürüyordum.Çoğunlukla siyah ve bordo renkli kazak ve dar paça pantalonlarımı almıştım.Ayakkabı da ise her daim rahatlıktan yanaydım ve bu yüzden nike,siyah spor ayakkabı almıştım.Zaten ben rahat ama şık şeyler seven biriydim.
Emre arabayı durdurunca geldiğimizi anlamıştım.Denizin yosunla bütünleşmiş kokusu ciğerlerime dolarken belki de kendimi gerçekten ilk kez iyi hissetmiştim.Dağ evi ise iki katlı,kahverengi tonlarında dış boyası vardı.Dağ evinde gözüme ilk çarpan ise sadece boyasının biraz eskimiş olmasıydı.Bahçesinde renkli renkli çiçekler,kapının girişinde yemek masası,solunda hamak vardı.Oldukça güzeldi,kim bilir içi nasıldı ? Emre beni belimden tutup kapıya kadar eşlik etti ve kapıyı tıklatmasıyla kapı hemen açılıverdi.
''Emre Bey,ihtiyaçlarınız alındı.Evi zaten benim eşim temizledi.Size iyi tatiller.''
''Teşekkürler Ali amca.''dedi ve içeri girdik.Benim şaşırdığım ise Emre'nin evi temizletmesiydi.Benim için mi temizletmişti ?
''Benim için mi temizlettin evi ?''dedim Emre'ye dönüp.Evin duvarları maviydi,iki katlıydı ve gerçekten temizdi.Belirli köşelerinde bir kaç çiçek vardı.Kapıdan içeri girerken tam karşımda merdiven,sağında mutfak ve solunda salon vardı.Mutfakta kırmızı renkler,salonda ise siyah renkler hakimdi.L koltuk televizyon ünitesinin tam karşına güzelce konulmuştu,televizyon ünitesinin yanlarında kitaplar ve filmler vardı.
''Hayır,ev cidden kirliydi ve biliyorsun ki biz insanlar pis yerlerde yaşayamıyoruz.''dedi göz kırparak.Bu erkeğe biri göz kırpınca çok tatlı olduğunu söyleyebilir mi ?
''Üst kata çıkabilir miyim ?''diye sordum.Alt kat böyleyse,üst katı düşünemiyordum.
''Çıkabilirsin,bende neler yapabiliriz ona bakayım.Gerçekten acıktım.''dedi ve ben kafamı olumlu dercesine sallayarak yukarı çıktım.Önümde kapısı kapalı bir oda vardı ve ilk önce orayı merak ettim.Kapının tokmağını çevirdim ama açılmadı,kilitliydi.Kafamı sola çevirdiğimde başka bir oda gördüm ve burası tahminimce Emre'nin odasıydı.Çünkü odanı rengi koyuydu.Emre beyazın çocuğu değildi,karanlığın çocuğuydu.Odasına girdiğimde duvarında Ahu,Poyraz,Barkın'la olan fotoğraflarını gördüm.Çocukluk fotoğrafları bile vardı ve Emre'nin yakışıklılığı küçükten belliymiş.Çalışma masasında ise ailesiyle olan fotoğrafları vardı.Bakışları annesinden,gülüşünü babasından almıştı.Ailece çok iyilerdi.Ve masanın üstünde duran kitaplar.Çoğunlukla gizem,cinayetle ilgili kitaplar vardı.
Gözüm ise bir an yatağın üstünde duran gitara takıldı.Ben gitarı küçüklüğümden öğrenmek isteyen biriyimdir.Piyanistler için nasıl ki piyano tuşları hayatsa,gitaristler içinde gitar telleri öyleydi.İnce ama sağlam.Yatağın üzerine oturup gitarı almaya çalıştım ama cidden ağırdı.Gitarın penasını alıp parmaklarımı siyah gitarın tellerinde biraz gezdirdim.Ama o an Emre kapıda belirdi,
''Nasıl buldun odamı,senlik mi ?''
''Kavgacığım,senden pembe gibi iğrenç bir renk beklemiyordum zaten.Tam benlik oda ama biraz mavi olabilirmiş.Ya da senin gözlerin ki gibi bir renk.'' Sahi Emre'nin gözlerinin rengi neden bu kadar değişkendi.Ruh haline göre değişebiliyordu.
''Gözlerime çok bakmaktan ezberlemişsindir rengini.Çok doğal.Neymiş bakalım benim gözlerimin rengi ?''
''Sinirlendiğinde kahverenginin en koyu tonu,sakinsen ise kahverenginin en güzel tonu.Neyse egonu tatmin ettim yine,şanslısın.Acıktım,ne yapabiliriz.Bir sonuca vardın mi ?''
''Malzemelerimiz tam ama bence kısa yoldan tavuk,spagetti,salata üçlüsünü yapabiliriz.'' dedi ve mutfağa geçip yemek yapmaya başladık.Gerçekten yemek yaparken yüz ifadesi fazla ciddiydi.
''Hadi prenses bana bakmayı kes ve şu salata malzemelerini alıp doğramaya başla.Hava kararmadan yiyelim,güneşin batışını sahilde izleriz.'' dedi ve önce yıkayıp ardından kesmeye başladım.Ve iki kişi büyük bir uğraşla yemekleri ve sofrayı hazırlayıp yemekleri yedikten sonra bütün işi bana yıkıp kumsala indi.Bende tabakları bulaşık makinesine dizip Emre'nin yanına gitmeye karar verdim.Tabi mevsim kış olduğu için üstüme siyah hırkamı alıp çıktım.
Emre odunları toplayıp,yakmıştı.Evden çıkarken elinde bir şey olduğunu görmüştüm ama ne olduğuna pek bakmamıştım.Şimdi fark ediyordum ki gitardı.Siyahtı ve çok güzeldi.Gitarlara cidden ilgim vardı.Emre ise hala ateşlerle uğraşıyordu.
O uğraşırken ben kumların üstüne oturdum ve dalgaları dinledim,kafamı kaldırıp hafif kızıllaşmış gökyüzüne baktım.Kuşlar uçuyordu,hava soğuk ama narindi.Burada her şey yolundaydı.Sonra Emre'de gelip yanıma oturdu.
''Seni bazen ateşe benzetiyorum Koral.Bir rüzgar estiğinde onun etkisine katılıp daha da alevlenebiliyorsun.Veya odun attıkça daha da yanıp etrafı ısıtabiliyorsun.Çevrendeki arkadaşların seni küçüklükten beri tanıyor,sende onları.Birbiriniz için yapmayacak hiçbir şey yok.Onları içindeki ateşle ısıtıyorsun.En tuhafı ise onları kül etmiyorsun.Peki Emre,hiç arkanda enkaz bıraktın mı ? Hiç o alevini birine çok yakınlaştırıp onu kül ettin mi ?''dedim gözlerine bakarak.
''Ateşim sadece beni kül ediyor.O alevi sadece içimde tutarak kendimi kül ediyorum.Ben kendimi enkazda bıraktım.Kalbimi ise kül ettim.'' Ona dönüp elimi kalbine koydum.
''Alevi tam buranda hissediyorum.Daha kül olmamış.Hala yanıyor.Sönmeyi bekliyor.Dışardan soğuk,acımasız görünsende ben hala iyiliği hissediyorum.Küllerinden doğ Koral.Enkazın altındaysan sana elimi uzatıyorum,tut elimi çıkarayım seni.'' dedim ve bana ilk kez gözlerindeki duvarı kaldırıp baktı.Umutla.Elimi tutup,avcuna kendi yüzünü koydu.
''Beni görüyorsun.Nasıl olur da kaçmıyorsun benden ? Nasıl olur da elini uzatıyorsun.Karanlığım ben.Sense karanlıktan kurtarıyorsun beni.Hazır mısın buna ?''
''Emre,enkazdan kurtulmak istiyorsun,gözlerinden görebiliyorum.Gözler bizim en büyük düşmanımızdır.Hemen ne söylemek istediğin belli olur.Sense sadece şuan o duvarı kaldırdın.Neden bilmiyorum ama sana güveniyorum.''
''Hayal,sana güvenmek istiyorum.'' dedi ve kafamı onun omzuna koydum.Burdan her şey çok güzeldi.Gökyüzü daha mavi-kırmızıydı.Deniz içindeki balık ve yosunlarla daha güzeldi.Her şey güzel olacaktı.
İnstagram : basaktasyurtt
Snapchat : basak.tasyurt
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtuluşum (Askıda)
Teen FictionHer aşk bir miktar imkansızdır aslında.Kurtulmayı bekleyen kişiler, birbirlerine bağlanır.Ve bu hikayede, biri giderse imkansızlaşır. "Gitmeme izin verme, imkansızlaştırma bizi.Kurtar beni." "Sen benim kurtuluşumsun, güzelim.Hep benimlesin."