Nisan yağmurlarını bilir misiniz? Hani şu yılın en bereketli yağmuru olarak bildiğimiz yağmurlar. Yılda sadece bir ay olur o bereketli yağmur. Nisan da da sadece bir kaç defa. O yüzden kaçırmayın derler.
Bende kendimi kaçırılmış içi boş kimseye yaramayan bir gemi gibi hissediyordum o nisan yağmuru altında. Ne kendime iyiliğim vardı şuan ne de bir başkasına. Ne geçmişim vardı ne de dolu bir kalbim. Beynimin içi bomboştu adeta, düşünecek hiçbir şeyim yoktu.
O gün o lanet olasıca kazayı yapmasaydım belki şuan babamla derbi maçlarında olabilirdik. Tabi eğer bir babam varsa. Yada annemle etek mi pantolon mu kavgası yapabilirdik. Kardeşlerimle annemin hazırladığı kahvaltıda sen beş tane sucuk yedin gerisi benim kavgasında olabilirdim. Evden kapıyı sert çarpıp çıktığımda eve gelene kadar acaba annem bana küsmüş müdür? Diye saatlerce düşünebilirdim.
Ta ki o kazayı yaptığım güne kadar.
Şimdiyse bir ailem bir kardeşim olduğundan bi haber yaşamaya çalışıyordum. Sürekli hatırlamak için zorlandığım zaman başıma giren şiddetli ağrılar, Eylül ve Aras'ın anlam veremediğim yakınlıkları, bir de şu benimle arkadaş olmaya çalışan grup vardı. Düşünmem ve yapmam gereken yüzlerce şey varken ben neden burdayım, kim hiç tanımadığı birini sırf zor durumda diye hayatına alır ki?
Eylül'ün anlamlandıramadığım bu yakınlığın sebebini öğrenmem lazımdı. Yoksa arkama dahi bakmadan, neler olacağını umursamadan bu evden defolup gidebilirim.Öncelikle bir iş bulmam lazım,yeni bir hayat için paraya ihtiyacım var. Kalacak bir yere ihtiyacım var. Benden birşeyler saklamayan ve istemeyen arkadaşlara ihtiyacım var.
İhtiyacım olmadığını bildiğim tek şey ise bana ceza olsun diye benimle uyumayan bir çift kahve göz.
Aras'la uyandığımız sabahı hayatım boyunca unutamayacaktım sanırım.
Uyandığımızda kolum arasın tişörtünün içindeydi onun da elleri beni sarıp sarmalıyordu. Nedenini bilmiyordum o an ama düşündüğüm tek şey rahatsız olmadığım dı. Tuhaf olan da bu değil mi? Henüz bir kaç haftadır tanıdığım fakat üç beş cümle kurduğum adamla sarmaş dolaş uyumuştum ve rahatsız edici gelmiyordu.Ben yataktan düşene kadar gayet huzurlu bir ana tanıklık ediyordunuz. Aras'ın kafes halindeki kollarından kurtulmaya çalışırken kendimi yüz üstü yerde bulmuştum. Tahta zemine 'şap' diye yapışınca Aras tek gözü açık halde sırıtarak bana bakmıştı ve sonra odadan def olup gitmişti.
Yatakta uzanıp tavanı izlerken gözlerim saate takıldı.
03.18
Aras'la beraber uyuduğumuzun ertesi gecesiydi. Hala uyuyamamıştım. Bütün gün olanlar hem zihnimi hem bedenimi yormuştu fakat düşünmekten gözlerim kapanmıyordu bile.
Özlüyordu kalbim,ama kimi özlediğini ben bile bilmiyordum.
Seviyordum her hücreme kadar, ama kimi sevdiğim hakkında tek bir fikrim dahi yok.
Canım çok acıyor hatta ama kimin için ne için acıdığını bir allah biliyor. Ben bile bilmiyorum.
Nisan yagmurlarım herkese deydi, bir beni esti geçti.
Düşüncelerimden ziyade duygularımda boğulmaya başlamıştım artık. Haftalar geçti ama en ufak bir gelişme yok.
Sağ gözümden yavaş yavaş tenimi yakarak bir yaş düştü mavi yastığıma.
Dönüp yastığa baktığımda mavi denizde küçücük bir leke gibiydi.Benim lekemdi."Uyuyo musun? "
Sesin sahibi Aras'tı. Bu saatte gece gece neden ayaktaydı ki bu adam? Ha bir de neden kapımın önünde?"Uyumuyorum gel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ KADER
Teen FictionGözlerimi açtığımda başka bir kalp, başka bir vücuda sahiptim. Ha birde başka bir hayat. Bambaşka bir hayat kucaklıyordu beni, hayatımı, geçmişimi bırakıp gelmiştim buralara kadar. Kaderin bana verdiği defteri ya siyaha boyayacaktım bundan sonra...