Eve geldiğimizde bitkin bir şekilde odama çıktım. Kimsenin ağzından tek kelime çıkmıyordu. Bu iyiydi, diye düşündüm ya da kendimi alıştırmaya çalıştım. Soner hayatımdan tamamen çıkmış mıydı, bilemiyorum fakat öyleyse uzun bir süre kendime gelemeyeceğim apaçık belliydi. Odama geldiğimde dökülmek için yalvaran gözyaşlarımı serbest bıraktım, hayatım gözyaşlarımdan ibaretti. Tam yatağa yatarken odaya Açelya girdi.
" Bu gece Trabzon'a gideceğiz, Sonerle daha sık karşılaşacaksın. Biliyorum zor olacak ama alışman gerek artık. "
Gitmeyecektim. Meryem annem bile oradaydı ve ben onu daha fazla üzmek istemiyordum." Ben burada kalayım hem benim için daha iyi olur İlkay gelir sizinle. " dedim. Gitmeyi istiyor muydum, evet istiyordum ama şuan Soner ile karşılaşmaya hazır değildim belki de.
" Bitanem, Meryem ablam seni özellikle istedi. Geleceksin diyorsam, geleceksin." diyerek beni daha da aciz duruma düşürdü. Tebessüm edip kafa salladım, karşı koymam imkansızdı işte.
Akşam kıyafetlerimi bir bavulda toparlamıştım, uçakla gitmek tek seçenekti. Her ne kadar Soner'le gitmek zor olsa da onun yokluğunu düşünmek zorundaydım. Beni suçlu görmesini kabul edemezdim bu, kendime haksızlık olurdu. Ben ise bu olayda haklı olan tek kişiydim.
" Hadi bayanlar, gidelim bir an önce taksi bekliyor. " Umut'un feryadı ile Açelya'nın odasına girdim ve çabuk olmasını söyledim. 5 dakika sonunda aşağı indiğimizde Umut bezmiş bakışlarını bize yolladı.
" Geldik işte sevgilim, benim hazırlanmam biraz uzun sürüyor biliyorsun. " Bilmeyen yoktur Açelya, dedim içimden.
" Ben seni sonsuza dek beklerim, fakat taksi beklemiyor hadi bakalım. " dediğinde bavulumu zar zor elime alıp taksiye doğru ilerledim.
Kulaklıklarım sayesinde sesinden uzak kalıyordum fakat dinlediğim şarkıda onundu. Herşeyin ucu mutlaka ona dokunuyordu. Ne yapacaktım hala bilmiyordum ama bir an önce harekete geçmeliydim. Belki kurtulmak için şansım yoktu ama yinede çabalayacaktım.
Uçak için son çağrı yapıldığında hızlı adımlarla ilerlemeye başladık. Aramıza katılan Melis, Semih ve Yağız üçlüsü birazda olsun beni neşelendirmişti. Semih ve Melis sevgililerdi. Yağız ise tek tabanca idi. Yani Yağız ve ben yalnızdık. Umutların grubuna eşlik edeceklerini söyleyince birazda olsa sevinmiştim.
" Eee Ervacığım, sen nasılsın? " diyerek kolunu omzuma atan Yağız'a gülümseyip " İyiyim işte, seni sormalı? " diyerek karşılık verdim. Umursamazca kafasını sallayınca bir abi gibi şefkatli olduğunu anlamıştım.
" Elini bir çeksen artık " diyen Soner'e hayretle içerisinde bakıyordum. Birden ne olmuştu yine buna? " Uçağa biniyoruz da ondan yani. " diyerek açıklama yaptı. Tabi bana ne oluyordu ki, bir anda sevebilecek biri değildi sonuçta bunu en iyi ben bilirdim.
Trabzon'a nihayet indiğimizde saat sabah 4 civarındaydı. Gece geç binmemize rağmen iyi gelmiştik. Soner bir yandan annesiyle konuşup bir yandan da İlkay ile ilgilenmeye çalışıyordu.
" İlkay bir yaşında çocuk musun Allah aşkına? Biraz rahat dur. " Soner'in bu deyimi üzerine Yağızla ben gülmeye başladık. Aslında ben gülünce o da gülmüştü ama neyse.
" Tamam anneciğim, getireceğim kızını. " diyip bana bakan Soner " Seni istiyor. " diye soğukça bana seslendi. Elinden telefonu alırken ellerimiz birbirine değmişti. Hala gözlerimiz birlikte iken telefondaki seslenme ile gözlerimi oraya çevirdim. Meryem annenin hala konuştuğunu görünce ona dahil oldum.
" Alo anneciğim, nasıl özledim sizi bilemezsiniz. " diyerek gözümden akan yaşlara engel olamamakla kendime kızıyordum.
" Güzelim, bende çok özledim seni, oğlumu yani hepinizi özledim. Bir an önce gelin istiyorum. Ama Soner bey ille de gelmeyeceğiz diyor. " Soner böyleydi, ailesi bile olsa mesafeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitUmut tükenmiş, son bulmuşken yine eskisi gibi çarpar mı kalp? Benimki çarpıyor işte. Hem de umutlarımı sömüren adama çarpıyor. Uzun zamandan beri umutlarımla dimdik ayakta iken bir anda yıkıldım. O yıktı beni, enkaza çevirdi. Olsun, canı sağolsun di...