Hep son kez, son kez diyerek kendimi kandırdım. Son kezlerin sonu gelmedi belki ama benim sonum pek yakında gibi. Senelerdir mutluluğum için değilde onun mutluluğu için çabalamıştım. Mutlu oldu ama benimle değil. Şuan ne mi yapıyorum, sevdiğim çocuğun isteyeceği kızın evine gitmek üzere hazırlanıyorum. Pekala, bunu niye mi yapıyorum, çünkü o istedi. Ben onu bu denli severken görmemesi üzüyor mu? Evet, çok.- Lise yılları -
" Kızım ben bu çocuk için yolları, yılları ardımda bıraktım, daha ne yapayım. " diye homurdandım. Açelya ile buraya gelmiştik. Ailem kabul etmesede ikna edecektim, etmiştim de. Şarkıları ile güçleniyordum, o geleceğin sanatçısı idi, ben ise onun hayranı. Çok gülünesi ve acınası.
" Bak, o bunlarla yetinecek bir tip mi? Hayır, koskaca bir hayır. Onun için yolları aştın geldin, şimdi böyle durup beklemek niye? " Durup beklemek niye? Bu soruya verecek cevabım benden başka herkese iyi davranıyor olmamalı, başkasını seviyor olmamalı.
" Hmm. " diyerek bir iç çektim. Soner, sana içimi dökememem o kadar canımı yakıyor ki, bunları küçük bir sayfaya dökmek... Hayallerim gerçekleşecek diye diye hayallerimden oldum.
------
"Erva , hadi güzelim bizi bekliyorlarmış. İlkay beklemeyi sevmez biliyorsun, çabuk olalım biraz. " İlkay beklemeyi sevmez, ama ben senelerce beklerim seni.
" Tamam, hazırım zaten. Gidelim. " sesimin soğukluğunu farketmemesi bile her şeyin bir kanıtı.
" Güzelim, bir şey oldu da bana mı söylemiyorsun ya da ben mi çok kafama takıyorum seni? " Güzelim... Senin güzelin, sen ise...
" Sorun yok, bekletmeyelim İlkay'ı hadi. " Gülümseyerek kafa sallayınca, çocuklar gibi şen şakrak olduğunun birkez daha farkına varmıştım. İlkay'ın onu sevmediğini, Umut'ta dahil olmak üzere, hepimiz biliyorduk. Soner ise buna kördü, her şeyi sezen Soner, buna kördü...
" Hadi abicim hadi, sabaha kadar sizi bekleyeceğim kapının önünde dimi? Aslında beklerim yanımda sevdiğim kadın olunca... " Çarpık gülümsemesi yüzüne eşlik ederken Umut'un bu haline tebessüm ettim.
" Sende gülme kız, hadi binin arabaya gidelim. " Kafamı onaylar gibi salladım, benim enkazıma gidiyorduk, seve seve giderdim tabii..
Arabadan inince Açelya destek olmak istercesine koluma dokundu. Şuan bu dokunuşla bile düşecek kadar güçsüzdüm. Seneler bana buna alışmayı öğretmişti ama böyle bir duruma alışkın olmam saçmaydı zaten. Alışırsam, aşk olmazdı. Umut'un beni yönlendirmesiyle kapıya doğru yaklaştım. Elinde çiçek ve çikolatayla bekleyen Soner'e kapıyı açmamaları için dua edip, gözlerimi kapatırken kapının gıcırlıtıyla açılıp içeriden " Hoşgelmiş benim oğlum, buyurun geçin içeri " nidaları çıkıvermişti bile. Buyrun, sizide bekleriz...
Oturduğumuz da kahveler gelmişti. Soner'in anne ve babasının durumu ortadaydı. Ha dediğinde gelebilecek insanlar değillerdi. Annesinin hastalığı buna yeterince engel oluyordu, canım annem, hep kızım diye severdi beni. Hala öyle tabiki.
" Sebebi ziyeretimiz belli... " Cümleyi daha tamamlamadan cevap gelmişti zaten.
" Verdik gittttiii. " İlkay'ın dökülen timsah gözyaşlarına içten içe gülüyordum. Soner herkese sarıldıktan sonra İlkay'ın alnını öpünce içimden " Burası olmaz, burası olmaz " diye tekrarlıyordum.
Dışarıya çıktığımda ısırdığım dudaklarım biraz da olsa kanıyordu, kapıyı kapatır kapatmaz ağlamaya başlamıştım zaten, şuan ise gözyaşlarımdan bir haberim. Yağmurun huzur veren sesi, havanın serinliği " Ağla, rahatlarsın. " dercesine destekliyordu. Evin bahçesinden çıkarak sokakta yavaş adımlarla yürümeye başladım, yağmur şiddetini arttırsa da umursamadım. İçimde kopan fırtınalar dinecekmiş gibi ağladım. Yanımdan geçen arabaları umursamadım, ıslanmayı umursamadım. Kimse ağladığımı anlamıyordu, bu huzur vericiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitUmut tükenmiş, son bulmuşken yine eskisi gibi çarpar mı kalp? Benimki çarpıyor işte. Hem de umutlarımı sömüren adama çarpıyor. Uzun zamandan beri umutlarımla dimdik ayakta iken bir anda yıkıldım. O yıktı beni, enkaza çevirdi. Olsun, canı sağolsun di...