"Kızlardan Hoşlanıyormuş!" 2. Bölüm

132 10 53
                                    

Gözlerimi saran sabah güneşiyle yeni bir güne uyanmıştım. Yine kendime bu günün güzel olacağına dair sözler vermiştim fakat bunun sadece yalan olduğunu adım gibi biliyordum.

Okul kıyafetlerini giyip saçımı taradıktan sonra çantamı hazırladım ve ayakkabılarımı giyip aşağıya indim. Kahvaltı yapmayı sevmediğimden beklemeden evden çıktım ve okul servisini bekledim. Sonunda servis geldiğinde çantama daha sıkı sarıldım ve servise bindim. Bindiğim an çoğu göz bana döndü ve etrafı fısıldaşmalar kapladı.

Pek fazla umursamadan boş bulduğum yere oturdum ve çantamdan telefonumu çıkarıp kulaklığı taktım. Sabahtan beri dilime dolanan Black Veil Brides - İn The End şarkısını açtım ve sesini yükselttim. Ses kulaklıklarımdan taştığı için servistekiler sesi duyabiliyordu. Fakat buna alışkındılar.

Sonunda okula vardığımızda telefonu çantama attım ve çantamı sırtıma takarak servisten indim. Okul binasına yürüdüm ve derse girmeden önce kantinden beni tok tutması için simit aldım. Sınıfa çıktım ve dersin başlamasını beklerken simidimi yedim.  Dersimiz matematikti. En sevdiğim dersti. Defterlerimi kitaplarımı çıkardım ve hocayı bekledim. O sırada sınıf dolmuş, herkes yerine geçmişti.

Hoca da derse girdiğinde ve dersi anlatmaya başladığında ara ara gözlerin bana döndüğünü hissediyordum ve bu beni rahatsız ediyordu. Rahatsız olduğumu belli etmek adına kıpırdandım. Tek başıma oturuyordum. En azından bu iyi bir şeydi.

Hocanın anlattıklarını defterime not alırken, iki sıra atkamda oturan Sudem ve Biricik 'in fısıldaştığını duydum. İkisiyle de pek yakın değildim. Fakat önlerinde oturduğum için konuşmalarına kulak şahidi oldum.

"Şu kız varya. İşte o lezbiyenmiş galiba. Kızlardan hoşlanıyormuş!"

Kimden bahsettiğini anlamadım ve bir süre düşündüm. Ardından Sudem Biricik'in söylediği şeye karşılık verince iyice kulak kabarttım.

"Zaten belliydi. Odasında falan hep kız posterleri asılıydı."

Yutkundum. Benden mi bahsediyorlardı? Evet benim odamda tumblr kızlarının vs. resmi asılıydı. Fakat bunu sadece yapan ben olamazdım.

"Bir de dün Tolga'nın teklifini reddetmiş. Kızım kesin eşcinsel."

"Sessiz ol duyacak."

O an beynimden vurulmuşa döndüm. Benden bahsediyorlardı. Eşcinsel olduğumu düşünüyorlardı. Evet, o çocuğun teklifini reddetmiştim. Ama bu aşk işlerinin saçma olduğunu düşündüğümdendi. Ben... eşcinsel değildim ki.

O an içimden gelen haykırma isteğiyle koşarak sınıftan, ardından da okuldan çıktım. Akan gözyaşlarımın görüş alanımı bulanıklaştırmasını aldırmadan koşmaya devam ettim. Sonunda ara sokaklardan birine girdiğimde yere çöktüm ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

İnsanlar neden bilmedikleri bir şey hakkında konuşmayı bu kadar seviyorlardı ki? Kahretsin! Tolga beni öldüreceğini söylemişti. Kesin bu dedikoduyu o çıkarmıştı.

Önemli olan benim eşcinsel olduğumu düşünmeleri değildi. Beni o sokuk zihinleriyle yargılamalarıydı. Eşcinsel olsam bile, bu kötü bir şey değildi ki! Bir insan kendi cinsinden hoşlanabilirdi. Bu normal bir şeydi. Fakat onlar empoze edilmiş o küçük zihinleriyle bunu anlayamıyorlardı.

Neden bana sormak yerine arkamdan konuşmuşlardı ki? Bana sorup gerçekleri öğrenmek yerine, neden uzaktan izleyip yargılamışlardı ki?

Orada ne kadar kaldım bilmiyorum. Sonunda gözyaşlarım durduğunda kalktım ve okula ilerledim. Okulda kimse kalmamıştı. Çantamı aldım ve merdivenlerden inmeye başladım. O sırada bir ses duydum ve arkama döndüm.

Siyah Papatya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin