Yaşanması gerekenler yaşanmayınca unutulmaz oluyor insan.
Tabi bunlar işin şakası.Fakat her hayatın bir hikayesi var.Birileri o hikayelerin başrolleri...
Hiç düşündünüz mü belki de siz hiç tanımadığımız hikayelerin başrolüsünüz.
Yada gözlerinde bir ömür boyu hüzünsünüz...
Bugün uyandığımda anlamsız hüzün vardı.Sebebini bilmiyorum.
Kıyafetlerimi giyip evden çıktım.Dedim ya mutsuzum gerçekten neden ya .Neden mutsuzum.
Sınıfa geldiğimde Can ve yanında bir kız vardı.Konuşuyorlardı.Birden beni kız görünce önce gülümsedi sonra canı aldı öptü .Anlamsız şekilde onlara bakıyordum.Can ayrıl sana diyorum. Ama hiç bir şey yapmıyordu.
Ordan hemen ayrılıp koşarak uzaklaştım.Kendimi deniz kıyısında buldum.Anlamsız bir şekilde boşluğa bakıyordum. Denizde huzuru bulmaya çalışıyordum.
Ve bir zaman sonra anladım ki, sevdiğimiz bir insanın kalbimizde bıraktığı yara, onun bulunduğu noktadan daha da derinmiş. Ne acı dedim.Gözümden bir yaş dökülerek.
Bu dünyadaki herşey çok acımasız.dedim
Eve geldiğimde oldukça bitkin kendine gelememiştim.
Hayır yani ben yanlış anladım sandım.Belki kız Can'ı aniden çekti.Ama neden çekilmedi.Neden yanıma gelmedi.
Odama çıktıktan sonra annem odama geldi.
Gönlün mü hasta? dedi.
18 yıllık ömrüm bir söze sığdı da,ben"Evet"diyemedim.
Sonra annem odamdan çıktı.
Bende balkona çıktım.
Hava almaya ihtiyacım vardı.
Gökyüzü hep arkadaşım olmuştur.Bu dünyada.
doğrularını duyduğum zaman kahrolacağım bazı yalanlar vardı; bu yüzden bile isteye kandırıldım, kendimi kandırdım. çünkü beklentileri asgari boyutta tuttuğun zaman hiçbir şeye şaşırmıyorsun, "eski ben olsa kendine bir mezar kazmıştm, oysa şimdi." diyorsun.
En küçük ayrıntıları bile akla kazımak sevdanın ta kendisi bazen. Misal, evimin önündeki sokaktan yirmi dört kez geçtim seninle ve yalnızca yedisinde ellerini tutabildim. birlikte geçirdiğimiz ilk otobüs yolculuğunda ben sana on iki kez sen bana on dört kez bakabildin. kayıtlara geçmeyen tek şey ise kim bilir sana kaç kez yenildim.
Aa gökyüzü sen olmasan ben kime anlatıcam derdimi .
Ellerime baktım.Onunla yaptığımız dövme vardı.
O dövmeyi seviyordum.Onunla aynı şeyimiz olması.Mutlu ediyordu.Ama birada hüzün tabi.
Kelimelerim mi tükendi yoksa bu vaziyet çoktan anlatılmayacak duruma mı geldi kestiremiyorum. hiçbir şeye takatim kalmadı, ne vazgeçmeye ne de kalıp devam etmeye. eğer anlatırsam mürekkebi olmayan bir kalemle yazmaya çalışacağım, anlatmazsam ise o kalemi boynuma saplayacağım. bu yüzden duruyorum, kendi bileğimde atan saati durduruyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
''BİZİ ANLATSAM''
ChickLitOnu kaybedemeyecek ve bir o kadar da sahiplenecek bir kızdım. O ise kendi dalgasıyla ortama hava katan bir çocuktu. Ama o şimdi neredeydi...