Abim... Canım abim. Babamdan sonra tek tesellim , umut ışığım ,tek arkadaşımdi.Oda bıraktı beni,aldılar onu elimden babamdan sonra o küçücük yaşama sevincimide,yüzümdeki tebessümüde çalıp en derinlere sakladılar...
Babalar ,küçük kızların ilk aşkı, güvendikleri ilk erkek , en sevdikleri...
Tıpkı ben ve babam gibi. Artık babam bile diyemiyorum. Hayatımın en değerli kişisini öldüren bendim aslında. Onu kaybettikten sonraki suçluluk duygusu içimdeki bütün duyguları kalbimde karanlık bir yere gömdü. Suçluluk ve pişmanlık tüm benliğimi,geriye kalan ömrüme herşeyime hakim oldu. Hayallerim, bütün umutlarım ,pişmanlığımın ardından silinip giderken karanlığımda ve yalnızlığımda boğulmamak için tek sebebim abimdi. Neden suçluluk ve neden pişmanlık derseniz beni en sevdiğimden yoksun bırakan o gune dönelim.
Kavurucu güneşin altında sabırsızlıkla annemi bekliyorduk. Babam elimi bırakıp bavulları şoför yardımıyla arabaya taşırken hemen koşup bacağına yapıştım. Evet bu kadar çok seviyordum , elimi hiç bırakmasın istiyordum. Annemi de seviyordum ama kızından çok işine önem veren bir annenin sevilieceği kadar...
Herşey hazırdı ve Bodrum'a yolculuk başlamıştı. Babamla yolculuk yapmayı seviyordum daha bir zevkli oluyordu onunla. Daha doğrusu onunla geçen her dakika zevkli idi. Bir de abim vardı tabii benden dört yaş büyüktü . Ben o zamanlar altı yaşında o ise on yaşındaydı. Sürekli didişirdik ama babamadan sonra en değer verdiğim kişiydi o.
Bodrum'daki yazlığa ikinci gelişimdi. Babamla iki sene önce beraber beğenmiş ve satın almıştık burayı . O kadar severdiki beni dört yaşımda olmama rağmen orayı beğendiğim için hemen alıp tatile gitmiştik. Yine çok heyecanlıydım. Babamla beraber aldığımız için bende buranın yeri ayrıydı. En sevdiğimiz yer ise terastı. Bu ev hem konum hem de mimari açıdan tam beni yansıtıyordu o zamanlar . Dışı pembe ve yeşil annemin odası hariç diğer odaların ise yine isteğim üzerine açık mavi tonlarındaydı. Annemin ise lacivertti.Sert bir kadındı annem!Asla taviz vermezdi.
Annem yanımda olmasına rağmen her zaman anne özlemi ile büyüdüm aslında. Belkide bu yüzden bu kadar çok seviyorumdur babamı. Eksik kalan bu yanımı onunla doldurmaya çalışıyordum.
Ama anne sevgisi bir başkaydı tabi.Babamın bana verdiği sevgi anneminkini pek aratmıyordu. Her neyse ilişki durumlarımız bu şekildeydi.
Araba durduğunda babamın elini sıkıca kavrayıp sabırsızlıkla eve doğru çekiştirdim.Bir yandan gülüyor bir yandan da bana yetişmeye çalışıyordu çünkü elini bırakıp koşmaya başlamıştım bile.Annem ve abim arkamızdan yavaşça yürüyor aynı zamanda gözlerini devirmeyi ihmal etmiyorlardı. Abim tıpkı anneme benziyordu benim babama benzediğim gibi... Heyecandan babama hemen kapıyı açmasını söylüyordum. Hızla gelip kapıyı açtı ve el ele terase çıktık. Bahçeden terasın demirlerini aşıp içeri giren incir ağacının dallarını görünce sevinçten babamın kucağına atladım. Adeta haykırarak bana incir koparmasını istedim. Yanağıma sulu bir öpücük kondurup beni kucağından indirdi.
Nereden bilebilirdim ki bu incirin onun sonu bu öpücüğün de benim sonum olacagını..?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sözde İntikam
Teen FictionHerşey iki dostun kavga etmesiyle başladı. Ortaya çıkan intikam duygusu aslında belrisiz bir aşkın başlangıcıydı. Kim bilebilirdi ki Ayaz'ın ebedi kışına doğacak Güneş'in intikam sebebi olduğunu. Aslında ikisi birbirlerinin tam tersi idiler. Güne...