Astral Seyahat İnsan... Kendini bedenle algılayan, madde boyutuna sıkışıp kalan yaratık. Kadim bilgilere göre cennetten yeryüzüne "DÜŞMÜŞ" bir varlık... Bu düşüşü ve cenneti benliğinden bir türlü silemediğinden, kurtuluşu uğruna halden hale doğru koşturuyor. İnsan özgürlük yolunda neler denememiş ki tüm tarihi boyunca? Tüm denemeleri sonucunda yeryüzüne biraz daha gömülmüş ve her kuşakta madde hapishanesinin parmaklıkları biraz daha çoğalmış. Son nesillerin, yirminci yüzyılın bilimi ile gömüldüğü; "görüyorsam, tutuyorsam vardır, görmüyorsam yoktur" düşüncesi bunun en iyi kanıtıdır. Lakin Kuantum bilimi, ışık ile ilgili keşifler, enerjilerin ve rezonansların görüntülenmesi; 21. yüzyılı farklı bir bilinçle başlatabildi. Şimdi binlerce yıl öncesinden kalan bazı bilgiler, daha açıklanabilir duruma geldi. Bu bilgilerden en önemlisi de, bedensiz hareket edebilmek, yani bilinen adıyla astral deneyimlerdir. Astral deneyimler, bedenin olduğu yerden kıpırdamadan, bilincin yaptığı seyahatler diye tanımlanır. Aslında astralin birçok çeşidi vardır. Rüyalar da astral olaylardır. Rüyada birçok deneyim yaşarken, bedenimiz olduğu yerden ayrılmaz. Yolculuğu yapan nedir öyleyse? Dokunuyorsam vardır diyenlere iyi bir soru bence... Rüyada gidebileceğiniz durumlara ya da yerlere uyanıkken neden gidemeyesiniz? Rüyada nerelere gidilebilir? Tanımadığımız yerlere, tanıdığımız yerlere, dünyadaki mekânlara, başka dünyalara, eski günlerimize, gelecek günlerimize, kendi bilinçaltımıza ya da başkasının bilinçaltına... Rüyalarını hatırlayanlar çok iyi bilir bu seyahatleri. İnsan rüya bu ya deyip, o alanın içinde her şeyin mümkün olduğunu kabul ederek anlatır da, "ben uyanıkken odanın tavanından çıktım, sokağı seyrettim, komşunun arabasının üstünde dolaştım", demeye çekinir. Aklın hapishanesi, bu olayları yargılar çünkü. Bu yargılar, insanın bedensiz seyahatini engelleyen en kalın parmaklıklardır. İşim gereği, rüya, şifa, durugörü, astral konularının sürekli içindeyim. Doğduğumdan beri yaşadığım bir sürü olayın akılcı ve bilimsel tanımlarını bulabilmek için düştüğüm yolda, kendimi meslek olarak da bu konuların içinde buluverdim. Hiç planlamamıştım oysa bunu akıl düzeyinde. Bana en çok sorulan ve istenen konular ise, durugörü ve astral... Her ikisi de beden hapishanesinin dışındaki alana ait. Bana göre astral olgusu; zaman kavramını, ışığın dinamiğini, atom altı boyutu ve titreşimin geçerli olduğu her alanı içine alıyor. Değişik yöntemler ile uzağa şifa gönderdiğinizde, gözlerin görmediği bir olay gerçekleştiriyorsunuz. Bir bedenin bilincinden çıkan bir takım şeyler astral bir seyahate çıkıyor ve başka bir bedene ulaşıyor. Bu yolculukta biyofotonların önemli olduğu tespit edildi ve niyetin taşıyıcılığını yaptıkları kabul edildi.