48'den sonra

1.7K 84 2
                                    

İyi okumalar
Defne, Neriman Hanım ile Ömer'in arkasından iş çevirdiği için oldukça huzursuzdu. Her defasında Ömer'e yalan söyleyip, arkasından iş çevirmesi canını acıtıyordu. Ne kadar Ömer'e konuyu açıp yumuşatmaya çalışsa da istediği tepkiyi alamıyordu. Belki de haklıydı. Hiç affetmemeliydi Ömer dedesini. Söyleyecekti Defne. Bir kez daha kandırmak istemiyordu sevdiği adamı.
"Ömeer?"
Ömer bıkkın bir nefes vererek Defne'ye döndü. Bu kadar gereksiz ve saçma bi konuyu neden uzattığını anlayamıyordu.
"Efendim Defne?"
Defne emniyet kemerini çözüp arkasına döndü. Eliyle saçını kulağının arkasına alarak derin bir nefes alıp yutkundu.
"Ömer.. Deden, yani biz-"
Ömer sinirle dudağını ısırdı. Gözlerini kapatarak sakinleşmeye çalıştı. Defne'nin bu kadar üzerine gelmesini garipsiyordu.
"Defne lütfen. Konuşmayalım böyle konuları. Şükrü hadi çalıştır arabayı da geç kalmayalım daha fazla."
Şükrü, başıyla onaylayıp arabayı çalıştırdı. Defne çaresizce önüne dönerken söylemek için son bir kez daha şansını denedi.
"Ama Ömer bu çok önemli. Yani söylemezsem-"
"Defne lütfen! Konuyu uzatmaya gerek yok. Konuşmak istemiyorum kalbini kırabilirim."
Ömer'in sesinin sert çıkması Defne'yi kırmıştı. Böyle bi tepki beklemiyordu. Yavaşça önüne dönüp kafasını cama yasladı. Dolan gözlerini saklamaya çalıştı bi süre. Bağırmıştı sevdiği adam ona. Belki çok üzerine gitmişti ama bunu hak etmiyordu. Sadece onu düşündüğü için böyle üzerine gitmişti.
Ömer ise söylediği cümlenin ve ses tonunun yüksek çıktığını yeni idrak etmişti.
"Defnee?"
Defne gözlerini açıp burnunu çekti. Elleriyle gözlerini silip arkasını döndü. Kırgın bakışlarla sevdiği adama baktığında Ömer'in kalbi paramparça olmuştu.
"Defne ben öyle demek-"
"Tt-tamam canım. Yani üzerine fazla geldim galiba. Hak ettim de biraz. Sso-sorun değil yani."
Titreyen sesine engel olamaması Ömer'in gözünden kaçmamıştı.
"Emniyet kemerini tak Defne."
Defne, gözlerini devirip sinirle emniyet taktı. Ne kadar kızsa da, bağırsa da düşünüyordu işte Defne'sini.
***
Defne ve Ömer arabadan inip Neriman Hanımlar'ın evinin bahçesine girdiler. Defne ise içinden bildiği bütün duaları okuyordu. Ömer'in tepkisini merak edip kendini yiyip bitiriyordu.
Kapının ziline bastıklarında kapıyı açan Neriman Hanım'dı. Karşılama merasimini atlatıp salona geçtiler. Defne gözleriyle Hulusi Bey'i arıyordu. Bir an olmadığını düşünüp sevinse de Neriman Hanım'ın kaş göz işaretlerinden evde olduğu anlaşılıyordu.
"Eee geçin bakalım ayakta kaldınız.
Ömeer senin en sevdiğin omletten yaptım hayaatım. Kendi ellerimle hemdee."
"Uğraşmasaydın yengecim o kadar zahmet etmişsin."
"Aaiy hayatım ne zahmeti kırk yılda bir geliyosun zateen. Hem Mine yaptı."
Ömer kafasını iki yana sallayıp güldü. Defne'nin belinden tutarak masaya geçtiler.
***
Neriman Hanım, herkesi kahvaltıya başlamaması için uyarmıştı. Misafirleri olduğunu söyleyip beklemesini istemişti. Ömer de ayıp olmasını istemeyip kahvaltıya başlamamıştı.
ağır adımlarla yanlarına ilerleyen Hulusi Bey'in silüetini ilk gören Defne olmuştu. Dudaklarını yemeyi bırakıp sevdiği adama baktı. Ömer ise tabağındakilerle oynayıp vakit geçiriyordu. Kafasını kendisine bakan Defne'ye çevirdiğinde kireç rengine dönen suratını görünce kaşlarını çattı.
"Defne? Sevgilim iyi mi-"
Ömer, elleriyle Defne'nin yüzünü kavradığı anda içeri giren Hulusi Bey boğazını temizledi. Ömer,gelen ses üzerine hızla kafasını çevirdi. Karşısındaki adamı gördüğünde başından aşağı kaynar suların döküldüğünü hissetti. Yavaşca ellerini Defne'nin suratından çekip ayağı kalktı. Dişlerini sıkıp, ellerini yumruk yapmıştı. Gitmesini istiyordu burdan. Aynı ortamda bile bulunmak istemiyordu onunla. Konuşmak için ağzını açtığında sanki boğazını yakan bi şey vardı ve konuşmasını engelliyordu.
Masadaki herkes nefeslerini tutmuş, Ömer'in vereceği tepkiyi bekliyorlardı. Neriman ve Defne birbirlerine baktıklarında ikisinin de şimdiden pişmanlıkları gözlerinden okunuyordu.
Hulusi Bey, ağır adımlarla Ömer'in yanına geldi. Ömer ise dedesinin ona her adımda geri geri gidiyordu.
"Ömer? Oğlum?"
Ömer, yüzüne buruk bir tebessüm yerleştirip kaşlarını kaldırdı. Hangi yüzle ona oğlum diyebiliyordu ki?
"Defne gidiyoruz."
Ömer'in sesi oldukça sert ve gür çıkmıştı. Ömer'in sinirle konuştuğunu gören Neriman oturduğu sandalyeden kalktı.
Bu iş hallolmadan kimse bu evden çıksın istemiyordu.
"Ömeerciiğiim. Bak deden senin için gelmiiş. Barışmak için, tekrardan aile olmak içiin. Ölüm var oğlum, hadi barışın."
Ömer Neriman'ın yanına ilerleyip yengesinin gözlerinin içine bakıyordu. Kırılmıştı, hemde hiç olmadığı kadar.
"Neden yenge? Neden böyle bi şey yaptınız? Ben anlamıyorum ya hakkaten anlamıyorum! Benim bu adamla aynı ortamda bulunmak istemediğimi bildiğiniz halde neden böyle oyunlar oynuyosunuz?"
Sinirle masaya vurup kafasını elleri arasına aldı. Sakinleşmek istiyordu. Defne, pişmanlığın verdiği vicdan azabı ile kendisinde konuşacak cesaret bulamıyordu.Kocasının yanında olması gerektiğini düşündü.
"Öö-ömer? Biraz sakin-"
"Defne. Lütfen. Kırmak istemiyorum seni. Gidelim artık burdan."
Hızla Defne'nin yanına ilerleyip elinden tutarak evden çıktılar. Hulusi Bey yaşadığı şokun etkisiyle sandalyeye oturup derin düşüncelere dalmıştı. Onun yüzünden olmuştu her şey. Elinden kendini suçlamaktan başka bir şey gelmiyordu.
***
Ömer, hızlı adımlarla arabaya doğru yürüyordu. Defne ise ona yetişmek için adeta koşuyordu.
"Ömer lütfen dinler misin?"
Ömer kafasını Defne'ye çevirip kaşlarını çattı.
"Ne dinliycem Defne? Ne anlatıcaksın ki bana? Nasıl sustuğunu mu? Yoksa beni nasıl oyuna getirip kandırdığınızı mı? Hadi söyle, çekinme. Kimin fikriydi bu?"
Defne kafasını eğmiş, parmaklarıyla oynuyordu. Haklıydı, sonuna kadar. Utanıyordu yaptığı onca şeyden.
"Defne neden?"
"Ömer ben, ben yemin ederim karşı çıktım. Ama işte Neriman Hanım bana çok ısrar etti bende işte daha fazla aranız kötü olmasın diye kabul ettim. Kötü bi amacımız yoktu."
Ömer, yengesini az çok tanıyordu. Kim bilir nasıl üzerine gitmiştir diye düşününce hak veriyordu Defne'ye.
" Defne bi daha saklama benden bi şey. Tamam mı? Paylaş her şeyi, sonra ne oluyor görüyoruz."
Defne bütün pişmanlığı, üzüntüsü ile Ömer'e sarıldı. Gözlerini kapayıp geleceği düşündü. Oyunu, yalanları, Ömer'in tepkisini. Gözünden süzülen yaşlara engel olamıyordu. Her seferinde de söylediği onca yalana rağmen sevdiği adama sarıldığında hepsini bi anlığına unutuyordu.

 Aşk Paylaşılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin