Dinle Beni! 6. Bölüm: İlk gün devam ediyor.

32 2 0
                                    

Hayatımda geçirdiğim en acayip gün olmuştu bu. Abimin böyle bir ailenin kızıyla ne işi olabileceğini düşünüyordum ama daha fazla kafamı yormak istemedim. Kızların konuşmalarından matematik dersinin birazdan Sayısal Bölüm Binası' nda başlayacağını anlamıştım. Binaya doğru yürürken bir yandan da bana okulu anlatıyorlardı. Okulda neredeyse her alandan kulüpler bulunuyordu. Ama bazı kulüpler paralı olduğu için burslu öğrenciler yararlanamıyordu. Hakikaten de abimin dediği gibi olmuştu, burslu ve paralı ayrımını şimdi daha fazla hissediyordum.

Binanın önüne geldiğimizde on dakika sonra dersin başlayacağını fark ettik, koştura koştura dersliğe girdik. Ortak ders olduğundan hem eşit ağırlık bölümü hem de sayısal bölümü öğrencileri vardı. En arka sırada orta bölümde oturuyordu. Demir... Güneş camdan yüzüne ve saçlarına vuruyordu, ne kadar hoş bir çocuktu bu ve benim için ne kadar imkansız!

Öğrencilerin çoğu arka sıraları tercih etmiş olduğundan bize de ön sıralar kalmıştı. Boş bulduğum bir yere oturdum, tek kişilik masa sandalyelerdi, oldukça büyük ve teknolojik bir sınıftı. Ama Demir tam çapraz arkamda oturuyordu. Of şimdi bütün ders rahat edemeyeceğim, saçma bir şekilde onun beni izlediğini düşünüp gerim gerim gerileceğim. Hadi ama rahatla Derin, o çocukla senin bir işin yok. Ondan hoşlanmıyorsun bile değil mi ? Evet tabi ki böyle bir şey yoktu. Biraz daha rahatlamıştım, hoca içeri girdiğinde incelemeye koyuldum.

Kısa boylu, hafif göbekli, saçlarının önü tamamen açılmıştı, kalan saçlarının üstüne de karlar düşmüş, tonton birisine benziyordu. Kürsüsüne ilerleyip sınıfı baştan ayağa süzdükten sonra gözleri üzerimde sabitlendi. Ardından bana bakarak;
- Merhaba genç kız. Ben matematik öğretmeniniz İlhan Gencer. Okulumuza yeni geldin zannedersem, bizlere kendini tanıtır mısın? Hangi okuldan geldin, nerelisin? Ne işle meşgulsün?

Koca kalabalıkta kıpırdanmaların olduğunu hissedebiliyordum. Sonuçta ben bu okula yeni başlamış biri olarak dikkat çekiyordum ve bu durumun burslu yahut burssuz olmakla alakası yoktu. Gülümseyerek;
- Ben Derin Eva. Babamın işi dolayısıyla Ankara'dan İstanbul'a gelmek durumunda kaldık. Daha önceden Ankara Koleji'nde bursluydum, şimdi bu okula geldim. Şimdilik öğrencilikle meşgulüm hocam.

- Umarım matematikle aran iyidir. Yoksa çekeceğin var elimden, diyerek Noel Baba gibi güldü.

Hoca derse hızlı bir giriş yaptı ve anlatmaya başladı. Anlattığı konuyu Ankara'da görmüştüm ve bilgim vardı. Bu yüzden defterimin kenarına şiir yazmaya başladım. Ardından hocanın sesi aniden kesildi ve kafamı yukarı kaldırdığımda hocanın bakışlarıyla karşı karşıya geldim. Kahretsin, yakalandım işte. Defterimi hızlıca kaptı ve;
- Dersin sonunda sizi odamda bekliyorum, dedi.

Aman ne güzel, ilk günden hocayla takışmak alkışlanacak bir davranış. Ders bitimi kızlar beni öğretmenlerin odalarının bulunduğu kata götürdü. Ve hocanın odasının önünde beklemeye başladım. İlhan Hoca karşıdan gelirken ne kadar tontiş görünüyordu, böyle bir hocaya kızdırdığım için kendime sinirlendim.

- İçeri buyrun, küçük hanım.
Odasının içine doğru seğirtirken kızlara "Elveda" bakışımı attım.
- Evet sevgili Derin Eva. Bu şiiri sen mi yazdın?
- Evet hocam.
- Hmm... Gerçekten çok hoş. Seni Edebiyat Kulübü yazarları arasında görmek isteriz. Son bir kişilik yerimiz vardı ve bir senedir boştu. İster misin sen de?
- Ohh, çektim. Sonra, aaa tabi isterim, dedim.
İlhan hocaya tekrar tekrar selam vererek odasından çıktım. Kızlar endişeli gözlerle bana bakıyorlardı ve onlara hocanın aktardıklarını söyledim.
- Vayy Edebiyat Kulübü mü? Çok prestijli bir kulüp, hem de yazar olarak girmek gerçekten zor. Tebrikler Derin, diyerek bana sarıldılar. Ve şunu fark ettim ki gerçek arkadaşlık kurulması imkansız bir şey değilmiş.

Günümü bir şekilde geçirdikten sonra artık eve gitme vaktim gelmişti. Servis alanına doğru yola koyulurken kızlara son bir kez bakarak onları yurtlarına uğurladım. Şimdi akşama zorlu görev beni bekliyordu.

Dinle Beni!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin