OYUN/2

62 15 0
                                    

Ardından birkaç dakika bakakaldım. Gözden tamamen kaybolduğunda yere çökmüştüm. Herşey gittikçe daha kötü oluyordu, benim yüzümden. Mutluluk kelimesi bana öylesine uzaktı ki... Kafamı kaldırdığımda önümde Açelya'yı gördüm, kolumdan kibarca tutup kaldırmak istediğinde omuzumu silkerek " Bırak beni! " diye bağırdım. Evet, şuan oldukça doluydum ve her an birine patlayabilirdim. Düşünceler içinde boğulurken bir süre sonra kendimi toparlayabilmiştim. Zor olmuştu ama kendime gelmiştim. İçeriye girdiğimde Umut'un meraklı bakışları, Açelya'nın üzgün yüzüyle karşılaşmamıştım. İkiside koltukta oturuyorlardı. İzledikleri filme o kadar dalmışlardı ki benim geldiğimden bile haberdar değillerdi. Bu benim için bir avantaj olduğu için oldukça sessiz bir şekilde odama gittim. Yatağıma uzandığımda Umut odama girmişti.

" Erva, iyisin değil mi? Soner böyledir çok kafana takma. İki güne unutur bunu da. " İki güne o unuturdu, fakat ben senelerce unutmazdım bunu.

" Soner ilk kez böyle yaptı. Kızardı, bağırırdı ama asla bana sırtını dönmezdi. " dedim. Evet, defalarca kavga etmiştik ama hiçbirinde bana sırtını dönmemişti.

" Güzellik diyorum sana, dinlemiyorsun beni. Biliyorum kolay değil ama bu kadar kafana takma. " Kolay değildi, hem de hiç değildi. Soner bir hastalık gibi hem kalbime hem de beynime işlemişti. Odaya giren Açelya ile kendimi rahatlamış gibi hissettim.

" Evet, bu akşam Umut'umun ve Soner'in konseri var. Erva, kesinlikle geleceksin. Aranız bozuk diye gelmemezlik yapmana izin vermeyeceğim. " diyen Açelya'ya gözlerimi devirdim. Gitmeyecektim beni iyi tanıyorsa bunu bilmeliydi de.

" Açel, gelmeyeceğim zorlama lütfen. " diyince " İtiraz kabul etmiyorum birtanem, geleceksin diyorsam geleceksin o kadar. Hem Umut'un yanında olmak istemez misin? " dedi. İsterdim elbette, Umut'a her türlü destek olabilecek biriydim.

" Kırılırım biliyorsun, seni orada görmek beni mutlu eder. " diyen Umut olayı daha da zorlaştırmıştı.

" Pekala, pekala geliyorum. Pes siz kazandınız. " diyince birbirlerine sarılıp " Ya biz işte, biiiz. " diye bağırdılar. Onlarla birlikte kahkahalar atarken bu duruma içten içe üzülüyordum. Soner'i görmek beni daha fazla üzecekti.

" Şimdi çıkıyoruz, seni saat 19.00'da çağıracağım. " diyen Açelya'ya gülümseyerek kafa salladım.

Oturduğum yerden kalkıp balkona doğru ilerledim, düşünceler içinde boğuluyordum. Bu düşünceler denizinde yüzme bilmiyordum. Beni kurtaracak kimse yoktu, olsa da başkalarını kurtarıyordu. O benim hem yaramdı, hem yarabandımdı. Yaraları o açıyordu, en derinden hem de ama yine o yaraları kapatacak kişi oydu. Ne yapacağımı bilmez bir şekilde derin nefes aldım. Odama girip dolabımın kapağını açtım, içindeki elbiselere göz gezdirirken Soner'in en beğendiği elbisemde durdum ve elime aldım. Bunu giyecektim, çünkü o gösterişten uzak olan herşeyi severdi. Siyah rengi ise daha çok severdi.

Aşağı inmeme dair seslenmeler duyunca merdivenlere doğru yavaş adımlarla ilerledim. Aşağı indiğimde ikisi de henüz koltukta oturuyordu. Umut elini başının altına koymuştu ve Açelya'ya yeni şarkılarını söylüyordu, gözlerine o kadar derin bakıyordu ki kaybolacak diye düşünmeden edemedim.

Mekana geldiğimizde Umut, Açelya'nın elini sıkıca tutmuştu, Açelya ise onun kolunu sahiplenircesine tutuyordu. İçeri girip bir masaya yaklaştığımızda İlkay ve Soner yanımıza gelmişlerdi. İlkay, Soner'in koluna girmiş, halinden memnun bir şekilde etraftakileri gözetliyordu. Meraklı, eksik kalsa şaşardım.

" Aaaa Erva, dün gece birden ortadan kaybolunca bende çok meraklandım senin için, nerelerdeydin? " dediğinde " Eksik kal. " diye mırıldandım. Duymuştu, yüzünü ekşitince Soner, sinirli gözlerle bana baktı. Gölgesine kadar sevdiğim adam, şuan bu kadının yanındaydı. Ne yapıp da mutlu olmalıydım şimdi?

" Ben sahneye çıkıyorum, Açel gözüm ÜZERİNİZDE. " diyince ufak bir tebessüm ettim. Bu çocuk çok düşünceli ve çok aşıktı.

" Evet bu burada son sahnemiz, hepinize güzel bir gece diliyoruz. Bu şarkı çok sevdiğim ve hep seveceğim kadın için, ki bütün şarkılar onun için ama, neyse. "

" Kalbi aşk geçirmez yarası zırhlıdır, Gülüşünde bir şey var hep içime dokunur... " Burada ve şarkının devamında Açelya'dan gözlerini hiç ayırmamıştı.

" Kafası kendinden bile güzel bu gece, içmiş içmiş salınır. " İlkay ona bakması için çabalarken unuttuğu bir şey vardı, Soner şarkı söylerken kimseye bakmazdı.

" Ruhumu yakan bir şeyler var içimde, öyle bakmayın kırılır. " derken gözleri bizde sabit kalmıştı. Beni yanıltsa da bu iyi gibiydi. Gözlerinde kaybolmak, yeşil gözlerinde sonsuzluğa ilerlemek mutluluktu benim için. Onu inceledikçe gözlerim daha fazla doluyordu. Kendimi dışarıya atmıştım. Bu manzara karşısında ağlayacaktım.

İlkay'ın sesini duyunca kulaklarımı kapatma isteği dolmuştu içime. " Erva, dinle beni ufaklık. Gözün Soner'in üzerinde olsa da o beni seviyor ve sen bunun farkındasın. Bile bile onun peşinden koşman çok acınası. Ama sen alışkınsındır böyle şeylere tabiki. " diyince yüzüne sert bir tokat geçirmiştim. Haketmişti. İstediğimi severdim ve o buna karışamazdı. Soner'i sevmediği apaçıktı.

" İlkay, şimdi sende beni dinle. Soner'i sevmediğini hepimiz biliyoruz. O seni seviyor, bende onu. Emin ol senin onu kullanman, benim onu sevmemden daha acınası. " dediğimde korkak gözlerle bana bakıyordu. Tokat fazla değildi, yerli yerince oturmuştu.

" Erva, noluyor burada? " diyen Soner'e timsah gözyaşlarıyla bakan İlkay'a gülümsedim.

" Bana tokat attı Soner. Senin onu sevmemenin sebebinin benim olduğumu düşünüyor, ben dayanamıyorum artık. " diyen İlkayla birlikte sesli kahkamı serbet bıraktım. Ağlamam gerekirdi belki ama güldüm. Açelya ve Umut şaşkın gözlerle bana bakıyordu.

" Doğru mu bu söylediği, yaptın mı bunu gerçekten? " diyen Soner'e onaylarcasına kafa salladım. Yapmıştım ve haklıydım.

" Evet, yaptım. " diyerek yüzümdeki gülümsemeyi sildim. Onun İlkay'ın elini tutması ile gözlerim dolmuştu bile. Tamam seviyordu, bunu biliyordum ama bu çok fazla gelmişti.

" Şuan oldukça komik duruma düştün. Üzerine hala gülüyorsun ne desem bilemiyorum, kendine gelene kadar beni arama bile. " diyerek arkasını dönen Soner'e öylece bakakaldım. İçime işleyen, içimi ısıtan adam şuan bana sırtını dönmüştü. Söyleyin dedim, söyleyin gitmesin. Sesim bile oldukça az çıkarken, kelimelerin ne kadar yetersiz olduğunun farkına varmıştım. Arkasında bıraktığı enkaz, onarılması zor bir şeydi. O unutsa da ben unutmayacaktım. Peki, ağlamak, gideni geri döndürür müydü?

Yine bir bölümün sonu. Sizlere kısa bir bölümle geldim bugün, umarım beğenirsiniz. Kalbinizden kocaman öpüyor, sizleri seviyorum. ✨

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin