Ölüm bana göre gitmekten ibaretti. Bazen gider insan sonra geri gelir. Gider gelmeyecek gibi ama yine gelir. Bir yere kendi isteğinle gidersen geri gelebilir devam edersin zor olsada edersin .
Ama ölüm öyle mi?
Oraya isteyerek gitmezsin , orası karanlık bir yer, orası karanlık bir çukur ,orası herkezden uzak bir yer. Orası karanlığın damgasını vurduğu yer. Kim ister orayı?
Benim babam karanlığa layık değil, o en çok ışığı , aydınlığı sever . Bu sebeple adım Güneş.
Güneş genelde ışık verir , ısı verir bir kaynağı yoktur. Oysaki ben öylemiydim benim ışık kaynağım babamın beyaz yüzü idi. Benim yaydığım ısı babamdan aldığım sevginin ısısı idi. Benim kaynağım babam idi...
Ve o artık karanlıkta iken ben soğuk ve siyah olacaktım. İçim ürperdi yavaşça yere oturdum . Abimde yanıma oturdu. Ve ben içimin burukluğu ile abimle konuşmak istiyordum . Kendimi soğuk, donmuş , karanlıkta hissediyordum. Ve birde yalnızlık eklensin istemiyordum. Dizlerimi kendime çektim ve elimle onları sarıp başımı dizlerime koydum. "Biliyor musun abi? Bir gün babamla otururken bana dediki "seni asla bırakmayacağım Güneş'im" dedi. Bende ona güldüm ve dedimki " ya ölürsen ne olacak? Yüzü değişti ve bana bakarak iç çekti "o zaman güçlü bir kız olup mezarıma sık sık gelirsin." Ona baktım , kaşlarımı çattım ve koşa koşa ona sarıldım " baba bundan sonra sana ölmek yasak " dedim . Yüzünde bir gülümseme belirdi. Sanki onun elinde gibi demiştim. Ama inanmak istemiyorum abi . Nasıl inanırım ki?" Ağızımdan hıçkırıklar dökülmeye başlarken abimin bana sarıldığını hissettim . Babamın yokluğu bir kara bulut gibi üzerime çöktü. Onu özlemiştim daha şimdiden. Bu kaldıramayacağım kadar ağır bir yüktü ve ben altında eziliyordum. Sanki mümkünmüş gibi babamın son kez ismimi söylemesi sürekli başa alınıp kulaklarımda çınlıyordu.
Ben dört yaşımdan beri yoğun ve disiplinli bir şekilde eğitim alıyordum. Evet küçük bir yaş ama kaldırabiliyor ve gerçekten öğreniyordum. Bu yüzden yaşıtlarımın bilmediği ve anlamadığı birçok şeyi biliyor ve anlıyorumdum. Yaşıma göre olgundum tabii bu olgunluk babamın yanına gelene kadar sürerdi. Onun yanında ağzım kulaklarımdaydı her zaman . Kahkahalarım hiç dinmezdi. Anlaşılan şu ki olgunluk ebedi bir hal alacaktı . Çocukluk ise yok olacaktı.
Kafamı kaldırdım gün yavaşça kararıyor tıpkı kararan içim gibi. Yüzüm de bir buz kütlesi vardı sanki . Bakışlarım ise o buz kadar donuktu. Abime baktım onun da benden bir farkı yoktu . Yıkılan bir bina karşımda duruyordu. "Babamı görmek istiyorum. " Bana döndü ve başını salladı. Kalktı ve telefona yöneldi bir numara çevirerek kulağına götürdü . Bir süre bekledi. "Anne."dedi. "Oraya nasıl gelebiliriz?" Karşı tarafı dinledi ve kapattı. Bir süre ona baktım yanıma gelerek elimden tuttu ve beni kaldırdı. Bir şey demeden aşağı indik. Kapının önünde araba vardı. Abimle o yöne giderken gözüm bir şeye takıldı. Burası terasın altıydı ve orda kırmızı bir şey var . Durdum ve abimde benimle durdu. Baktığım yere baktı ve bana" hadi gidelim."dedi. Elini bıraktım ve oraya gittim. Ve tam orada durdum. Bir an babamı oradan yere çakılırken ki hali kafamda canlandı ve gözlerim tekrardan doldu. Yere çömeldim ve çenemi dizime koydum. Babamı burda kanlar içinde düşündüm ve yaşlar bana eşlik etmeye başladı. Işık saçan yüzü kan ile boyalı halde. Dehşete düştüm . Abim elimi tutup beni çekiştirerek arabaya soktu. Gözüm hala kanlı yerde idi. Ve araba yürümeye başladı . Evden uzaklaşıyorduk. Abim beni kendine çekti ve sarılarak öylece durdu. Babamla bütün anılarım gözümün önünden geçiyordu. Saçlarım da ıslaklık hissetim . Kafamı kaldırmamla ağlayan abimle karşılaştım. Ona iyice sarıldım . Yok olmak istiyorum , bu üzüntü beni dehşete düşürüyordu.
Çünkü babamı son kez olarak görmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sözde İntikam
Подростковая литератураHerşey iki dostun kavga etmesiyle başladı. Ortaya çıkan intikam duygusu aslında belrisiz bir aşkın başlangıcıydı. Kim bilebilirdi ki Ayaz'ın ebedi kışına doğacak Güneş'in intikam sebebi olduğunu. Aslında ikisi birbirlerinin tam tersi idiler. Güne...