Sahildeki balıkçılara yaklaştık, meltemi yüzümde hissettim. Selma, balık
yiyelim diye ısrar etti. Buranın balığını sevdiğimi bilirdi, beni en zayıf
noktamdan vuracaktı. Benimle ilgili o kadar çok şey bilirdi ki, bazen ağzım açık
dinlerdim. Belki de onu bunun için terk etmişimdir. Muhtemelen de öyledir.
"Bugüne kadar kimse benim için böyle bir şey yapmadı," dedi.
"Bu kadar cesur olduğunu bilmiyordum. Beni aslanlar gibi korudun, savaştın benim için.
İnanamıyorum benim için. Elimi tutar mısın?"
İçimden kalacak yerim olsaydı, bu haltlara hiç girmezdim diye geçiriyordum.
Biri için savaşmak mı? Sanki üçüncü dünya savaşı götümüzde patlamış ve bizler
de aristokrat süvariler olarak kadınlarımız ve çocuklarımız için savaşa gidiyoruz.
Saçmalık.
O çok beklediğim yağmur patlak verdi. Gökyüzü bağrında ne varsa
yağdırmaya başladı. Tekneler gözlerimizin önündeki dalgalarla yükselip alçaldı.
Selma'nın gözlerine baktım, gözlerinin altı dalga çukurları gibiydi. Elini iyice
sıktım.
"Hava soğudu değil mi?" dedim.
Beklediği soru buymuş gibi, "Bana gidelim istersen, evi değiştirmedim!" dedi,
heyecanla.
"Olur," dedim. "Bu havada sevişmekten başka bir halt da yiyemeyiz."
Apartmanın isminden hiç hoşlanmazdım: "Cennet". Lanet olasıca, ölümü
anımsatırdı bana. Bir seferinde kapısına işemiştim, biraz sarhoştum da. Selma
günlerce bu sahneye gülmüştü. Halbuki, insanın yapmak istediği bir şeyde,
komik olan ne vardı, anlayamamıştım. Merdivenleri birer ikişer çıktık, gerçi
sevişmeye koridorda da başlayabilirdik; ama o ihtiyar bunakla bir daha
karşılaşmak istemiyordum. Bir seferinde ihtiyar, koridorda Selma'nın üstüne
çullandığımı görünce takma dişlerini düşürmüştü. Kötü haberse, ölmedi.
"Ne zaman bu evden ayrılacaksın? Burası beni ürkütüyor," dedim.
"Yakında sevgilim. Çok yakında. Belki de sana taşınırım, eskisi gibi yine
beraber yaşarız. Her sabah kahvaltı hazırlarım sana. Bunu düşün!"
Düşündüm. Gerçekten bir evim olsaydı Selma'ya bir süre katlanabilirdim.
Bir haftamı bu evde geçirdim. Eğlenceli vakit geçirmedim desem yalan olur,
sabahları kahvaltı ve akşamları düzenli yemeğin ne demek olduğunu
unutmuşum. Sınırsız da sigara içebiliyordum. Bu kadın bana bir ömür bakacak
gibiydi.
Sabahları o işe giderken ben kitap okumaya başlardım. Selma'nın kitap
zevkini her zaman beğenmişimdir. Değerli kitapları var. Özellikle Rus
edebiyatının başyapıtlarına sahip olması beni mutlu ediyordu. Bazen müzik
koleksiyonundan parçalar dinlerdim, evde raflar dolusu plak vardı. Esmeray'a
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİGARAMA DOKUNAN TANRI
EspiritualKimisi hayatın ona sunduklarıyla yetinir, kimisi yetinemez ve kimisi de: "Hepsinin Canı Cehenneme," der. Bu hikaye üçüncü grubu anlatıyor. "Aslında benim ne istediğimi biliyor musun? Hepinizin canı cehenneme!Rahatlık, sakinlik istiyorum! Kendi huzur...