Acısı Bile Güzel

112 11 1
                                    

Ben sana asla sarılamayacağım değil mi? Kokun ciğerlerime dolmayacak. Omzun sığınağım olmayacak. Hiç öpemeyeceğim bileklerinden, avuç içlerinden. Dizlerime yatmayacaksın hiç. Göğsüme yatırıp saçlarından öpemeyeceğim seni. Çimenlerin üzerine uzanıp gökyüzünü seyredemeyeceğiz. Omzundan öpüp tüm acılarını, yükünü hafifletemeyeceğim. Oysa ben bunları sadece seninle yaşamak isterdim. Bir sana sarılayım, bir senin kokunu duyayım. Ama hiç olmayacak. Dünyadaki en olmaz denilen şeyler bile olacak ama biz olamayacağız. Ah şiir gülüşlüm, bir seni isterken bir sen yoksun. Bir sen olmayacaksın. Sen başka bedenlerde hayat bulurken benim içim günden güne çürüyecek. Sen başka bir kadınla mutluluğa adım atarken ben, senin çoktan unuttuğun anılarımızda kaybolup gideceğim. Olsun be güzel gözlüm. Seni sensiz sevmek bile güzel.

   Sevgilim.. Şimdi senin bensiz orada aldığın nefes, burada benim nefesimi kesiyor, bil istedim.

  Merhaba çocuk, bunu hiç bilmediğim bir sokakta acısını tarif edemediğim gözyaşlarımı dökerken yazıyorum sana. Senin yokluğun değil, bana öyle bakman acıtıyor şu yüreğimi. Zaten hiç gelmedin, yokluğun nasıl acıtabilir ki? Peki, hiç gelmemişken hep içimde olmana ne demeli? Herşeyi geçiyorum güzel gülüşün hatrına, banyoda suyun altında ağlayacak kadar nasıl sevdirdin kendini sen? Bu küçücük yüreğe nasıl koca bir devrim gibi geldin? Söyle çocuk, nasıl hiç sevmedin? O yüreğine herkesi koyup beni nasıl koyamadın? O gülüşlerini herkese layık görüp beni nasıl göremedin? En güzel cümlelerini herkese kurup bana bir kelime dahi etmedin? Söyle bana, bak içim acıyor. Seni unutamayan, yerlerim acıyor. Seni sevdiğim yerlerim, paramparça zaten. Söylesene, nasıl sevdirdin kendini sen? Bu sana, en acılı sözlerim çocuk. Çünkü bugün ben, hiç bilmediğim bir sokakta hiç tanımadığım insanların garip bakışlarında bırakıyorum seni. Bak bukez, içim sökülene kadar ağlamıyorum. İçimi söküp kalkıyorum. Seni, öldürüyorum. Bir insan bu kadar acı veren birşeyi, nasıl böylesine sevebilir çocuk? Söylesene bana, sen sevdin mi hiç? Beni geç, kendinden başkasını sevebildin mi? Biliyormusun sevmek ne? Biliyormusun yüreğinde koca bir dağ taşımak nasıl birşey? Biliyormusun sen, seni görmeyecek birini sevmek nasıl bir acı? Bilmiyorsun, ama bil. Sev birini çocuk, güzel seversin sen. Yüreğin güzel senin, beni almasada o yüreğin çok güzel. Zaten hep güzeldi, hala güzel. Affedemiyorum seni, hiç ağlamayan beni durup dururken gözleri dolucak hale getirdiğin için. İnsanların yanında ağlamaktan nefret eden beni, tuvalet köşelerinde ağlayacak kadar çaresiz bıraktığın için. Bitiriyorum seni çocuk. Bugün bilmediğim sokakta, biten gözyaşlarım gibi bitiyorsun. Bugün, tanımadığım insan yüzlerinde öldüğüm gibi ölüyorsun. Ve sen çocuk, ölmüş ruhumun katili olarak ömur boyu mutsuzluğa hükümlüsün. Sen demiştin bana 'Kalp kıran, ömür boyu mutsuzluğa hükümlüdür.' Giydiğin hüküm, ömür boyu omuzlarını kessin, yüreğini sızlatsın . En tertemiz duygularımı, hissizliğe çevirdiğin için.  

  Sensiz kaçıncı gece, kaçıncı saat? Sayamadığım kadar çok, sayamadığım kadar ağır. Hep soruyorum, bir insan gelmeden gidebilir mi? Gittin, gelmeden gidilebilicek en güzel şekilde hemde... Açtığın bu yaralar nasıl kapanır bilmiyorum, ne iyi gelir bilmiyorum. Senin dahi iyileştiremeyeceğin bu yaralar, nasıl geçer ki? Geçmiyor zaten, hep bir sızı, hep bir acı. Bazıları gülüşün için, eyvallah dedirtiyor da, bazıları hiç geçmiyor. Seni sevmeyi çok ağır ödedim, ödüyorum. Çok şey yitirdim, güvenimi, duygularımı, hislerimi. Hepsini sana bağlamışım meğer, yeni anlıyorum. Kimseye güvenemiyorum artık, insanların yüzüne bakamıyorum yürürken. Birine sarıldığımda, iyi hissetmiyorum, şarkılar bile eskisi kadar etkilemiyor. Duygularım... Sende ne çok duygumu yitirmişim ben, şimdilerde hissizliği oynuyor olmuşum. Eskiden oturup ağlayacağım şeylere şimdi, bakıp geçer olmuşum hatta. Şimdilerde, ağlayamaz olmuşum. Boğazımdaki bu düğümler nasıl gecicek? Seni sevmenin bedeli bu kadar ağır olmamalıydı. Bu kadar, geçmemeliydin benden. Bazıları 'halamı?' diyor, 'hala onu mu seviyorsun?' gülüp geçiyorum onlarada. Bilirsin, seni anlatmayı çok severdim halbuki. Gülüşüne şiirler yazdığım adam, şu sıralar duygularımın katili olmuş. Ne güzel demiş Cemal Süreya, katil de bilmiyor öldürdüğünü'. Bilmiyorsun, nasıl vurduğunu, nasıl öldürdüğünü bilmiyorsun. Ah gülüşüne sigara yaktıran adam, sigaralarımın nasıl yandığını bilmiyorsun. Gülüşün olmadan yanan her sigaranın, benden çok tutuştuğunu bilmiyorsun. Önceki yazımda sana 'çocuk' demiştim, 'küçücük yüreğime, nasıl devrim gibi geldin çocuk?' diye bağırmıştım sana. Ve sen yine sağırdın bana... Bukez 'adam' diyorum sana. Ciğerimi yerinden söken, ama söktüklerini gülüşüyle toplayan adam. Nasıl yandığımdan haberi olmayan, ama nasıl yaktığını izleyen adam. Lakin senden tekrar bişey istiyorum, 'Sev birini adam, güzel seversin sen.'  





''BİZİ ANLATSAM''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin